Türkiye'nin İran'a yeni yaptırımlara karşı çıkması müttefikleriyle arasındaki en ciddi sorun haline geldi.
ABD ile ilişkiler o yüzden gerildi. AB ile sürecin neredeyse durma noktasına gelmesinde onun da bir ölçüde payı var.
Hele Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde geçici üye sıfatıyla yer alması ve İran'a yeni yaptırım önerilerinin o platformda kararlaştırılacak olması, sorunu daha da çetrefilleştiriyor.
Ve Başbakan Erdoğan'la mülakat yapan Batılı gazeteciler en çok soruyu hep İran konusunda yöneltiyorlar. Tıpkı dün "Le Figaro" gazetesinde yayımlanan mülakatta olduğu gibi.
Gazetenin muhabirleri Etienne Mougeotte ile Laure Marchand, Erdoğan'a sordular: "Neden İran'a yaptırımlara karşı çıkıyorsunuz?"
Erdoğan yanıtladı: "Biz bu sorunun diplomatik yollardan çözümlenmesi gerektiği görüşündeyiz. Elbette şu sıralar yaptırımlar gündemde ama bunların sonuç verici olacağını sanmıyorum. Daha önce iki kez yaptırım kararı alındı. Ama ilk ihlal edenler, bu kararları alanlar oldu."
Soru: "İran komşunuz. "Bu coğrafi yakınlığın -politikalarınızda- özel bir önemi var mı?"
Erdoğan: "İran bizim ikinci doğalgaz tedarikçimiz. İki ülke arasındaki ticaret hacmi de 10 milyar doları buluyor. Ortak sınırımız var ve 1639'dan beri barış içindeyiz. Tüm bunları göz önünde bulundurmamak mümkün değil."
Bize göre Erdoğan'ın yanıtları ve yaklaşımı tutarlı. Dahası, aslında İran'ın tecridini önlemeye çalışarak, Batı'ya iyilik ediyor. Nasıl? Anlatalım.
Elimizde 5 gün önce yayımlanan bir rapor var. Başlığı: "Avrupa'nın gaz güvenliği".
Raporu Paris'teki "Stratejik Analiz Merkezi" hazırladı. Bu kurum doğrudan doğruya Başbakan François Fillon'a bağlı ve raporları hükümet politikalarının ve stratejilerinin oluşturulmasında hem yönlendirici, hem de etkileyici oluyor. 146 sayfalık raporda şöyle bir bölüm var:
"AB, Nabucco gaz boru hattını stratejik önemde proje olarak görüyor. Ancak proje şu anda yerinde sayıyor. Azerbaycan ve Kazakistan'ın gaz rezervlerinin bu boru hattını beslemeye yetmeyeceği ortaya çıktı. Ayrıca Rusya, Türkmenistan ve Azerbaycan'la imzaladığı anlaşmalarla rakip gördüğü Nabucco'nun içini boşaltmada epey mesafe aldı. Bu tablo karşısında Nabucco'nun güneye uzatılması, Katar'ın ve İran'ın da projeye dahil edilmesi gerekmiyor mu? ABD'nin böyle bir işbirliğine iyi gözle bakmayacağı malum. Ancak ABD bir yandan Avrupa'dan Rusya'ya gaz bağımlılığını azaltmasını isterken, bir yandan da alternatif yolların denenmesini önlemesi ne kadar doğru ve ne kadar mümkün olabilir? Nükleer sorun çözümlenince İran'la enerji diyalogu kurulabilmesinin altyapısını şimdiden hazırlamak şart..."
Türkiye işte İran kapısını açık tutarak, bu ülkenin tam tecridini önleyerek, AB için tek başına altyapının taşlarını döşemiş oluyor...