Bugün Güney Afrika'nın Durban kentinde önemli bir zirve başlıyor: BRICS grubunun devlet ve hükümet başkanları bir araya geliyor.
BRICS? İngilizce'de "Tuğla" anlamına gelen bu kısaltmanın açılımını daha önce birkaç kez yazmıştım, tekrarlamakta sakınca yok: Brezilya'nın "B"si, Rusya Federasyonu'nun "R"si, Hindistan'ın "I"si (Not: İngilizcesi "India"), Çin'in "C"si (Not: İngilizce'de "China"), Güney Afrika'nın "S"si (Not: İngilizce'de "South Africa".)
BRICS grubunun iki gün sürecek bu beşinci zirvesinde bir dizi konuda önemli ve tarihi kararlar alınacak.
Öncelikle, Rusya'nın ısrarla masaya getirdiği "BRICS Yatırım Bankası" önerisi sonuçlandırılacak. 50 milyar dolar sermayeli bu banka kurulursa, küresel ekonomik ve finansal sistemde küçük çapta bir kıyamet kopacak. Zira, "BRICS Yatırım Bankası"nın Dünya Bankası'na alternatif oluşturması öngörülüyor. Tabii, IMF'ye de!
İkinci olarak, ekonomik ve finansal krizlere karşı kalkan işlevi görecek 240 milyar dolarlık bir fon oluşturulması önerisi tartışılacak.
Gündemin üçüncü konusu: BRICS grubu bünyesinde bir kredi derecelendirme, yani "reyting" kuruluşu oluşturulması önerisi değerlendirilecek.
Bir önemli madde daha: BRICS üyeleri arasındaki ticaretin ulusal paralarla yapılması konusunda bir ileri aşamaya geçilmesi. Bu hamlenin ABD Doları'nın küresel egemenliği için çok ciddi bir tehdit yaratacağını söylemeye bilmem gerek var mı?
Bir başka madde: G-20 bünyesinde ortak hareket edilmesi. Bilindiği gibi, G-20'de bu yıl dönem başkanlığı Rusya'ya geçecek. Ve de BRICS üyelerinin 5'i de G-20'de yer alıyor.
Tüm bu öneriler alt alta yazıldığında, BRICS'in sessiz sedasız ama giderek hızlanan tempoyla AB'nin bir önceki versiyonu olan Avrupa Ekonomik Topluluğu'na benzer bir statüye doğru ilerlediği sonucuna varabiliriz.
Bitmedi; BRICS grubunun ekonomik entegrasyonuna bir de güvenlik boyutu eklenmesi planlanıyor: Kitle imha silahlarıyla, uyuşturucu kaçakçılığıyla ve korsanlıkla ortak mücadele edilmesi.
Durban zirvesinin bir "Dinamit" dosyası da Suriye krizindeki gelişmelerin değerlendirilmesi olacak. Yine bir önemli not: BRICS ülkelerinin 5'i de Suriye krizinde veya trajedisinde Beşar Esad'ı destekliyor.
Ve son bomba: Oluşumun insani potansiyelini güçlendirmek ve dinlerarası barışa katkı sağlamak için BRICS grubuna bir Müslüman ülkenin de üye yapılması önerisi ele alınacak..
Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi fırsatın üstüne atıldı bile: "Biz talibiz" dedi ve grubun adına Mısır'ı ekleyiverdi: E-BRICS! (Not: İngilizce'de Mısır "Egypte".)
Ama BRICS liderleri bu konuda Mursi'den farklı düşünüyor. Onların kafalarında iki aday var: Endonezya veya Türkiye.
Başbakan Erdoğan, "Şanghay İşbirliği Örgütü"ne üyelikten söz edince Washington'da ve Brüksel'de sert rüzgârlar esmişti: "NATO'ya üye olan bir ülke nasıl Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılabilir!"
Şimdi BRICS grubu tercihini Türkiye'den yana kullanırsa ve Ankara'ya resmen öneride bulunursa seyredin siz depremi, Avrupa'dan da yükselecek itirazları, protestoları, öfkeleri: "AB ile tam üyelik müzakereleri yürüten bir ülke nasıl BRICS'e katılabilir?"
Öyle ya; yukarıda da belirttiğim gibi, BRICS hızla AB'nin bir önceki versiyonu olan Avrupa Ekonomik Topluluğu'na benzer bir oluşuma dönüşmüyor mu?
Ve Türkiye kazara BRICS'e katılırsa, AB'nin başına kocaman bir tuğla düşmüş olmayacak mı?