30 Mayıs 2019'da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kamuoyu ile paylaşılan üçüncü Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde öngörülen hedef doğrultusunda Türkiye'nin ikinci İnsan Hakları Eylem Planı "Özgür Birey, Güçlü Toplum; Daha Demokratik Bir Türkiye" mottosuyla 2 Mart'ta açıklanmıştır. Türkiye'nin 2014'te yayımlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı'ndan farklı olarak bu eylem planı hem hak ve özgürlükler kataloğu hem de ülkesel gerçeklik açısından daha kapsamlı ve özgün bir belge olarak karşımıza çıkmaktadır. Eylem planı "insanın doğuştan sahip olduğu haklara ilişkin devletin koruma ve geliştirme yükümlülüğü, hakların özünü oluşturan insan onurunun etkin biçimde korunması, herkesin hukuk önünde eşitliği; kamu hizmetinin herkese eşitlik temelinde sunulması, öngörülebilirlik esasında hukukun uygulanması, sözleşme özgürlüğü, girişim ve çalışma özgürlüğünün geliştirilmesi, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı, düşünce özgürlüğü, hukuk devleti ve adalete erişim" gibi evrensel hukuk ilkelerini esas almıştır.
Bütün bu evrensel ilkeler, insan haklarını güvence altına alacak olan temel değerleri ifade etmektedir. Bunlar aynı zamanda belgeye konu olan hak ve özgülükler kataloğunun dayandırıldığı temel esasları ortaya koymaktadır. Eylem planı yargı reformunun arkasındaki reform iradesine dayanmakta; kapsamı ise tüm adli ve idari faaliyetleri içermektedir. Belgede, uygulamadaki sorunların çözümüne yönelik üst düzey bir farkındalık ve güçlü bir koruma sisteminin oluşturulması öngörüsünde bulunulmuştur. Türkiye'nin yaklaşık son yirmi yıldır devam edegelen sürdürülebilir reform iradesinin bir eseri olan eylem planı, 11 temel ilke, 9 temel amaç, 50 hedef ve 393 faaliyet öngörmektedir.
Planın birinci temel amacı "daha güçlü bir insan hakları koruma sistemi" olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda hukukun üstünlüğü ile hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi için mevzuat ve uygulamanın düzenli olarak gözden geçirilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması öngörülmüştür. Özellikle adil yargılanma hakkı açısından değerlendirildiğinde uzun yargılamadan kaynaklı zararların Anayasa Mahkemesine başvuruya gerek kalmaksızın İnsan Hakları Tazminat Komisyonu tarafından kısa sürede giderilmesinin sağlanması dikkat çekici bir faaliyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Planda yer verilen ikinci temel amaç "yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkının güçlendirilmesine" ilişkindir. Bu minvalde yargılamanın sürüncemede bırakılması ve gerekçesizlik nedenlerine dayalı istinaf ve temyiz süreçlerindeki tespitlerin terfi ve disiplin incelemelerinde dikkate alınmak üzere Hakimler ve Savcılar Kuruluna bildirilmesi öngörülmüştür. Adil yargılanma hakkının temel bileşenlerinden birinin kararların gerekçeli olması göz önüne alındığında planın gerekçeli kararı ayrı bir hedef başlığı altında vurgulaması önemli bir husustur.
Hukuk devletinin temel ilkelerinden birisini de hukuk güvenliği ilkesi oluşturmaktadır. Bu kapsamda planın üçüncü amacı "hukuki öngörülebilirlik ve şeffaflık" olarak belirlenmiştir. İdareye yapılan başvurularda idarenin cevap verme süresinin 60 günden 30 güne indirilmesi, adli ve idari yargıda itiraz, istinaf ve temyiz başta olmak üzere kanun yollarına başvuru sürelerinin yeknesak hale getirilmesi ve böylelikle hak arama yollarının kullanılmasında belirliliğin artırılması gibi birçok faaliyet ve hedefler öngörülmüştür. Demokratik bir toplumda insan hakları hukukunun merkezinde yer alan "ifade, örgütlenme ve din özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi" dördüncü amaç olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda ifade özgürlüğünün en geniş şekilde teminat altına alınması amacıyla ilgili mevzuatın uluslararası insan hakları standartları doğrultusunda gözden geçirilmesi ve hangi dine mensup olursa olsun kamu ve özel sektörde çalışanlar ile öğrencilere, kendi dini bayramlarında izinli sayılma imkanı getirilmesi gibi birçok hedef ve faaliyet öngörülmüştür. Beşinci amaç "kişi özgürlüğü ve güvenliğinin güçlendirilmesi" olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda; sulh ceza hakimliklerinin tutuklama ve diğer koruma tedbirlerine ilişkin kararlarına karşı dikey itiraz usulünün getirilmesi ve tutuklamada ölçülülük ve orantılılık ilkeleri doğrultusunda katalog suçların kapsamının daraltılması ve ifade alma işlemlerinin mesai saatleri dışında yapılamaması nedeniyle yakalama kararlarının infazından kaynaklanan mağduriyetleri gidermek için bu işlemlerin adliyelerde 7 gün 24 saat esasıyla yapılması gibi birçok faaliyet belirlenmiştir.
Altıncı amaç "kişinin maddi ve manevi bütünlüğü ile özel hayatının güvence altına alınmasına" ilişkindir. Bu kapsamda işkenceye sıfır tolerans anlayışı doğrultusunda, daha önce adli suçlar için yapıldığı gibi disiplin suçlarında da zaman aşımının kaldırılmasından eşe karşı işlenen suçlarla ilgili kanunda öngörülen cezayı artıran sebeplerin boşanmış eşi de kapsayacak şekilde genişletilmesine varıncaya kadar birçok faaliyet öngörülmüştür. "Mülkiyet hakkının daha etkin korunması" yedinci amaç olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda mülkiyet hakkının etkili bir şekilde korunması amacıyla acele kamulaştırmaya ilişkin hükümleri de içerecek şekilde Kamulaştırma Kanunu ve ilgili diğer mevzuatın gözden geçirilmesi öngörülmüştür.
Sekizinci amaç "kırılgan kesimlerin korunması ve toplumsal refahın güçlendirilmesine" ilişkindir. Bu kapsamda çocukların dijital riskler, siber zorbalık, internet bağımlılığı ile yazılı ve görsel medyanın zararlarından korunmasına yönelik çalışmaların artırılması öngörülmüştür. Özel infaz usullerinin kapsamının genişletilmesi, ağır hasta, yaşlı veya engelli gibi hükümlülerin cezalarını konutta infaz edebilmelerine ilişkin imkanların artırılması da öngörülen bir başka faaliyettir.
Dokuzuncu amaç "insan hakları konusunda üst düzey idari ve toplumsal farkındalık" olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda hâkim, savcı ve avukatlara yönelik meslek öncesi ve meslek içi eğitim faaliyetlerinde Anayasa Mahkemesi ve AİHM içtihatlarını da içerecek şekilde düzenli olarak insan hakları eğitimi verilmesi öngörülmüştür. Hakim ve savcılar ile kamu görevlileri için sosyal medya etik ilkelerinin "tarafsızlık" anlayışı esas alınarak belirlenmesi bir diğer önemli faaliyet olarak karşımıza çıkmaktadır.
Söz konusu temel amaçlara baktığımız zaman reform hedeflerinin yargı bağımsızlığından hukuki öngörülebilirliğe, ifade özgürlüğünden kişi özgürlüğüne, mülkiyet hakkından toplumsal refahın güçlendirilmesine kadar geniş ölçekte ele alındığı görülmektedir. Nitekim belgede amaç, hedef ve faaliyetlerin belirlenmesinde toplumsal talep ve ihtiyaçlara yönelik bir çerçevenin dikkate alınmış olduğunu vurgulamak önem arz etmektedir. Eylem planında da belirtildiği üzere planın çıkış noktası insanın maddi ve manevi varlığı ile onur ve saygınlığını devletin bütün kurum ve kuruluşlarıyla tüm işlem ve eylemlerinde koruma yükümlülüğüdür. "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!" düsturunda ifadesini bulan bu yükümlülük, devletin varlık sebebini açıkça ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak eylem planı, insan hak ve özgürlükleri temelinde sürdürülebilir bir hukuk ve yargı reformu politikasının çerçevesini oluşturmaktadır. Öngörülebilir, izlenebilir ve ölçülebilir nitelikteki somut hedefler ve faaliyetler içeren bu plan, sorumlu idari birimleri veya uygulayıcıları belirlemek suretiyle uygulamadan kaynaklanan sorunları çözme odaklı bir perspektif ortaya koymaktadır. Ayrıca planın hazırlık sürecinde gerçekleştirilen etkin ve çoğulcu paydaş katılımı ile analiz ve çalıştaylar, öngörülen hedeflerin hem toplumsal taleplere uygunluğunu hem de gerçekleştirilebilir nitelikte olduğunu göstermektedir.