Daha önce birkaç kez yazdım; benim evim Bahçeşehir'de.
Konumunu -biraz abartılı- anlatmam gerekirse, İstanbul ile Sofya arasında!
Balkanlar'dan soğuk ve kar dalgası İstanbul yolunda önce bize selam verir. Papatyalar, gelincikler önce bizim orada fışkırır topraktan. Kırlangıçlar önce bizim oraya yerleşir.
Bahçeşehir'e giden otoyol, Türkiye'nin dış ticaret güzergâhıdır.
Hafta boyunca sabahları Avrupa'dan İstanbul'a, akşamları da İstanbul'dan Avrupa'ya mal götürüp getiren TIR'ları saymakla bitiremezsiniz.
Ve bir de yine çift yönlü hafriyat atığı, çimento, inşaat malzemesi taşıyan sarı damperli kamyonların...
Çünkü; bizim Bahçeşehir ve ötesi İstanbul'un yeni büyüme ve yayılma alanıdır.
Herhalde birkaç yıla kalmaz, Keşan'la birleşiriz.
***
Son yıllarda bu yoğun mu yoğun trafikte yeni yeni araçlar belirmeye başladı.
Özellikle hafta sonları.
Öncelikle tur otobüsleri. Bulgar plakalı mı istersin, Yunan plakalı mı, Romen, Moldov, Makedon plakalı mı... Avrupa'daki krize rağmen hepsinin de tüm koltukları dolu.
İstanbul'a akın ediyorlar. Güzergâhlarını ezbere biliyorum: Önce Haliç'e gidiyorlar.
Bulgarlar o ünlü "Demir Kilise"ye, Yunanlar "Fener"e, Romenler, Makedonlar mezheplerine uygun mabetlere.
Sonra da Eminönü Meydanı'na koşuyorlar.
Mısır Çarşısı'na. Onun ardından Kapalıçarşı'ya.
Eminönü'nü sadece bu hafta sonu hacıları doldurmuyor. Dün kuşlara yem, kedilere mama, bahçeye çiçek almak için yolum Eminönü'ne düştü. Saydığım komşuların yanı sıra İtalyan gruplar mı ararsın, Fransız mı, Gürcü mü, Rus mu... Binlerce kişi Yeni Cami'yi ve çevredeki diğer tarihi mekânları ziyaret edip duruyorlardı. Her grubun başında sesini duyurmak için bağıra bağıra konuşan rehberler...
Eminönü, inanılmaz, muhteşem bir "Babil Kulesi"ne döndü.
***
Otoyol trafiğinde yeni yeni belirmeye başlayan bir başka araç grubu da "Maç turistleri"ni taşıyor.
Dün sabah yolda yanı başımızdan ben diyeyim 10, siz deyin 15 araçlık bir konvoy geçti. Hepsi de Bulgar plakalı. Ve hepsinin de arka camında Galatasaray bayrakları.
Galatasaray-İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçını izlemeye geliyorlar.
Önce Boğaz'da balık yiyecekler. Sonra biraz kenti turlayacaklar. Akşam da ver elini Arena...
Soydaşlar ve komşular sadece Galatasaraylı değil. Daha önceki haftalarda Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor bayraklı Yunan ve Bulgar plakalı araçlar da gördüm. Trabzonlular herhalde 1920'lerde göçüp gitmiş Pontus kökenlilerin torunları olmalı...
***
"Osmanlı'nın tüm renkleri yeniden İstanbul'da buluşuyor" desem, "Neo-
Ottomancı" diye niteleyecekler.
Hayır efendim; İstanbul, Yeni Osmanlı'nın payitahtı değil, bu eşsiz coğrafyanın tarihi, kültürel, ekonomik ve sportif başkenti haline geliyor.
Yaşam ve keyif üssüne dönüşüyor.
Yeniden!