ABD eski Başkanı Bill Clinton'a kocaman bir teşekkür borçluyuz.
Her ne kadar 40 gündür devrede olsa ve üç tanker dolusu ham petrolü Batı pazarlarına ulaştırsa da, resmi açılışı bugün yapılacak Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattını ona borçluyuz.
Clinton, 1 Ağustos 1997'de Beyaz Saray'da görüştüğü Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'e bir harita uzattı. BTC'nin güzergahı işaretlenmişti. "Batı'ya açılmanızın, Rusya'nın bağımlılığından kurtulmanızın tek çözümü bu" diyerek. O dönemde Azeri liderin dış ilişkiler danışmanlığını yürütmekte olan Vefa Guluzade sonrasını şöyle anlatıyor: "Haydar Aliyev haritaya göz gezdirdi, birkaç saniye düşündü, sonra 'kabul' dedi."
9 yılda harita üstündeki çizgiden enerjiye dayalı yeni küresel düzenin can damarlarından birine dönüşen dünyanın en uzun petrol boru hattı (1.076 kilometresi Anadolu'da olmak üzere toplam 1.776 kilometre), dengeleri çok değiştirecek:
*Türkiye'nin Soğuk Savaş sonrası azaldığı iddia edilen stratejik ve jeopolitik önemini katlayacak. Ankara yeniden Çin'den İngiltere'ye, Rusya'dan ABD'ye uzanan tüm yollarda vazgeçilemez başkent olacak.
*Orta Asya'da ABD, Çin ve Rusya arasındaki boru hatları savaşında, Batı'nın güvenebileceği cephe oluşturacak. (ABD bugüne kadar Rusya'nın kalesi olan Kazakistan surlarında BTC sayesinde irice bir gedik açtı: 16 Haziran'da Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in yılda 20 milyon ton Kazak petrolünün BTC aracılığıyla Batı pazarlarında ulaştırılması anlaşmasını imzalamasıyla.)
*Kafkaslar'da istikrara katkıda bulunacak. Çünkü sınırlar aşan boru hatlarının güvenliği için, ilgili ülkeler arasında tam işbirliği ve uyum gerekiyor. İşte bu zorunluluk bölgesel gerilimleri azaltıyor. Bir başka deyişle, Gürcistan'ın Güney Osetya ve Abhazya, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ sorunlarını çözmeleri ve toprak bütünlüğüne kavuşmaları olasılığı BTC ile güçleniyor.
Bugün Ceyhan, 2011'de Viyana
Ancak bize göre, BTC'nin Türkiye'ye çok daha önemli bir getirisi olacak: AB için vazgeçilemez bir statü kazanmak.
İki gün sonra Saint-Petersbourg'taki G8 zirvesinde görüleceği gibi, AB'nin en büyük derdi, enerjide arz güvenliğini sağlamak. Yani hem petrolünü ve gazını jeopolitik amaçları için silah olarak kullanan Rusya'ya, hem de her geçen gün daha da tehlikeli hale gelen Ortadoğu'ya bağımlılığı azaltmak. Bu da Kafkaslar ve Orta Asya kaynaklarına daha çok yönelmek anlamına geliyor. O bölgelerin petrol ve gazının Batı'ya ulaşabileceği tek yol var: Türkiye.
Bugün Ceyhan'da görkemli açılıştan 5 yıl sonra Viyana'da bir tören düzenlenecek : AB enerji bakanlarının 2003'teki toplantılarında izledikleri Verdi'nin operasından esinlenerek "Nabucco" adı verilen Türkiye-Yunanistan-İtalya-Avusturya gaz boru hattının devreye girmesi şenlikleri.
Üstelik arada TürkiyeYunanistan doğalgaz hattı çoktan işletmeye açılmış olacak. Dahası Mavi Akım kim bilir nerelere uzanacak, Ceyhan'a mı, yoksa Kudüs ve Amman'a mı? Daha dahası Mavi Akım'a paralel ya da onunla kesişen kim bilir nice projeler gerçekleşme aşamasına gelecek.
2011'de Viyana'daki törende Türkiye'nin nasıl tanımlanacağını çok merak ediyoruz: Üyelik yolunda ilerleyen ülke mi, müzakereleri tamamlamakta olan, hatta tamamlamış kader ortağı mı? Bakalım o tarihte "İmtiyazlı ortaklık" seçeneğini dillendirmeye cesaret eden çıkacak mı?
BTC ve onun peşinden gelecek boru hatları, Türkiye'nin AB üyeliğinin ciddi bir güvencesi olacak. Bizim inancımız bu.