***

Yarım yüzyıldan fazla bir zaman önce, 1957'de çevrilmiş olan "Yedinci Mühür" hayat ve ölüm üstüne bir felsefi denemedir aslında.
İnsana kendini, dünyayı, dünyadaki ve hayattaki yerini sorgulatır.

***

Konusu yalın ama zordur.
Orta Çağ'da Haçlı Seferleri'ne katılan bir şövalye ile bayraktarı vatanlarına döndüklerinde ortalığı vebanın kasıp kavurduğunu görürler.
Er-geç Azrail'in kendi kapısını çalacağını anlar şövalye.
Gerçekten çok geçmeden Ölüm'ü karşısında bulur. Ama pes etmez. Tam tersine meydan okur: "Var mısın" der Ölüm'e, "Bir satranç partisine? Kazanırsan canımı alırsın..."

"Yedinci Mühür", İncil'e göre, Kıyamet'in yedi habercisinin sonuncusudur.
Ve yedi borazancının duyurduğu bu son haber süreci çeşitli aşamalardan geçer.
Ne zaman bir borazan çalsa, dünyaya bir felaket uğrar: İlk dört borazan gezegenimizin altını üstüne getiren kasırgaları haber verir. Beşinci ve altıncı borazanlar savaşın habercisidir. Yedinci borazan ise bu korkunç dönemin bittiğini ve öteki âlemde tanrının kanatları altında yeni bir yaşamın başlamakta olduğunu duyurur.

***

Metin Kaçan, Burhan Doğançay, Prof. Dr. Toktamış Ateş ve değerli meslek büyüğüm, Türk basınının zirve isimlerinden Mehmet Ali Birand...
Son günlerde nedense sık sık İsveçli yönetmen Ingmar Bergman'ın başyapıtı "Yedinci Mühür" filmi geçiyor aklımdan ve gözlerimin önünden...

***