Mısır, 29 yıl 120 gün iktidarda kalan Mübarek'ten sonra, 5. cumhurbaşkanını seçmek üzere sandık başına gitti. 1953'ten bu yana, Mısır, 59 yıl sonra nihayet, ilk sivil cumhurbaşkanına kavuşacaktı. Lakin Mısır müesses nizamı, seçimlerden birkaç gün önce atmaya başladığı adımlarla, süreci raydan çıkarmak için elinden geleni yaptı. Bugün itibariyle, Mısır, meclisi fiilen lağvedilmiş, anayasası asker eliyle delik deşik edilmiş, cumhurbaşkanlığı seçimleri galibi olmayan ve seçilecek cumhurbaşkanının neredeyse bütün yetkileri alınarak bir belirsizliğe gömülmüş durumda.
Türk siyasi takvimi, Mısır zamanı
Mısır'da geçen hafta yaşananlardan sonra gerçekten "Türk modeli" tartışmalarının ciddi zemini olduğuna kanaat getirmemiz gerekiyor. Hem bölgemizin iktidarları hem de yeni aktörlerin "Türk modelinden" nasiplenmediğini söylemek neredeyse imkânsız. Mesela, Mısır'da son 18 ayda yaşanan sahnelerin birçoğu Türkiye açısından birer deja vu halinden başka bir şey değil. Bu yönüyle Mübarek sonrası Mısır'da yaşanan "zaman" Türk siyasi "takviminden" takip edilebilir.
Mısır'ın Türk siyasi takviminde hangi dönemi yaşadığına dair kesin bir cevap vermek pek mümkün değil. Çünkü Mısır ordusunun bir kısmı çok partili hayat sonrası 27 Mayıs 1960 şartlarının olgunlaştığını düşünürken, büyük bir kesimi aslında 27 Nisan 2007'de olduklarını düşünüyor. Mısır müesses nizamının bir kısmı ve onlara destek vermeye hazır bazı toplumsal kesimler 28 Şubat yıllarına oldukça hazır görünürken; toplumda ciddi bir yekûn oluşturan başka kesimler ise 2002 sonrası dönemi yaşamaya başlamak üzere olduklarını düşünüyor. Bazı kesimler 1999 ekonomik krizi döneminin yaşandığını ve "ucuza kapatma sürecinin" ne kadar uzarsa o kadar lehine olduğunu düşünürken; diğer bir sermayedar kesim 1994 devalüasyonu öncesinde olduklarına inanmaktalar.
Bütün bu toplumsal ve siyasal kesimlerin/güç odalarının ortak yaptıkları tek şey ise sadece kendi senaryolarına yatırım yapmak. Eğer bu durum devam ederse; Mısır, aynı anda, 27 Mayıs ve 27 Nisan'dan, 1980 darbesi şartlarına doğru hareket eden bir ülkeye dönüşme riski taşımaktadır.
Rejim yıkılmadı, Mübarek çekildi!
Bu riski, Mısır müesses nizamı niçin görmüyor? Çünkü Mısır müesses nizamı Mübarek'in gidişini hiçbir zaman bir "devrim" veya "bir düzenin yıkılması" şeklinde okumadı. Mısır sistemi, Mübarek'in gidişini, biyosiyasal ömrünü tamamlamış bir aktörün sistemden çekilmesi şeklinde değerlendirdi. Hatta daha da ileri giderek bu kararı Mübarek'in bireysel bir tercihi olarak okudu. Sistemden Mübarek'in çekilmiş olmasının müesses nizamda yapısal bir değişime yol açması için de bir sebep bulunmuyordu. Nihayetinde asker, polis, istihbarat, yargı, üniversiteler, medya ve sermaye tamamen müesses nizamın kontrolünde kalmaya devam etmekteydi. Dolayısıyla "Mübareksiz bir senaryoda" düzenin paniklemesi için bir sebep bulunmamaktaydı.
Mısır'da yıkıldığı iddia edilen sistemin dışındaki bütün aktörler ise yaşananların bir devrim olduğunu iddia ettiler. 30 yıldır devam eden Mübarek yönetiminin oluşturduğu bu algının dağılarak hakikatlerle yüzleşilmesi için zamana ihtiyaç vardı. Yeni aktörler iktidardan hakları olan paylarını almaya başlayacakları ana kadar müesses nizamın ne kadar az esneyeceğini hesaplayamadılar. Parlamento seçimleri öncesi kısmen, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ise tam anlamıyla sistemin hiçbir iktidar alanını paylaşmaya niyeti olmadığını bedel ödeyerek fark etmek durumunda kaldılar.
İhvan'ın imtihanı
Mısır'da muhalefetin ana damarı olan İhvan, yaşanan süreci maslahatçı şekilde götürebileceğini düşünmektedir. İhvan, açık şekilde tavrını koymadığı sürece Mısır'ın orta vadede demokratikleşmesi çok uzak bir hedefe dönüşecektir. Bu ise, sonuçları sadece Mısır'da değil bütün bölgede hissedilecek bir durumdur. Bugün itibariyle Muhammed Mursi, cumhurbaşkanlığı resmen onaylansa bile; meclisi olmayan, Anayasası ve anayasa yapma yetkisi olmayan, yetkilerinin büyük bir kısmı budanmış, ancak askerler ve yargıçlar önünde yemin ederek görevine başlayabilecek olan bir lider olacaktır.
İhvan, Hayrat Şatır'ın adaylığını iptal eden yargı müdahalesini sıradan bir karar olarak kabullenerek vesayet rejimine oldukça yanlış bir yeşil ışık yaktı. İhvan'ın, hareketin en önemli liderinin siyasi suikasta kurban gitmesine seyirci kalması, vesayet rejiminin daha fazlası için harekete geçmesine yetti. Bugün İhvan, sadece kendisine yönelik girişimin değil, bütün Mısır halkına yönelik antidemokratik adımların durdurulması sorumluluğunu üzerine almak zorunda. Aksi takdirde Mısır'ın kaybettiği bir senaryoda İhvan'ın kazanması mümkün değildir.