SABAH'TAN MEKTUP
Biz "Anzak" diyoruz ama aslı biraz farklı. Hem sondaki harf "K" değil "C", hem de hepsi büyük harfle yazılıyor: "ANZAC".
Ve daha önemlisi, "ANZAC" aslında isme dönüşmüş bir kısaltma. İngilizce beş sözcüğün baş harflerinden oluşuyor: "Australian and New Zealand Army Corps". Türkçesi: "Avustralya ve Yeni Zelanda Silahlı Kuvvetleri".
***
Avustralya ve Yeni Zelanda için "ANZAC" çok ama çok önemli. Çünkü, 1915'te bu iki genç ulus ya da iki koloni-devlet, ilk "Ateşle sınav"larını Çanakkale'de yaşadılar. Bir başka deyişle, Çanakkale, onların tarihte ilk savaşlarıydı.
Aşağı-yukarı yüz yıl sonra bugün "ANZAC" efsanesinin kutsal bir şala bürünmesinin bir nedeni daha var: Mustafa Kemal'in, Büyük Atatürk'ün, insanlık tarihinde belki de ilk kez olarak, yabancı, üstelik de işgale gelmiş askerleri, "Silah arkadaşı", ondan da öte "Evlat" ilan eden olağanüstü insancıl yaklaşımı:
"Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar!
Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükün içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçikler'le yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
***
Başbakan Davutoğlu ile G-20 zirvesi için gittiğimiz Avustralya'nın Brisbane kentinde, otelimizin tam karşısında bir ANZAC anıtı yer alıyordu. Anıtı çevreleyen bölge de ANZAC parkıydı. Parka açılan yol da ANZAC caddesi.
Avustralya neredeyse zamana karşı yarışarak ANZAC askerlerinin Çanakkale'ye çıkışının 100'üncü yıldönümüne hazırlanıyor. Özellikle de 25 Nisan 1915'e.
Bu köşenin hemen yanındaki haberde de okuyacağınız gibi, Türkiye de ANZAC çıkarmasının 100'üncü yılını tarihi önemine yaraşır etkinliklerle anmak için bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla yoğun hazırlık içinde.
***
Elbette anma programı sadece ANZAC Koyu'nda şafak ayiniyle sınırlı olmayacak. Konferanslar, sempozyumlar, belgeseller, konserler, karşılıklı ziyaretler birbirini izleyecek. Ve de kitaplar, kitaplar, kitaplar...
Kitap deyince, Avustralya ziyaretimizde dikkatimi çeken ve alıp bir dosyaya koyduğum bir kitap ilanını sizinle paylaşmak istiyorum.
İlan, bir Avustralya gazetesinin hafta sonu ekinde yayınlandı. Adı: Gelibolu. Yazarı: Avustralya'nın tanınmış belgesel yazarı ve gazetecilerinden Peter Fitzsimons.
Kitabın kapağını uzun uzun seyrettim. Sonra da oturup ağladım.
Kapağı Çanakkale'den boşaltıldıktan sonra Mısır'a götürülen ANZAC birliklerinin fotoğrafı süslüyordu.
Sıra sıra askerler ve çadırlar. Ufukta, ünlü Gize piramitlerinden ikisi: Keops ve Kefren.
Ve en önde bir kanguru ile oynayan asker.
O kanguru, herhalde bir birliğin maskotu olarak Avustralya'dan askerlerle getirilmiş, Çanakkale mevzilerinde ve siperlerinde aylarca kalmış, hayatta kalmayı da başarmış ve yine askerlerle birlikte Mısır'a nakledilmişti.
O da bir savaş gazisiydi!
***
Çanakkale savaşlarının 100'üncü yıldönümüne SABAH olarak biz de çok ciddi biçimde hazırlanıyoruz.
Çünkü, Çanakkale, onu izleyen İstiklal Savaşı ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki harç.
Sağlıklı ve mutlu hafta dileğimle...