Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Yunanlılar ve dedeleri

Fransa eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing, koyu Yunan hayranlığı ile bilinir. Zaten "Grekofil" olduğunu hiçbir zaman saklamadı.
Dahası onun bu hayranlığının Yunanistan'a epey getirisi oldu.
Örneğin, Türkiye'nin Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası Yunanistan'da Albaylar Cuntası devrilince Paris'te sürgün yaşayan Konstantin Karamanlis'i özel uçağıyla Atina'ya Giscard d'Estaing gönderdi. Daha sonra Yunanistan'ın AB'ye alınmasına da yine o önayak oldu.
Şimdi komşunun derin mi derin kriz uçurumuna yuvarlanmasının tek sorumlusunun gelmiş-geçmiş hükümetlerin hesap hileleri olduğu ortaya çıkınca, Yunanistan'ın AB'de ve "Euro Bölgesi"nde yerini sorgulayanlara karşı en ilginç yanıt da Giscard d'Estaing'den geldi: "Yunanistan'sız Avrupa, anası belirsiz çocuğa benzerdi..."
Ah şu "Grekofil"ler... Saplantı derecesinde günümüz Yunanistan'ını Antik Yunan'ın devamı, günümüz Yunanlıları'nı da Antik Yunanlılar'ın mirasçısı olarak görüyorlar. Umarız bu kriz biraz gözlerini açmalarını sağlar.
Günümüz Yunanlılar'ı gerçekten Antik Yunanlılar'ın torunları olsalardı, o büyük büyük dedelerinin öğütlerine kulak verirlerdi. Örneğin, Aristo'nun.
Antik Yunanlılar, ekonomiyi "Evini ve siteni iyi yönetme sanatı" olarak görüyorlardı. "Site"den kastımız, o dönemlerde kent veya kentler birliği, bugün ise devlet.
Aristo zenginliğin yalnızca, "Toplumun iyiliği ve refahı için ulaşılması gereken sınır" olduğunu söylüyordu. Ona göre "Ekonomi" ile "Krema" arasında çok büyük bir fark vardı. (Not: "Krema" zenginlik, mülkiyet anlamına geliyor.)
Tarım ve diğer işkolları veya diğer meslekler, doğal bir ekonomi kurulmasını sağlıyordu. Bu ekonomide mübadele ve ona aracılık eden para sadece herkesin ihtiyaçlarını karşılamasına yarıyordu; o kadar.
Buna karşılık "Krematistik", zenginleşme, mal-mülk sahibi olma sanatıydı. Aristo para için para biriktirilmesine ve paradan para kazanılmasına doğaya karşı, yani doğal olmayan bir faaliyet gözüyle bakıyor ve bu işle uğraşanların insanlıktan uzaklaştıklarını söylüyordu. Tıpkı hocası Platon gibi Aristo da kazanç tutkusunu ve zenginleşmeyi kınıyordu. "Ticaret" diyordu, "Malın yerini paranın almasına yol açıyor. Faiz ise paradan para yaratıyor; para satan (Not: Tefeci) hiçbir şey üretmiyor. Felsefi açıdan bunu kabul etmek mümkün değil."
Aristo ayrıca "Krematistik"i siyasal gücü pekiştirmeyi sağlayacak zenginliklere ulaşma stratejilerinin ve kurnazlıklarının tümü diye tanımlıyordu.
Günümüzün Yunanlılar'ı Aristo'nun bu uyarıları dikkate alsalar, hiç krizle karşılaşırlar mıydı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA