Meclis'teki tezkere görüşmelerinde en dikkate değer konuşmayı CHP Grubu sözcüsü, İstanbul Milletvekili ve emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ yaptı.
Tezkerenin kapsamının PKK'nın Kuzey Irak'taki yuvalarının temizlenmesiyle sınırlı olduğunu hatırlatan Elekdağ, bu çerçeveyle amaca ulaşılamayacağını belirtip, "Asimetrik savaş"ın koşullarına uygun davranılmasını, yani terör örgütünü kollayanların ve el altından destek verenlerin de hedef alınmasını, konuşma metnindeki ifadelerle anlatmak gerekirse, "Terörü himaye edenlerin, terörü destekleyemez hale getirilmesini" istedi. Adres de verdi: "Kuzey Irak'taki siyasi otoriteye bu himayenin çok ağır bir bedeli olacağını göstermek gibi bir görevimiz ve sorumluluğumuz var."
ABD ile yol ayrımı
Daha da önemlisi, "ABD'nin Irak stratejisinin Türkiye'nin çıkarlarıyla bağdaşmadığını" belirtti. Elekdağ, geçen hafta Ermeni tasarısı nedeniyle TBMM'nin gönderdiği heyetin bir üyesi olarak Washington'da yaptığı görüşmelerden edindiği izlenime dayanarak, ABD'nin bağımsız Kürt devletinin altyapısını hazırladığını, sıranın Kerkük'e geldiğini, bu yeni devlet üstünden petrol kaynaklarını ve yollarını denetlemek istediğini anlattı.
Böylece komutanların bir süredir seslendirdikleri iddia, uzun yıllar Washington'da Türkiye'yi temsil etmiş diplomat-siyasetçi tarafından Meclis kürsüsünden açıkça seslendirilmiş oldu. Örneğin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Başbuğ, 25 Eylül'de Kara Harp Okulu'nun yeni öğretim yılının açılış töreninde yaptığı konuşmada, Kuzey Irak'taki Kürtler'in ABD'nin himayesi ve desteğişye "Tarihte hiç olmadığı kadar siyasal, hukuki, askeri ve psikolojik güç kazandıklarını" belirterek aynen şöyle demişti: "Belki Türkiye'nin, bulunulan şartlarda, tek başına Irak'taki gelişmelere yön verebilecek güce sahip olmadığı söylenebilir; ancak Türkiye'nin gelişmeleri engelleyebilecek, maliyetleri artırabilecek bir güce sahip olmadığı da söylenemez."
Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt da 1Ekim'de Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmada, "Irak'ın bırakın federatif veya gevşek federatif yapıyı, konfederatif yapıya doğru hızla gelişmekte olduğunu görüyor ve bu husustan endişe duyuyoruz" demişti ve eklemişti: "Tarihsel gerçeklere baktığımızda, bu oluşum sürecini yaşayan devletlerin kısa zamanda dağıldığını görmekteyiz. Irak'ta parçalanma çok yakın. Irak'ın kuzeyinde oluşabilecek bir bağımsız devlet sadece siyasi boyutuyla değil, güvenlik boyutuyla da Türkiye için birinci derecede risktir. Hem siyasi, hem askeri, hem psikolojik boyutuyla. Dolayısıyla Türkiye'nin dikkatle bakması gereken yer, Kuzey Irak'taki oluşumdur."
Jeopolitik deprem mi?
İşte Elekdağ dün Türkiye'nin bu süreci durdurmak ya da en azından "Maliyetini artırmak" için harekete geçmesi çağrısı yaptı, gerekirse ABD'ye rağmen yeni bir Irak politikası oluşturulmasını önerdi.
ABD'nin gerçekten Irak'ı bölme veya parçalama planı var mı? Evet. Planı değilse bile en azından böyle bir niyet taşıyor. Hem de Irak'a girdiği günden beri.
Başkan Bush'un Senato'da kabul edilen Irak'ın gevşek federasyonla birbirine bağlanmış üç bölgeye ayrılması kararını reddetmesine bakmayın. Çünkü aynı Bush, Irak savaşının başlamasından bir ay önce, 22 Şubat 2003 tarihinde İspanya Başbakanı Jose Maria Aznar'a Teksas'taki çiftliğinde yaptıkları görüşmede Saddam sonrası dönemle ilgili düşüncelerini şöyle açıklamıştı: "Irak'ı federasyon olarak yapılandırabiliriz."
İşte Elekdağ, hükümeti bu oyunu bozacak politikalar oluşturmaya çağırıyor.
Türkiye'nin Kuzey Irak harekatının diplomatik çevrelerce "Jeopolitik depremin başlangıcı olabilir" diye değerlendirilmesi boşuna değil.