AK Parti kimi çevrelerin "pragmatizm" diyerek eleştirdiği, hatta küçümsediği "dönüşüm" sürecinin önemli kilometre taşlarından birini bugün ve yarın İstanbul'da döşeyecek. "Biz imaj değişikliği değil, bir zihniyet değişikliği peşindeyiz" diyen Başbakan Erdoğan'ın açış konuşmasını yapmasının beklendiği iki günlük "Uluslararası Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumu", iktidar partisinin politikalarının üretildiği "Muhafazakar Demokrasi" değirmenine epey su taşıyacak. Beş oturum ve bir forumdan oluşan sempozyuma gerek Türkiye'den, gerekse ABD ve İngiltere'den siyaset bilimciler ile akademisyenler katılacak. İçlerinde önemli isimler var.
Liberaller ağır basıyor
Örneğin "Muhafazakar düşünce geleneğinde akıl, toplum ve siyaset" başlıklı doktora teziyle, bu alanda belki de ilk akademik çalışmayı gerçekleştiren Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nden Yard. Doç. Dr. Bekir Berat Özipek. "Liberal Düşünce Topluluğu" üyesi olan Özipek, birey-devlet ilişkilerinin, "sivil itaatsizlik" kavramının tartışılması gibi cesur önerilerin sahibi. Konuşması ilgiyle dinlenecek bir isim de Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mustafa Erdoğan olacak. O da "Liberal Düşünce Topluluğu" ndan. Sistemi sorgulayan görüşlerinden bir örnek: "Cumhuriyet döneminde silahlı kuvvetlerin siyasete müdahalesini Osmanlı siyasetindeki yeniçeri etkisinin bir devamı olarak görmek, hatta devşirme sistemi ile bugünkü yapı arasında bir benzerlik kurmak mümkün. Yeniçerilerin Osmanlı devlet sistemi içindeki konumuna benzer şekilde, bugünkü silahlı kuvvetlerin de siyasal sistemde özerk güç olması, bunun en belirgin kanıtlarından biri..." Oturumlardan birine başkanlık edecek olan Gazi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Atilla Yayla da sıkı liberallerden. "Açlık, zekat ve piyasa ekonomisi" başlıklı yazısından birkaç cümle aktaralım: "Çocuk ölümleri, yüz milyonlarca insanın günde 1 dolarla geçinmek zorunda kalması elbette kötü. Ama bunların sorumlusu piyasa ekonomisi değil. Tam tersine, piyasa ekonomisi bu sorunların en etkili çözüm yollarından biri." "Muhafazakar Demokrasi" kitabının yazarı, Erdoğan'ın siyasi danışmanı Dr. Yalçın Akdoğan da elbette konuşmacılar arasında. İktidar partisinin muhafazakar demokrasi ideolojisini içselleştirme çabalarının nedenini şöyle anlatıyor: "AK Parti'nin kendisini siyasal kimlik ve teoriyle tanımlamaya çalışması, meşruiyet zeminini koruması ve tutarlı siyaset üretmesi açısından önem taşıyor."
Merak ettiklerimiz
Keşke CHP de "Nasıl bir sosyal demokrasi" üstüne konferanslar, sempozyumlar düzenlese... Buna gerçekten ihtiyaç var. Çünkü yığınla soru cevap bekliyor. Örneğin 5-6 yıl önce Baykal'ın dilinden düşmeyen Clinton-Blair tipi "Yeni Sol" söylemi neden terk edildi? Anadolu Solu'nun, AK Parti'nin "Dünden bugüne taşıdığımız değerleri koruyarak değişmek" söyleminden farkı ne? Altermondialistler, Brezilya Devlet Başkanı Lula sosyal demokrasiyi nasıl etkiliyor? Hem sonra, Dışişleri Bakanı Gül, "Biz uluslararası platformlarda genellikle sosyal demokratlarla birlikte hareket ediyoruz" dediğine, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Mir Dengir Fırat, "Partimizin çizgisi daha ziyade Batı'nın sosyal demokratlarına ve yeşillerine uygun düşüyor" diyerek Gül'ü doğruladığına göre... CHP'nin kendi sosyal demokrasisini ve "farkı"nı anlatması şart oldu...