Batmak en korkulan olaylardandır. Umutsuz bir duruma düştüğümüzü düşününce "Battık" diye dövünürüz.
Hiçbir umutsuzluk içermeyen görüntülere o sözü yakıştırdığımız da olur. "Güneş battı" deriz. Oysa sıvıya gömüldüğü yoktur güneşin. Ayağımızın altındaki gezegen döndüğü için biz onu göremez olmuşuzdur, o kadar.
Şirket iflası, düzen çöküşü, devlet yıkılışı gibi gerçek batışlar ise doğal olay değil, insan tutumlarından kaynaklanan sonuçlardır. Zaman zaman aradaki ayırım çizgisi belirsizleşir.
Maldiv Cumhuriyetini bilirsiniz. Hint Okyanusunda binden fazla adacıktan oluşan cennet gibi bir ülkedir.
Ama batıyor. Fiziksel anlamda, batıyor düpedüz. Topraklarının deniz düzeyinden ortalama yüksekliği insan boyundan az. Küresel ısınmayla kutup buzlarının erimesi yüzünden okyanus kabardıkça Maldiv adaları su altında kalacak.
Doğal afet değil bu. Türümüzün sorumsuzca davranışı gezegeni batırıyor.
***
Söz konusu ülkecikte yaşayan birkaç yüz bin kişi için kurtuluş yolu tek: Turizmi geliştirerek sağlanacak gelirle başka yerlerde toprak satın alıp oralara taşınmak. Ama bunu yapamıyorlar, çünkü birbirlerini yemekteler.
Son aylarda muhalefeti iktidarıyla, polisi askeriyle kapıştı, başkan "
Kafama tabanca dayanıyor" diyerek çekildi. Darbe kargaşasının neye yol açacağı bilinmiyor.
Bu hafta Titanik faciası yüzüncü yıldönümünde anıldı. Niçin batmıştı dev gemi? Buzdağına çarptığı için. Niçin çarptı buzdağına? Yolculardan bin beş yüzü niçin boğuldu? İnsanlar birbirine battığı için!
O günün olanaklarının zorlanarak Titanik boyunda transatlantik yapılması çekişen armatörlerin manyakça rekabetinden kaynaklanmış. Dizayncılarla finansörler arasında anlaşmazlık çıkmış. İkinciler "
Lüks mevki güvertesinde filika bulunmasın, hatırlı yolcuların göz zevki bozulmasın" diye dayatmışlar. Filika yetersizliği yüzünden boğulmaların nedeni o. Titanik gece karanlığında anormal hızla gidiyormuş. "
İlle rekor kıracağız, bizimle itibar yarışına kalkan denizcilik şirketlerini sollayacağız" diye.
Süvari ile mürettebattan birileri arasında sürtüşme varmış. Başka gemilerden alınan "
Buzdağları normal sınırdan daha güneyde" uyarılarını ona duyurmamış telsizci.
Kaza yerinin çok yakınındaki Californian gemisinin kaptanı başka denizcileri kıskanan lanet bir herifmiş. "
Buzlarla sarılıyım" diyerek yardıma gelmemiş.
Olaya yol açan rezaletin bini bir para. Deniz faciası değil, keçilik sergisi.
***
Tabii, yabancıları eleştirmeyi uzatırsak, "
Kendinize bakın" derler adama.
Bakmayayım, daha iyi. Kürsülerde, ekranlarda boğaz damarlarını şişirerek, gazete sayfalarını gladyatör arenasına çevirerek birbirinin gözünü oymaya çalışanlarımızı gördükçe seslenesim geliyor:
"
Bu kadar hıra güre batmayın kardeşler! Düşünün ki sandığınızdan kısa bir süre sonra toprağa batacağız hepimiz."