Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bugün Lüksemburg' ta AB Troykası ile, yani dönem başkanı Finlandiya, yıl başında ondan görevi devralacak Almanya ve AB Komisyonu temsilcileriyle bir araya geliyor.
(Bu kavramı AB'de vakti zamanında kim akıl etmişse helal olsun. Rusça kökenli ve artık tarihe karışmış Sovyetler Birliği döneminin mirası olan troyka, üçlü yönetim anlamına geliyor. Yani, devlet başkanı, başbakan ve Komünist Parti Genel Sekreteri'nden oluşan üç başlı iktidar. Leonid Brejnev-Aleksi Kossigin-Nikolay Podgorni ortak yönetimi gibi.
Helal olsun dememizin nedeni şu: Avrupa dillerinde "Troyka"nın eşanlamlısı bir sözcük daha var: Triumvirat . Romalılardan kalma ve Latince. Brüksel'deki bürokratlar troyka yerine onu tercih etselerdi, Papa 16'ncı Benediktüs bugün AB'nin Yahudi-Hıristiyan inancı ve antik Yunan-Roma uygarlıkları üstünde yükseldiği görüşüne somut bir gerekçe olarak gösterebilecekti.)
Toplantı öncesi sızdırılan haberlerde, AB Troykası'nın Türkiye'ye "Fransa'ya tepkileriniz iyi hoş ama artık yükümlülüklerinizi üstlenme zamanı da geldi" uyarısı yapacağı söyleniyor. Neler? "TCK'nın 301'inci maddesini değiştirin veya kaldırın, Gümrük Birliği Ek Protokolü'nün gereğini yapın, havaalanlarınızı ve limanlarınızı Rumlara artık açın."
Türk kamuoyunun tavlamaya hazır kor ateşteki demire dönüştüğü bir dönemde, bu acı ilacın içilmesini kolaylaştırmak için Rehn' in hiçbir zaman kağıda dökülmemiş olan " Kıbrıs paketi" nin ilk kez resmi olarak masaya getirileceği belirtiliyor.
Bu öneri ya da plan, Gazi Magosa limanının 2 yıllığına BM (kimilerine göre AB) gözetiminde (kimilerine göre denetiminde) ticarete açılması karşılığı, Maraş'ın yine 2 yıllığına BM'ye devredilmesini öngörüyor. Maraş'ta o 2 yılda "Fizibilite çalışmaları" yapılacak. Yani Rumların evlerini, barklarını onarmalarının altyapısı hazırlanacak. Sonra? 2 yılın sonunda Rumlar evlerine dönecek, Maraş da Rum yönetimine devredilecek! Neyin karşılığı? Kuzey Kıbrıs'taki sivil toplum örgütlerinin hesaplarına göre, KKTC ekonomisine yılda sadece 10 milyon dolarlık katkının yüzü suyu hürmetine!
Gladyatör pes eder mi?
O ünlü 24 Nisan 2004 referandumundan sonra "KKTC üstündeki tüm tecritleri kaldıracağız", "Yüklü paketlerle Kuzey Kıbrıs'ın Avrupa ekonomisine entegre olmasını sağlayacağız", "Rumlara öyle bir ders vereceğiz ki, bundan sonra ağızlarını bile açamayacaklar" diye atıp tutan AB şimdi tüm sözlerini unutup ve unutmamızı isteyip, KKTC' yi hem Rumların insafına terk ediyor, hem de nihai çözüm görüşmelerindeki önemli bir kozunu elinden almaya kalkıyor.
Hem de Türkiye ile göstermelik bir başlangıçtan sonra müzakerelerin fiilen dondurulduğu bir sırada.
Hem de Türkiye ile müzakereleri "Nihai hedef tam üyeliktir" formülünden "Nihai hedef önceden konamaz" (2007 başında dönem başkanlığını üstlenecek Almanya Başbakanı Angela Merkel'in açıklaması) belirsizliğine kaydırmaya çalışıldığı bir sırada.
Hem de Türkiye'nin üyeliği için öngörülen 10 yıllık süreyi iyice ötelemenin (AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso geçen hafta "Le Point" dergisine, "15, 20, hatta 25 yıl sonrasından söz ediyoruz" dedi) altyapısının hazırlandığı bir sırada.
" Troyka " , yani " Triumvirat " ve tüm kurumlarıyla AB, arenadaki gladyatörler gibi " Ave Caesar morituri te salutant! " (Sezar birazdan ölecek olanlar seni selamlıyor) dememizi bekliyorsa, vakit yitirmeden ölüme razı başka dövüşçü aramasını tavsiye ederiz.