O bunu dedi, şu şöyle konuştu...
Ahmet'in dediği Mehmet'e, Gülten'in söylediği Fatma'ya uymadı.
Beylerbeyi haykırdı: Anladıkları dilden konuşun...
Ve hemen herkes konuştu, kendince "en doğruyu" söyledi...
Altını çizenler, suya sabuna dokunanlar oldu...
Hatta durgun göle bir taş atıp bulandıranlar da...
Ama hiç kimse ne bir şey anladı söylenen, konuşulan ve tartışılan şeylerden,
Ne de ortaya somut ve net bir şey çıktı.
***
Adına
Güneydoğu Sorunu mu dersiniz yoksa
Kürt Meselesi mi?
Ya da
"ikisi de olur" diyenlerden misiniz bilemem...
Ama çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğumuz kesindir.
At izinin it izine karıştığı durumlar var.
***
Nasıl mı? Şöyle:
"Zor oyunu bozar" diyenler, aldılar ellerine silahı, çıktılar dağa...
Olmadık, akıl almadık yöntemlerle
"Devlet içinde devlet kurmaya" kalkıştılar.
Adı bu, bütün bu olan bitenlerin, yapılan ve yapılmak istenenlerin...
Başka izahı yok.
***
Ama bazı gerçeklerin de görülmesi lazım.
O kızlar...
Hani,
"Üzerlerine çığ düştüğü için ölen 8 PKK'lı kız" var ya, işte onlar...
Çığ düştü diye değil, PKK'lı Murat Karayılan'ın "
verdiği emirle" kurşuna dizilerek öldürüldüler.
Neden?
Bilen yok.
Ama yalan çok.
"Çığ düştü öldü kızlar."
Hayır, siz öldürdünüz dağa çıkardığınız kızları.
***
Dağa çıkmakla
"dağa kaldırmak" arasında çok ciddi fark vardır.
Birinde
"eşkıyalık" vardır, başkaldırıdır yani adı,
Ötekisinde
"kadın"...
Biri ya da birileri, kızı ya da kadını
"dağa kaldırınca" tecavüz edildi anlamı çıkar ondan.
Konuya, bodoslama girmemek için
"at izinin it izine karıştığını" anlatmaya çalıştım.
Girişte de
"herkesin konuştuğu yerde hiçbir şeyin anlaşılamadığını" vurgulamaya çalıştım.
***
Demem o ki o kızlar, hangi ideal, düşünce, iyi niyet ve gerekçeyle dağa çıkmış olurlarsa olsunlar...
Pis bir planın parçasıdırlar.
Kurşuna dizdiğiniz kızları kurşuna dizdiğinizi gizlemek yerine, üzerlerine çığ düştü yalanıyla halkı aldatacaksınız.
Öyle mi?
Şeytanın avukatlığına soyunayım biraz da...
***
Eline silah alıp
"Kürdistan", "Özerk bölge", "Demokratik Özerklik", "Anadilde eğitim" vesaire için dağa çıkartılan ya da çıkan kızlara ne dediniz de yapmadılar ki kurşuna dizdiniz onları.
Sayın
Gülten Kışanak, adı internette
"Amed Milletvekili" (!) olarak da geçen Elazığlı BDP Milletvekili.
İletişim fakültesi mezunu
Kışanak, soluna BDP Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş'ı alarak devlete
"şu dört beş konuda şöyle böyle yapmazsanız yokuz, ona göre..." diyen Kışanak...
O kızları niye kurşuna dizdi Kandil'dekiler?
Haydi söyle bakalım...
Dağa mı çıktılar yoksa...
Susma söyle...
***
Ve ey sevgili okurlar, hatırlayın
Abdullah Öcalan'ın Bekaa'daki kamplarında
"yatak arkadaşı" olmayı reddeden kızların idam edildiğini...
Ve utanın biraz...
Yüce olduğu iddia edilen bir dava rezillikler ve yalanlarla yürütülemez ki.
Ve bir zamanlar düşman bellediğimiz komşumuz
Yunanistan'dan tüm insanlığa seslenen büyük şair
Yannis Ritsos'un dizesini hatırlayın da oturun oturduğunuz yerde:
Barış iyilik alfabesidir...