Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Sakın ha!

Söze "Açık konuşalım" diye başlanınca biraz huylanmaz mısınız? "Demek başka zamanlarda kapalı konuşuluyor" kuşkusu düşmez mi içinize?
Ama fazlaca "hassas" olduğu için üstü örtülü anlaşmalarla hep teğet geçilen konular vardır. Onların deşilmeye deşilmeye iltihaplanması sonucunda öyle kavşaklara varılabilir ki, çok açık konuşmak gerekli olur gerçekten.
Bugün öyle yapmak istiyorum.

***

Görünüşe bakılırsa, ülkemizde birtakım inançlar, ilkeler, tutumlar çatışmakta. Kulak asmayın. Yaşanan düpedüz çıkar kavgasıdır. Toplum içinde gelişen yeni güçler bastırılmış çoğunluğu yanlarına alarak üste çıkmak istiyor; kurulu düzen direniyor buna.
Artık hem nalına hem mıhına tavırlarla tarafsız kalarak durumu "idare etmek" zorlaşmakta. Aysun'un sorusunun kesin yanıt gerektirir duruma gelmesi de diyebiliriz buna. Kendini aydın sayan seçkinin sözü dağdaki çobanınkine ağır basacak mı, basmayacak mı?
Kaçamak laf kıvırtmalarını olanaksız kılan somut sorunlar kapıya dayandı. Anayasa Mahkemesi değişikliği iptal etsin mi, etmesin mi? Ederse kararı uygulansın mı, uygulanmaması için Meclis o kararı Resmi Gazete'de yayımlatmamak gibi çözümlerden yararlanarak dirensin mi?
Evet-hayır dışında yanıt seçeneği yok bu kavşakta. Değişiklik istiyorsanız çoban iradesinin yanındasınız, istemiyorsanız karşısında.
Seçkin kesimin tercihi ve -açıkça dile getirilmese de- dayanağı besbelli:
"Cemaatçilikten yararlanılarak toplum laiklikten uzaklaştırılıyor. Çok geçmeden ülkede içki satışı yapılan yer, Atatürkçülük öğretilen okul, başı açık kadın kalmayacak. Gidişi önleyebilecek iki güçten biri olan silahlı kuvvetler etkisizleştirildi.
Öteki yüksek yargı. Onun da süngüsü düşerse felaket! Anayasa Mahkemesi yakın geçmişte yaptığı gibi hukuk mantığını zorlama pahasına da olsa değişikliği iptal etmeli ve kararına uyulmalı."
***

Otoritenin kaynağı genelde kabul görmüş saygınlıktır; başka gücü yoktur.
Çelimsiz bir teğmenin azarladığı çam yarması er hazırolda duruyorsa tek neden subay omuzundaki rütbe belirtisidir. O otorite simgesi etkisini yitirdiği anda iri adam bücürü pataklar.
Rus devrimi öncesinde öyle oldu. Çarlık ordusunda ülke yönetimine güven kalmayınca erler subayları kurşunlamaya başladılar. Bir günde anlaşıldı ki gözlerde saygınlık sağlayan kılıktan yoksun insan güçsüz bir çıplağa dönüşüyor.
Adalet dağıtmakla görevlendirilmiş kişilere verilen yargıç cüppesi de öyle bir saygınlık zırhıdır. Toplum vicdanının zorlanması sınırlarının aşılmasıyla delinmemesine özen göstermek gerekir.
"Senin tercihin ne?" diyebilirsiniz. "Ülkenin İranlaşması gibi bir korkun yok mu?"
Hep söylüyorum. Hayır, yok. Kesinlikle yok.
Türkiye aydınlanma ve laikleşme anlamında Batı'ya yönelirken sürat rekoru kırdı Atatürk rüzgârıyla. Geçmişiyle bağlarını koparırken kaçınılmaz olarak ölçüleri zorladı. Devrimin uygulayıcıları zamanla bekçiye, daha sonra statükocu sömürgene dönüştüler. Çoğunluğun bilincine eziklik acısı yerleşti, gönlünde de onur yaraları açıldı.
Parlamentolu düzene geçilmesinden sonra onun tepkisi ve karşı tepkiler yaşanmakta. Seçim sonuçları, darbeler, "demokrasiye dönünce" yeni seçim sonuçları, yeni darbe denemeleri falan hep o gelgitin belirtileri. Son yıllarda kabaran dalganın da tepkisi gelecek.
Ha, bu arada "İslami" görüntü artışları olamaz mı? Olabilir tabii. İçki veren lokantalar yüzde beş azalabilir, tesettürlü kadınlar - tahmin etmem ama- yüzde on çoğalabilir. Kırıcı tavırlar takınılırsa oranlar daha da yükselir.
***

Renkler ve zevklerin tartışılamayacağı söylenir. Sonunda iş gelip oraya dayanıyor. Neyi seviyor, neyi sevmiyoruz? Ben işte bu noktada çok açık konuşacağım.
Beşir Esat'ı ve hanımefendi eşini Sarkozy ile haya özürlü Carla'dan çok seviyorum. Bizim başı örtülü kadınlarımızı tornadan çıkmış gibi Batı taklitçisi magazin dilberlerinden çok çok daha yakın buluyorum kendime.
Politikacılarımıza da, generallerimize de, yargıçlarımıza da "Sakın," diyorum, "sakın demokrasi yanlısı görünürken gerçekte yukarıdan bakmayın Türk toplumuna.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA