Ham petrolün varili 80 dolara dayandı. Ve Ortadoğu'da alevlerin -orman yangını gibi- hızla yayılması 1973'teki "Yom Kippur" savaşını anımsattı.
6 Ekim 1973'te İsrail'le Arap ülkeleri arasında 4'üncü savaş patlak verdi. Dini bayramın rehavetinde Araplar'ın saldırısına uğrayan İsrail başta bocaladı ama kısa sürede karşı saldırıya geçti. Bunun üstüne 16 Ekim'de OPAEC (Petrol İhracatçısı Arap Ülkeleri Birliği), Batı'yı İsrail'i durdurmaya zorlamak için petrolü silah yapmaya karar verdi: Fiyatları bir çırpıda yüzde 70 artırdı, toplam üretimlerini yüzde 5 düşürdü ve ABD'ye petrol ambargosu ilan etti.
Bunu 23 Aralık 1973'te İran Şahı Rıza Pehlevi'nin girişimiyle Tahran'da toplanan OPEC'in (Petrol İhracatçısı Ülkeler Örgütü) petrole yüzde 13'lük ek zam kararı izledi. Böylece petrolün varili 2 dolardan 10 dolara çıktı. Yüzde 500 artış!
Bugün de benzer senaryoyla karşılaşılabilir mi? Hayır. Birçok nedenden ötürü:
* OPAEC üyelerinin ortak cephe oluşturmaları imkansız. Örneğin Libya, Arap Birliği'ni boykot edecek kadar "Ne Arap'ın yüzü, ne Şam'ın şekeri" havasında. Irak can derdinde. Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail saldırıları karşısında sessiz. En büyük ihracatçı Suudi Arabistan ise neredeyse İsrail'in yanında yer alacak. Çünkü Kral Abdullah ve Körfez emirleri, İran kışkırtmasıyla tırmanan gerilimin kendi Şii azınlıklarını da harekete geçirmesinden kaygılanıyorlar.
* 1973'te OPEC'in fiyat artışında öncü olan İran, artık o İran değil. OPEC dışı müttefikleri Rusya ve Çin'le jeostratejik dengeleri değiştirmeyi amaçlıyor.
* OPEC gücünden çok şey yitirdi. Örneğin örgütün bir zamanlar en önemli üyelerinden olan Endonezya, bugün net petrol ithalatçısı. Ekvador ve Gabon gibi üreticiler de OPEC'ten ayrıldılar.
* Ve nihayet, petrol fiyatları artık OPEC'in Viyana'daki merkezinde değil, New York ve Londra piyasalarında belirleniyor. Onlar da gelişmelere bağlı ya da bağımlı olarak, günü gününe, hatta saati saatine tepki veriyor.
Rusya-İran güçbirliği
Oyunun kurallarının değişmesine en hızlı ayak uyduran ve yeni düzeni sürekli para yazan makineye dönüştüren İran ile Rusya oldu.
İran, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın her çıkışının zıplattığı fiyatlarla kasasını doldurdu.
Rusya, İran'ın elinikolunu bağlayacak girişimleri engelleyerek, Ahmedinecad'ın gözükaralığının rantına ortak oldu. Güvenlik Konseyi'nin diğer "asi" üyesi Çin ise, hem ABD'nin Körfez petrollerinin denetimini ele geçirmek planlarını bozmak, hem de dünyanın ağırlık merkezini Asya'ya kaydırmak için Rusya ve İran'ın arkasında yer aldı.
Petrolün varili 80 dolara dayandı. 100 dolara kendinizi hazırlayın. Çünkü İran, AB'nin 6 Haziran'da önerdiği nükleer krize çözüm önerisine yanıtını geciktirdikçe geciktirecek, son tahminlere göre Ağustos sonuna bırakacak. Böylece 1.5 ay daha fiyatları tırmandırıp, olası sıcak çatışmaya yıllarca yetecek döviz rezerviyle girmeyi amaçlayacak.
Bu süreçte Rusya da petrol gelirlerini her gün 500 milyon dolar daha artıracak. Onun da hedefi: Enerjide "Dünyanın tek süper gücü" olduğunu kabul ettirecek senaryoları, hatta krizleri ve şantajları uygulamasına imkan verecek dövize sahip olmak. Planlarında doları çökerterek ABD'yi can evinden vurmak "rest"i bile var. Şimdiden rezervleri 253.2 milyar dolara ulaştığına göre (dünya üçüncüsü) gerisini düşünün.
Bu koşullarda petrol fiyatlarının düşmesi mümkün mü? 100 dolarda durursa, öpüp başınıza koyun.