Saddam Hüseyin'in yakalanmasından sonra Arap dünyasındaki derin sessizlik dikkatinizi çekti mi? Yalnızca Kuveyt'te yönetimiyle, halkıyla, basınıyla bayram yapılıyor. Hakları. 1990'da 7 ay süren işgalde Saddam'ın zulmünün ne demek olduğunu çok yakından gördüler. Bu istisna dışında tüm Arap ülkelerinde halk müthiş bir şok içinde. Çünkü Saddam'ı Cemal Abdülnasır'dan sonra Araplar'ın ikinci kahramanı olarak görüyorlardı. Onun, deyim yerindeyse, bir fare deliğinde hiç direnmeden, üstelik korkudan titreyerek teslim olması, sadece efsaneyi bitirmekle kalmadı, Arap ulusunu derin bir aşağılanma duygusunun uçurumuna yuvarladı. Bu tarifi çok zor duygular basına "Saddam radikal Arap liderlerinin zayıflığını ve ikiyüzlülüğünü gösterdi", "İntiharı bile göze alamayan sahte kahraman" başlıkları attırdı. Arap hükümetlerine gelince. Bir yandan "bela"dan kurtuldukları için gizliden gizliye sevindiler. Ama bir yandan da Saddam'ın akla hayale gelmeyecek sonundan korkuya kapıldılar. Bu "son"un Ortadoğu'daki diktatörlükleri sarsacak bir depreme yol açacağını biliyorlar. Zaten bunun ilk işaretleri ya da uyarıları görülmeye başladı bile. Hem de Suudi Arabistan basınında. Örneğin El-Siyasiya gazetesi, "Tüm diktatörleri Saddam'ın sonu bekliyor" diye yazdı. Arab News gazetesi daha da ileri gitti: "İnşallah Saddam'ın içinde bulunduğu çukur, bölgedeki tüm despotluğun mezarı olur..." Diktatörler yol ağzında; ya reformlar yapıp demokrasiye geçecekler ya da devrilip gidecekler...