Günlük yaşamda birçoğumuz sağlıklı iletişimin etkili konuşabilmekten geçtiğini düşünür. Aslında doğru; fakat kısmen! Çünkü, iletişimin yarısı anlatmaksa, yarısı da anlamaktır. İşte, sağlam ilişkiler kurmanın ve iletişimi güçlendirmenin temelinde yatan bu önemli unsurları birlikte ele alalım istedim.
Ne kadar iyi bir konuşmacı olursak olalım bazen iyi anlaşılmadığımızı düşünürüz. Ya da sıklıkla yanlış anlaşıldığımızdan yakınırız. Birçoğumuz özellikle kendimizi anlatmakta oldukça cömert; fakat karşı tarafı dinlemekte olabildiğince cimri davranırız. Oysaki, gerçek iletişim kurmak, karşılıklı anlayışı arttırmak ve sağlıklı ilişkiler inşa etmek için dinlemek ve duymak hayati önem taşımaktadır.
İletişimi derinleştirmenin ve yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmanın gizli bir anahtarı var mı? Elbette … Yıllardır süregelen ve duygu durumlarımıza ilaç olan psikoloji ekollerindeki etkin dinlemek, buna en güzel örnek olabilir mi? Son yıllarda, hemen hemen hepimizin bir terapistin odasına misafir olmuşluğumuz vardır. Bizi rahatlatan, anlattığımızı kıymetli kılan ve duygu, düşüncelerimizin anlaşılıyor olduğunu hissettiren en büyük eylem, terapistin bizi yorum yapmadan dinliyor oluşudur. Etkili dinleme yeteneğine sahip olan bir terapist ile geçirilen zaman, çoğu kişinin en çok anlaşıldığını hissettiği an olmuştur. Karşı tarafın sizi aktif dinlediğini fark ettiğiniz an, sağlıklı iletişim ağlarını örmeye başlar. Ve konuşmacı anlatacaklarını doğru aktarmak konusunda daha rahat olmaya başlar.
Dinlemek, sadece karşıdakini duymak değil; aynı zamanda onun duygularını, düşüncelerini ve ihtiyaçlarını anlamaya çalışmaktır. Etkin bir dinleyici olmak, aktif bir katılım gerektirir. Karşımızdakini dikkatlice dinlemek, söylediklerini anlamaya çalışmak ve empati kurmak, iletişimin kalitesini arttırır. Bizler, genellikle anlaşıldığımızı hissetmek isteriz. Bu nedenle, etkili dinlemek ve duymak bize aynı zamanda kendimizi değerli hissettirir. Hal böyle olunca, yanlış anlaşılmaları ortadan kaldıran sihirli anahtarı kullanmak aslında sandığımız kadar da zor değil.
Araştırmalara göre, günlük yaşamımızın %70'i konuşarak, dinleyerek, izleyerek ya da yazarak; yani iletişim döngüsünde geçiyor. Bu döngüde atladığımız en önemli basamak , maalesef, karşılıklı anlayış ve saygıyı göz ardı ediyor olmamız. Söz konusu dinlerken empati yapmak olduğunda da sıklıkla sınıfta kalıyoruz. Kendimize pek itiraf edemesek de işin gerçeği, dinlemeyi bilmiyoruz.
İşte dinlerken farkında olmadan yaptığımız bazı hatalar :
PEKİ YA NASIL İYİ BİR DİNLEYİCİ OLABİLİRİZ?
Gerek aile içi paylaşımlarımızda, gerek sosyal hayatımızın içerisinde gerekse iş hayatımızda kurmak zorunda olduğumuz saygı sınırlı ilişkilerimizde … Sağlıklı bir iletişim kurmanın ilk adımı, etkin dinleyebilmektir… Çünkü dinlenmek istiyorsak, önce dinlemeyi bilmeliyiz. Anlaşılmak için sürekli koştuğumuz bu maratonda, önce paydaşlarımızı anlamalıyız. Kadim bilge Kızılderililer bizlere yıllar öncesinden bir haber yolluyorlar:
" Dur,dinle. Hep konuşursan hiçbir şey duyamazsın."
Bugünden itibaren, dinlemeye gönüllü olmaya var mısın?