Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni dün -bizim de konuşmacılar arasında yer aldığımız- 4. Türk-Yunan Medya Konferansı'nda çok önemli bir çağrıda bulundu:
"Almanya ve Fransa'nın başarabildiğini biz de başarmak istiyoruz."
Örnek de doğru, özlem de. Çünkü Türkiye ve Yunanistan gibi Almanya ile Fransa da çok savaştılar. Sadece 1870-1945 arasında birbirinden kanlı ve yıkıcı üç savaş oldu aralarında. İkisi de milyonlarca evladını yitirdi.
Sonra iki devlet adamı çıktı ve bu genetik düşmanlığı iki ulusun da bünyesinden atmak için harekete geçti: Cumhurbaşkanı General de Gaulle ile Başbakan Konrad Adenauer.
General de Gaulle'ün 1958'de iktidara gelmesinden sonra ilk önemli kararı Adenauer'e zirve çağrısı yapmak oldu. Şöyle diyordu: "Ona en iyi ben elimi uzatabilirim. Ve uzattığım eli en iyi o tutabilir."
Adenauer reddetti. Kendini yenilmiş bir ülkenin ezik temsilcisi olarak görüyordu. Sonunda çekine çekine Fransa'ya gitti. General'in Colombey-les-Deux-Eglises'teki mütevazi evinde başbaşa hafta sonu geçirdiler. Almanya'ya dönerken "Düşündüğümden ve korktuğumdan çok farklı bir insanla karşılaşmış olmaktan olağanüstü mutluyum" diyecekti Adenauer.
O kadar mutlu olmuş, öyle güven kazanmıştı ki, 1967'deki ölümüne kadar 16 kez Fransa'yı ziyaret edecekti.
İşte bu ziyaretlerin birinde iki ulusu sonsuza kadar barıştırmak için bir anlaşma yapmaya karar verdiler. Çünkü "Çatışmayı imkansız hale getirmek için savaşı yasadışı ilan etmek yetmiyordu, enerjileri seferber edecek ortak bir projede buluşmak gerekiyordu."
22 Mayıs 1963'te Elysee Sarayı'nda imzalandığı için onun adını taşıyan anlaşmayla böyle bir proje yaratıldı.
Sadece 19 maddelik anlaşma dışişleri, savunma, eğitim ve gençlik alanlarında sımsıkı işbirliği öngörüyordu. Bu amaçla, iki ülkenin devlet ve hükümet başkanları yılda iki kez, dışişleri, savunma ve eğitim bakanları üç ayda bir, genelkurmay başkanları iki ayda bir, gençlik ve spor bakanları her ay biraraya geleceklerdi.
Bir "evlilik akti" olan bu anlaşma iki ülkeye de müthiş ufuklar açtı. Ve de büyüleyici ortak ürünler doğdu: Rolland füzeleri, Tigre helikopterleri, Airbus, Ariane...
Ortak düşler kurmak
İki ülkeyi düğüm düğüm birbirine bağlamak için hayatın ve toplumun tüm kesimlerini saran yüzlerce ortak araştırma enstitüsü, dernek, birlik kuruldu.
General de Gaulle ve Adenauer anlaşmanın başarısının iki ülkenin gençliğine bağlı olduğunu bildikleri için en büyük önceliği onlara verdiler. "Fransız Alman Gençlik Ofisi" oluşturuldu. Bu ofis iki taraftan 8 milyona yakın genci ortak projelerde buluşturdu, birbirlerinin dilini öğrenmelerini sağladı.
Kaynaşma bugün ortak tarih kitabına, parlamentoların ve bakanlar kurullarının ortak toplantılarına kadar derinleşti. Sırada ortak ordu var.
Bakoyanni dün "Atatürk ve Venizelos'un bize bıraktığı mirasa ne oldu" diye yakındı. Meşru bir soru. Çünkü sahibi Kurtuluş Savaşı'ndan hemen sonra birbirlerine el uzatan iki büyük adamdan birinin, Elefterios Venizelos'un yeğeni.
Cevabı biz verelim: Önyargıları, korkuları, kuşkuları yok edecek ortak proje, yaratılamadığı için Atatürk ve Venizelos'un mirası çürüdü.
İki ulusu kenetleyecek ortak düşler yaratılamadı, çünkü bunun için gerekli devlet adamları doğmadı. General de Gaulle'un 1958'de François Mitterrand'a dediği gibi:
"Siz bir siyasetçisiniz. Güzel. Ona da ihtiyacımız var. Ancak bazı koşullarda siyasetçiler devlet adamı düzeyine yükselmeyi öğrenmek zorundalar."