Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MUSTAFA CANER

İran’da Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve Muhtemel Sonuçları

İran'da 13. dönem cumhurbaşkanlığı seçimleri 18 Haziran Cuma günü gerçekleştirildi. Yargı Gücü Başkanı İbrahim Reisi seçimin favori adayıydı. Diğer adaylar eski Merkez Bankası Başkanı Abdülnasır Himmeti, eski Devrim Muhafızları Komutanı Muhsin Rızai ve milletvekili Emir Hüseyin Gazizade Haşimi'ydi. Himmeti dışındaki adaylar muhafazakar kanada mensuptu. Sonuçlar henüz resmen ilan edilmese de Yargı Gücü Başkanı İbrahim Reisi'nin seçimi kazandığına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak hem adayların aldığı oy oranlarının hem de katılım oranlarının kesin olarak bilinmesi için İçişleri Bakanlığı'nın açıklayacağı resmi sonuçları beklemek gerekiyor. Zira bu sayılar seçmenin adaylara ve sandığa olan temayülünü ve dolayısıyla da sisteme olan güven ve inançlarını göstermesi açısından önemli.

Seçimlerden önce pek çok anket kuruluşu katılım oranlarının %50'yi bulmayacağını öngörmüştü. Bu oran, %55 ile İran tarihinin en düşük katılımlı cumhurbaşkanlığı seçimleri olan 1993 yılında Rafsancani'nin kazandığı seçimlerin de altında. İran halkının sandığa yönelik soğukluğunu besleyen, son 4 yılda yaşadıkları hayal kırıklıkları aslında. Nükleer diplomasinin başarısızlığı; uluslararası yaptırımların İran ekonomisinin belini bükmesi ve ekonomik krizin sıradan İranlıların hayatını katlanılama hale getirmesi; Covid-19 pandemisi; benzin zammı protestolarında güvenlik güçlerinin ölçüsüz şiddeti; yüzlerce sivilin bulunduğu Ukrayna yolcu uçağının Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) tarafından vurularak düşürülmesi ve bu skandalın günlerce gizlenmesi gibi faktörler halkın siyasete olan güvenini oldukça azalttı. Bütün bunların üzerine cumhurbaşkanlığı adaylığı için başvuran yüzlerce kişiden sadece 7'sinin Muhafızlar Konseyi'nin onayını alabilmesi ve reformist kanadın önemli temsilcilerine sandık yolunun kapanması da seçimlere yönelik var olan güvensizliğe tuz biber ekti.

Müesses nizamın ileri gelenleri erken saatlerde sandık başlarından pozlarını verdiler. Dini lider Ali Hamaney oyunu kullanırken maksimum katılım için halka çağrıda bulundu. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ve eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi gibi Muhafızlar Konseyi kararlarına açıktan eleştiri yönelten reform hareketinin ileri gelenleri bile "kol kırılır yen içinde kalır" anlayışıyla oylarını kullandılar. Hatta dini lider Hamaney'in yakınlarından olan ve adaylık başvurusu Muhafızlar Konseyi tarafından reddedilen eski Meclis Başkanı Ali Laricani bile kırgınlığını hemen unutarak halkı sandığa davet etti. Eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile eski Başbakan ve Yeşil Hareket'in ev hapsindeki lideri Mir Hüseyin Musevi ise boykot çağrısı yaptılar.

İlk gelen bilgiler, Cuma günkü seçimde katılım oranının beklenildiği üzere oldukça düşük olduğu yönünde. Devlet ajanslarında paylaşılan görüntülerde sandık başlarında izdiham dikkat çekse de uluslararası ajansların ve sahadan gelen bilgilerin tam tersi bir tabloyu işaret ettiği anlaşılıyor. Oy verme saati gece 2'ye kadar uzatılsa da katılım oranlarının yükselmeyeceği düşünülüyor. Oy kullanma sırasında pek çok sandıkta usulsüzlük yapıldığına dair şikâyetler söz konusu olsa da seçimin rekabetten yoksun olması ve Muhafızlar Konseyi'nin İbrahim Reisi'nin zaferi için sahneyi çoktan hazırlamış olması bu usulsüzlüklerin pek tartışma konusu olmayacağını işaret ediyor.

Reisi'nin kazanması İran için yeni bir dönemin başlangıcı anlamına geliyor. Muhafazakarlar, güçler ayrılığını ortadan kaldıracak şekilde yasama, yürütme ve yargıda kontrolü ellerine almış olacaklar. Özellikle dini lider Ali Hamaney sonrası dönemde yaşanacak iktidar değişiminin planlı ve kontrollü olması adına içeride konsolidasyonun sağlanması çok önemli. Öte yandan iç ve dış siyasette muhafazakarların siyasal hedefleri doğrultusunda daha şahin bir İran'ın inşa edilmesi için de bu güç temerküzüne ihtiyaç var. Fakat bir zamanlar reformist projenin temel hedeflerinden olan çoğulculuk, hukuk devleti, sivil toplum ve İslami demokrasi gibi söylemlerin geçerliliğini yitireceğini öngörmek de mümkün. Reformist hareketin tabutuna son çivi 2021 cumhurbaşkanlığı seçimleriyle çakılmış olacak. İronik olan ise bunun sebebi olacak seçimlere katılım çağrısının başta reform hareketinin lideri kabul edilen Hatemi tarafından yapılması. Burada bir parantez açıp, bizzat Hatemi'nin başkanlık ettiği Mücadeleci Din Adamları Derneği ve İran Reform Cephesi gibi örgütlerin seçimlerde hiçbir adayı desteklememe kararı aldıklarını vurgulamak gerekiyor. Dolayısıyla reform hareketi içerisinde bir bölünme dikkat çekici.

Dış siyasette dini lider ve DMO'nun belirleyiciliği devam edecek ve cumhurbaşkanı da uyumlu bir üye olarak koroya katılacak. Ancak bu kez İran yönetiminin Cevad Zarif ve ekibinin yürüttüğü diplomasiden mahrum bir şekilde Batı devletleriyle nasıl müzakere edeceği merak konusu. İbrahim Reisi'nin ABD'nin yaptırım listesinde olması işleri daha da karmaşık hale getiriyor. ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinde yaşayan İran diasporasının Zarif ve ekibinin diplomatik faaliyetlerine verdikleri lobi desteği biliniyor. Ancak İran'da 1988 yılında gerçekleştirilen toplu idamlarda rolü olduğu bilinen İbrahim Reisi'nin, müstakbel dışişleri bakanına aynı desteğin sağlanacağı şüpheli. Bütün bu değişkenler göz önüne alındığında 13. dönem cumhurbaşkanlığı seçimlerinin İran siyasetinde yepyeni bir sayfa açacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA