Suriyeli muhaliflerin önce Halep'in batısından ardından kuzeyinden müdahalesiyle başlayan Halep'i kurtarma operasyonu bir hafta içerisinde muhalif güçlerin kazandığı ivme ve rejim güçlerinin beklentilerin de ötesindeki yetersizlikleri sonucunda rejimin sonunu getirme amacıyla devam eden bir harekata dönüşmüştür. Halep şehir merkezinin düşüşü ve bunu müteakip SMO'nun (Suriye Milli Ordusu) kuzeyden gelen müdahalesiyle Tel Rıfat ve çevresinin temizlenmesi Halep vilayetinin rejim ve PKK unsurlarından arındırılması anlamına gelmiştir. Muhaliflerin elindeki bölgelere terör tehdidi yaratarak istikrarsızlık için zemin hazırlayan bu bölgelerin temizlenmesinin hemen ardından muhalif güçler hız kesmeden Hama kırsalına ulaştılar. Hama kırsalında ve nihayet şehir içinde yaşanan -Halep'e kıyasla daha sert- çatışmaların sonucunda rejim güçleri Hama şehrinden de çekilmek zorunda kalmıştır. Böylece bir hafta içerisinde Suriye'nin en büyük dört şehrinden ikisi muhalif güçlerin kontrolüne geçerken rejim güçleri önü alınamayan bir dağılma trendine girmişlerdir. Hama'da rejimin milis gücüne insan kaynağı sağlayan Mharda, Sukaylebiye ve Kumhane kasabaları son tahlilde direnmeyi bırakarak sulh içerisinde teslim olurken İsmaili azınlığın yaşadığı Selemiye kasabasının da diaspora İsmaili liderliği ile gerçekleşen diplomatik temaslar neticesinde silah bıraktığı gözlemlenmiştir. Bu esnada Hama ve Humus'daki üst düzey asker ve bürokratların aileleriyle birlikte Lazkiye-Tartus hattına doğru kaçtıkları ve bu durumun da yollarda trafik yoğunluğuna sebep olduğu rapor edilmiştir. Rejim güçlerinin cephe hattındaki dağılmasına ek olarak yaklaşık 4 senedir bir kaos içerisinde bulunan Deraa'da yeni bir ayaklanmanın şiddetli sinyalleri görülmeye başlanırken doğuda Deyrezzor'da da ABD destekli YPG/SDG unsurlarının rejim kontrolündeki noktaları taciz ettikleri gözlemlenmektedir. Rejimin sponsorları Rusya ve İran'ın Ukrayna savaşı ve İsrail'in İran'a yönelik müdahalelerinin ardından rejimi ayakta tutmaya yönelik enerjilerinin azaldığı ve odaklarının da konjonktürel olarak Suriye'den uzaklaştığı söylenebilir. Bu durum sahada Rus ve İran desteğinin oldukça sınırlı olarak gözükmesine ve işlevsel bir ordusu kalmayan rejimin seri yenilgiler almasına yol açmıştır.
Öte yandan muhalif güçlerin durumuna bakıldığında HTŞ ve lideri Ebu Muhammed Cevlani ön plana çıkıyor olsa da tüm muhalif paydaşların operasyon öncesi süreçte disiplin, askeri ekipman ve planlama bağlamında ciddi bir kapasite inşa süreci yaşadıkları anlaşılmaktadır. Muhalif güçlerin ortak hareket etmesi ve askeri taktik ve ekipmanlarda adeta sınıf atlamaları rejim güçleriyle mücadelede muhalefet lehine fark yaratmıştır. Bu gelişmelerin ötesinde rejim unsurlarından alınan esirlere yönelik mutedil yaklaşım ve bilhassa azınlıklara yönelik barışçıl mesajlar rejim kitlesinden gelebilecek direnci yumuşatmıştır. Halep'in ele geçirilmesinin hemen ardından muhalif güçler şehirde sivillere yönelik ekmek yardımı başta olmak üzere su ve elektrik tedariği gibi temel hizmetleri aktif hale getirmişlerdir. Yağmacılık, darp ve tehdit gibi olaylara karşı sivil kitlenin kendini güvende hissetmesi adına bu tarz hadiselerin bildirilmesi için şikayet hattı kurulması, yine rejim hava saldırılarında sivil kayıpları engellemek adına günün bazı saatlerinde sokağa çıkma yasağı uygulanması da Halep'te ilk etapta yaşanan değişiklikler olmuştur. Suriyeli muhaliflerin 14.yılı dolmak üzere olan savaşta elde ettikleri tecrübelerin sadece savaş sahasına dair olmadığı, hakim olunan yerlerin idaresine yönelik de dersler alındığı ve bu alanda da kapasite geliştirildiğini söylemek mümkündür.
İran ve Rusya'nın sessizliği her iki aktörün de mevcut trendi tersine çevirmeye yönelik bir hamle yapmaktan uzak oldukları yorumlarına yol açmaktadır. Bu da rejimin kısa vadede Lazkiye-Tartus ile Şam'a sıkışmasına yol açabilir. Böylesi bir durumda rejimin acil bir şekilde ateşkes masasına oturduğu ve Beşar Esad'ın koltuğu bıraktığı bir senaryo ile karşılaşılabilir. Bu durum bir anlaşma ile oluşacağı gibi rejim içi bir darbe ile de nihayete erebilir. Öte yandan bilhassa HTŞ'nin Şam eteklerine yaklaşabildiği bir senaryo ise ABD ve İsrail'i HTŞ'nin bölgeye girmesini engellemek adına hava saldırıları yapmak hususunda teşvik edebilir. Son tahlilde kısa vadeli pek çok olası senaryodan bahsetmek mümkün olsa da orta ve uzun vadede Suriye muhalefeti ve Türkiye'nin artık Suriye'nin geleceği temalı müzakerelerde elleri hiç olmadığı kadar güçlü olacaktır.