Üstesinden gelemediğiniz sorunlarınız var, değil mi? Kaç yıldır çözemediniz; yenisinde de çözmeniz uzak olasılık. Bunu size özgü bir başarısızlık sayıp suçlamayın kendinizi.
Bırakın başka kişilerin sicilini, dünya devi geçinen ülkelerin durumuna bakın. Politikacıların kişisel hesaplarla yıl boyunca sürdürdüğü keçi inadı yüzünden "mali uçurum" dedikleri bir yapay belanın kenarına gelen Amerika bu gece yarısına kadar pazarlıkta anlaşılmazsa berbat bir krize girecek.
Daha müzmin sorunları da var "süper" gücün.
Los Angeles'ta yaşayan bir Türk mühendisle tanışmıştım. O zamanki eşim Leyla da onun Amerikalı karısıyla dost olmuştu. Esmer güzeli, mahzun bakışlı bir kadıncağızdı. Önceki kocasından olma oğlunun uyuşturucu bağımlılığına üzülürmüş.
Bir gece bir polis merkezinden telefon geldi. "Vatandaşınızın eşi öldü, kendisi burada, size haber vermemizi istedi" dediler. Hemen koşup gittim.
Olay intiharmış. Kadın yatak odasındaki etajerde duran tabancayı alıp şakağına sıkmış. İlk inceleme sonuçlanıncaya kadar çevredeki kişiler sanık sayıldığından, perişan kocasını kelepçeleyip merkeze getirmişler.
Ona tabancanın etajerde ne aradığını sordum. "Hiç," dedi. "Hırsız mırsız girer diye, el altında bulunduruyordum."
Leyla ile kilisedeki törene katıldık. Hangi mezheple ilgiliydi bilmiyorum; gelenek gereğince ölünün başı açıktaydı. Güzelim kadının bembeyaz yüzünü, şakağındaki deliği saklayan eşarbı unutamam.
Üzüntüme bir suçluluk duygusu da karışmıştı. Çünkü Amerika'da da ava çıkıyordum; tüfeklerim vardı. Ve silah sahipliğine kısıtlama getirecek yasa değişikliğine geniş oy gücüyle direnen maço gruplara sempati duyuyordum.
Sonra duygularım değişti. O grupların saçmaladıklarını görüyorum. Zira silah sahipliğinin büsbütün yasaklanması değil, okul katliamları gibi felaketlerin önlenmesi için denetim altına alınması önerilmekte. Sözde mantıklı tezlerle ona da karşı çıkıyorlar:
"Cinayetleri silahlar değil, insanlar işler."
Öyleyse trafik muayeneleri de kaldırılsın, freni bozuk taşıtlara karışılmasın.
"Çünkü kazaları arabalar değil, insanlar yapar."
Türkiye'de de vahim bir ateşli silah enflasyonu ve denetimsizliği yaşanmakta. Çözümü kolay değil. Zira olayın gerisinde bilinçaltı takıntı da var. Çoğu erkek cinsel organını silah gibi kullanabiliyor, silahları da o pek değerli varlığını benimsercesine sevebiliyor.
Sorunun üstesinden ancak uygarlık gücüyle gelinebilir. Umarım "Silahlar gömülsün" çağrısına kulak verilir yeni yılda.
Yoksa her gün delikanlı gömmeyi sürdürürüz.