Dünya Ekonomik Forumu'nun Kızıl Deniz kıyısındaki Şarm El Şeyh'te düzenlediği "Ortadoğu Davos"una katılmak için Mısır'a giden Başbakan Erdoğan'ın danışmanlarından bu ülkenin yatırımcılara sağladığı imkanları araştırmalarını istemesinde yarar var.
Çünkü, Bulgaristan ve Romanya'dan sonra Mısır da yatırımcılarımız için sınırlarımız dışındaki teşvik bölgesi haline geliyor. Özellikle de tekstil sektöründe.
Toplumsal enerjimizi boşa harcamanın en hüzün verici örneklerinden birini yaşadığımız malum olaylar nedeniyle, bir haber gündemde hak ettiği yere taşınamadı: Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Eskinazi, tekstil sektöründe yeni yatırımların Mısır'a kaydırılmaya başlandığını açıkladı. Örnekler de verdi: Kendi firması Kahire yakınlarındaki El Obur serbest bölgesinde 4 milyon dolarlık yatırımla 500 işçi çalıştıracak pantalon fabrikası kuruyor. Bir başta firma bin kişinin çalışacağı çarşaf fabrikası yatırımı kararı aldı. İki büyük grup serbest bölge kurmak için kolları sıvadı. Bir holding 2 bin kişiyi istihdam edecek iki fabrikasını açmak üzere. Uzatmayalım; şimdilik toplam 25 Türk firması Mısır'a yatırım yapıyor.
Neden? Cevap: "Çin'in bunaltıcı rekabetine karşı ayakta durabilmek için başka çaremiz kalmadı." Peki neden Mısır? Bunun da yanıtını rakamlarla veriyorlar: İşçilik maliyeti herşey dahil 70 dolar (Türkiye'de 650 dolardan başlıyor), elektriğin kilovatsaati 3 cent (Türkiye'de 9 cent'in üstünde), belli büyüklükteki yatırım serbest bölge haline getirilebiliyor. "Özetle" diyorlar, "Mısır'daki girdi maliyetleri neredeyse Çin düzeyinde..."
Komşunun dayanılmaz cazibesi
Sanki Bulgaristan farklı mı? AB Komisyonu üç gün önce Birlik üyelerinde ücret ve vergilerin karşılaştırıldığı bir rapor yayınladı. Bir örnek verelim: AB'de ücret düzeyinin en yüksek olduğu ülke yıllık brüt 41.736 avro ile Danimarka. En düşük ise 3.616 avro ile Letonya. Ancak Bulgaristan AB'ye katılınca Letonya'yı tahtından indirecek. Zira bu ülkede yıllık ortalama brüt ücret sadece 1.884 avro. Bölün 12'ye. Ayda 157 avro yapıyor. Vergi, sosyal güvenlik primi dahil.
Gerisini biz tamamlayalım: Kurumlar vergisi yüzde 15, yüksek işsizliğin olduğu bölgelerde sıfır (Bizde işverenler kurumlar vergisinin yüzde 30'dan 20'ye indirilmesini beklemeye devam ediyor), 5 milyon avronun üstündeki yatırımlar için ithalatta KDV muafiyeti, yıllık yüzde 50 amortisman, son derece basit ve hızlı formaliteyle arazi satın alma imkanı, ucuz enerji (4-6 cent). Devletin verdiği bu teşviklere bir de belediyelerin sağladığı avantajları ekleyin...
O yüzden Trakya'daki firmalarda yatırımlarını komşuya kaydırma yarışı başladı. O yüzden Bulgaristan'daki Türk yatırımları 1 milyar dolara gidiyor.
Mısır toplantıları için hazırlanan raporda, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde işsizliğin yüzde 25'e çıkması istenmiyorsa, önümüzdeki 20 yıllık dönemde yılda yüzde 67'lik büyüme hızı tutturulmasının şart olduğu uyarısı yapılıyor. Eh, en azından Mısır'ın bu oranı yakalamasında Türk yatırımcıların da katkısı olacak.
Ankara ise hâlâ "IMF'ye taahhütleri delmeden, sosyal güvenlik finansal dengelerini bozmadan istihdam yüklerini azaltma"nın çarelerini arıyor.
Ve bu arayış sürerken, genelde yüzde 12'ye, genç nüfusta yüzde 20'ye dayanan işsizler ordusuna hergün yeni birlikler ekleniyor. Olsun! Mısır'daki işsiz ordusunu azaltıyoruz ya; onun mutluluğu yeter!