Olağanüstü kongreler siyasi partiler için kriz, ihtilaf ve siyasal mecrada bir ray değişimi manalarına gelmesine rağmen, AK Parti bu hafta Türkiye tarihinin belki de en olağan 'olağanüstü' kongresini gerçekleştirdi.
Erdoğan sonrası AK Parti için 'Özal sonrası ANAP' ve 'Demirel sonrası DYP' benzetmeleri yapanların aksine kongrenin seçmene verdiği mesaj yenilenerek yola devam oldu.
Erdoğan'ın veda konuşmasının ardından mikrofonu eline alan Davutoğlu, emanetçi -çatışan dikotomisini boşa çıkaran bir konuşmaya imza attı. Konuşmasında kullandığı dil itibariyle kimlik vurgusu ağır, 9 maddede açıkladığı manifestoyla ilkeli, hareketin lideri Erdoğan'a gösterdiği teveccühle halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı ile uyumlu bir siyaset izleyeceğinin sinyallerini verdi.
Kongrenin gösterdiği bir diğer önemli nokta ise Davutoğlu döneminin yeni bir siyasal dil ve üslubu da beraberinde getireceğidir. Türkiye siyasal hayatında çözülmeyi bekleyen meselelerde insan onurunu gözeten özgürlükçü bir perspektif ortaya koyacağını belli eden Davutoğlu, kendisini o koltuğa taşıyan referans noktalarının da arkasında olduğunu belirtti. AK Parti'nin 12 yıllık reformist mirasını devam ettirecek olması, AK Parti'ye ve savunduğu değerlere çevrilen oklara karşı geri adım atmayacak bir isim olması, partiyi bir arada tutacak yetkinliğe sahip olması ve Dışişleri Bakanlığı süresince dünya liderleri ile yakından kurduğu ilişki bu referans noktalarından sadece bir kaçı. Davutoğlu, AK Parti'nin fikri ve ideolojik gelişiminde pay sahibi olan bir isim. Yeni dönemde, Davutoğlu, oluşumunda kendisinin de emeği geçen AK Parti'nin teorik alt-yapısını pratiğe taşıma anlamında önemli bir şans yakaladı. Önümüzdeki dönemde bu fırsatı nasıl değerlendireceğine hep birlikte şahit olacağız.
Peki, Davutoğlu'nun konuşmasına da yansıyan bu teorik altyapı nelerden oluşuyor?
Konuşmasını 9 maddelik bir çerçevede sunan yeni Genel Başkan, hayata geçirmek istediği teorik alt yapının ipuçlarını da vermiş oldu. Öncelikle ulus devlet anlayışının ve kurucu ideolojinin kıskacında makbul vatandaşlık kurgusuyla sindirilen halka AK Parti iktidarı ile aşılanan özgüvenin devamını sağlayacağını belirtti. İç siyasetten dış politikaya, ekonomiden toplumsal kardeşliğe bütün temel meselelerimizi esir alan Kürt meselesini nihayete erdirme vurgusuyla birlikte Alevi yurttaşları asli unsur olarak konumlandırması ve gayrimüslimlerin haklarına göstereceği duyarlılık mesajı Davutoğlu'nun sosyo- kültürel bütünlüğü hiç bir kesimi dışarıda bırakmadan sağlamayı hedeflediğini ortaya koydu. Özgürlük-sorumluluk makasını dengeli bir şekilde kuran yeni Genel Başkan, kurulacak olan yeni ahlaki formasyonun şifrelerini verdi.
AK Parti döneminde ülkenin temel meselelerini çözmek için atılan adımlarda güçlü lider kurgusuyla yol alabilen hareketin artık kurumsallaşarak yola devam etmesinin elzem bir mevzu olduğunu belirten Davutoğlu, yeni dönemde liyakati merkeze alan bir tasavvur ortaya koyacağını ifade etti. Yargının çete ve kliklerden temizlenmesiyle vicdanı olan yeni bir adalet sisteminin tesis edilmesini hedefleyen Davutoğlu, medeniyetsel değerler üzerine inşa edilmiş bir kültürel restorasyon ile Ankara merkezli dış politika vizyonuna sahip olduğunu da ortaya koydu.
AK Parti'yi 12 yıl boyunca iktidarda tutan en temel dinamik seçmeniyle kurduğu organik ilişkiydi. Davutoğlu'nun kongre konuşması, bu ilişkinin kurumsallaşması yönünde güçlü bir başlangıç oldu. Siyaset insanların korkularına, kaygılarına ve heyecanlarına cevap verebildiği ölçüde başarı elde edebilir. Bu anlamda, Davutoğlu'nun siyasetteki varlığı yeni Türkiye için bir imkânlar seti sunduğu kadar zorlu bir imtihanı da içermektedir. İlk testini kongre konuşmasında ortaya koyduğu vizyonla geçen Davutoğlu'nun siyasi başarısı bu teorik altyapıyı pratiğe ne ölçüde dönüştürebileceğiyle ölçülecektir.