Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Sahi hazır mısınız?

DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, ETA'nın süresiz ateşkes ilan etmesiyle altyapısı oluşan diyalog sürecinin Kürt sorunu için de model olabileceğini söyledi, "Biz hazırız" dedi. Türk'e sormak gerekir: İspanyol hükümetinin çizdiği çerçeveyi ve diyalog için koyduğu koşulları kabule gerçekten hazır mısınız?

Son bir haftada Kürt sorunuyla ilgili birbirinin tamamlayıcısı üç yazı kaleme aldık. İkisi Nevruz, biri de İspanya'da ETA ayrılıkçı terör örgütünün süresiz ateşkes ilanı nedeniyle.
Bu yazılarda şu mesajları vermek istedik:
* DTP-PKK kenetlenmesi tamamlandı. DTP artık resmen PKK'nın siyasal
* Ankara, örgütün mücadelede siyasete ağırlık vereceği bu döneme hazırlanmalı, yeni politikalar için zihin egzersizleri başlatmalı.
* Silahlı mücadele kesinlikle ve sürekli sona ermeden hiçbir adım, hiçbir çözüm açılımı beklenmemeli.
Bugün bir kez daha konuya dönmek ihtiyacını duyduk. DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk'ün açıklamaları nedeniyle.
Türk son dönemde dikkat çekici bir çizgi izledi, mesajlarını parça parça verdi. Her defasında biraz daha ilerleterek.
Önce diğer Eşbaşkan Aysel Tuğluk ile birlikte "Üç Aşamalı Barış Planı" açıkladı: "Operasyonların durdurulması, Kürtçe'nin ve kültürel hakların yasal güvenceye alınması, siyasal genel affın çıkarılması."
Onu Kürt Konferansı'nda terör örgütü adına verdiği güvence izledi: "PKK'yı sınır dışına çekebilecek gücümüz var. Operasyonların durdurulmasıyla birlikte PKK'nın da eylemsizlik kararı almasını sağlayacağız. Demokrasi tam sağlanırsa, gerillanın sınır dışına çekilmesini sağlarız, hatta silah bırakmasını bile sağlayabiliriz."
Ve nihayet önceki gece Ankara'da Kürt Demokrasi Vakfı'nın Nevruz resepsiyonunda tabloyu tamamladı: "İspanya ile ETA arasında başlatılan diyalog görüşmeleri Kürt sorununun çözümüne model olabilir. İspanya'daki sorunun benzeri Türkiye'de de yaşanıyor. Devlet çözüm için refleks geliştirmeli. Biz hazırız!"

Buyurun, meydan sizin
Türk bu üç aşamalı çıkışıyla, Kürt sorunuyla ilgili olası diyalogda Ankara'nın muhatabının DTP olacağını ilan etti. Diyalogun çerçevesini de İspanya modeline göre çizdi. Güzel! Çerçeveyi benimsemesi, İspanya Başbakan Jose Luis Rodriguez Zapatero'nun onun içine koyduğu koşulları da kabullenmesi anlamına geliyor. Bu durumda:
1- "Önce operasyonların durdurulması, ardından PKK'nın eylemsizlik kararı alması" talebinden vazgeçmesi gerekiyor. Çünkü Zapatero önce ETA'nın sürekli ateşkes kararı alıp uygulamasını şart koştu. Devamını şöyle anlattı: "Ateşkes kapsamına haraç, fidye, soygun gibi faaliyetlere sonverilmesi girmezse kabul etmem. Kararın ciddiyetini ve uygulanabilirliğini epeyce süre izleyeceğim. Bu arada yasaları çiğnemiş, suç işlemiş olanlarla ilgili soruşturmalar ve davalar devam edecek." ETA ateşkes bildirisinde bu koşulların tümüne "evet" dedi.
2- "Genel siyasal af" talebinden de vazgeçmesi gerekiyor. Çünkü Zapatero cezaevindeki örgüt yöneticileri ve militanları için affın sözkonusu olmadığını açıkladı. Zaten İspanyol Anayasası parlamento dahil hiçbir kuruma af yetkisi vermiyor.
3- ETA'nın özerkliğin genişletilmesinden kendi geleceğini belirleme hakkına kadar giden taleplerini asla kriter olarak düşünmemesi gerekiyor. Çünkü İspanya hepsinin de hükümetleri ve yerel parlamentoları bulunan 17 özerk bölge ile 2 özerk şehirden oluşuyor. Yani özerklikler devleti. Türkiye ise ulus devlet.
Peki dil ve kültürel hakların yanı sıra ne talep edebilir? PKK'nın değil DTP'ninsiyasal yaşamda rolünün güçlenmesi. Parlamentoya girebilmesi için seçim barajının düşürülmesi.
ETA'nın kabul ettiği bu koşulları ve çerçeveyi kabul ediyorsanız, hazırsanız, buyurun; "Gücünüzü kullanıp" PKK'ya süresiz ve kalıcı ateşkes ilan ettirmekle, hemen ardından sınır dışına çıkartmakla ve silahsızlandırmakla işe başlayın...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA