Amerikan ara seçimlerinde ortaya çıkan tablo Trumpçı siyasetin kendi kitlesinin desteğini alarak mobilize olmasına rağmen daha geniş kitlelere ulaşmakta zorlandığını gösterdi. Ekonomik sorunların ön plana çıkması dolayısıyla iktidardaki Demokratların kötü sonuçlar alması bekleniyordu ancak böyle olmadı. Başkan Biden'ın popülaritesinin düşük olması, tarihi enflasyon rakamları, suç oranlarındaki artış ve yasadışı göçmenlik konuları Demokratların aleyhine bir tablo ortaya koyuyordu ve Cumhuriyetçilerin bir 'kırmızı dalga' yakalayacağı tahmin ediliyordu. Ancak muhtemel Cumhuriyetçi dalgayı kendi lehine kullanmak isteyen Trumpçıların bağımsız seçmeni ikna edemediğini görüyoruz.
2020 seçim sonuçları Trump'ın kaybetmesine rağmen Amerikan siyasetinde Trumpçılığın etkisinin devam edeceğini göstermişti. 2022 ara seçimleri ise Trumpçılığın toplumun merkeze yakın kesimlerinde kabul görmediğini gösterdi. Trump'ın Cumhuriyetçi Parti içindeki ön seçimlerde desteklediği adayların başarısız olması ve özellikle Pennsylvania ve Georgia eyaletlerindeki senatör adaylarının beklenen performansı gösterememesi eski başkanın hanesine başarısızlık olarak yazıldı. Desteklediği adayların 2020 seçim sonuçlarını ve Biden'ın başkanlığını meşru görmeyen söylemlerinin Trumpçı tabanda mobilize edici etkisi olabileceği ancak daha geniş kitleleri uzaklaştırdığı görüldü.
Cumhuriyetçilerin ara seçimlerde zafer kazanması için şartlar gayet uygun görünüyordu. Geleneksel olarak iktidardaki parti ara seçimlerde oy kaybı yaşar ve Kongre'nin iki kanadından biri veya ikisi muhalefet partisine geçerdi. Enflasyonun çok yüksek seviyelerde olmasına rağmen istihdamın yüksek olmasının ekonomik kaygılar üzerinde hafifletici etkisi olmuş olabilir. Ayrıca hem Demokrat hem de daha merkeze yakın Cumhuriyetçi kadınların kürtaj meselesi üzerinden oy vermeleri de Cumhuriyetçilerin aleyhine oldu. Ancak ara seçimlerde Cumhuriyetçi Parti içindeki gücünü tartışılmaz hale getirmek isteyen Trump'a karşı seçmenin direnişinin yüksek olduğunu gördük. Bu sebeple de Cumhuriyetçiler her ne kadar ekonomik zorlukları gündem yapsalar da Trump'ın gölgesinden kurtulamadılar.
Seçim öncesinde Biden ekonomide yaşanan zorluklara bağlı olarak görev onay oranının düşük olmasına bakarak ara seçimlerde sahaya pek inmedi. Pennsylvania'daki kritik senatör yarışında eski Başkan Obama'yla birlikte mitingler düzenleyen Biden, diğer eyaletlerdeki yarışlardan uzak durdu. Birçok Demokrat adayın Başkan Biden'ın düşük popülaritesinden etkilenmek istememesi normal karşılanırken Trump kendi partisinin muhtemel başarısını tamamen kendine mal etmek istiyordu. Hem parti içi ön seçimlerinde hem de ara seçim kampanya döneminde sürece ağırlığını koyan Trump'ın sandıkta aldığı cevap son derece kötü oldu.
Trump'ın 2024 başkanlık adaylığına heyecanlı bir başlangıç yapma çabası adeta hüsrana uğradı. Seçimden bir gün önce başkanlık adaylığını açıklamak istediği basına yansıyan Trump'ın bu kararı seçim sonrasına bırakması muhtemel bir yenilginin sorumluluğunu üzerine almak istememesinden kaynaklanıyordu. Diğer bir deyişle Trump adayların belirlenmesinde ağırlığını koyarak zaferi sahiplenmek istiyordu ancak muhtemel bir yenilginin sorumluluğundan da çekiniyordu. Ara seçim sonuçlarını 'çok da kötü değil' gibi tanımlayan Trump'ın kötü sonuçlara rağmen gene de aday olma ihtimali yüksek zira kendini hem yasal süreçlerden korumak istiyor hem de Cumhuriyetçi Parti içerisinde %70 civarında desteği var.
Trump'ın Trumpçılığın sınırlarıyla yüzleşmesi gereğini ortaya koyan ara seçimlerde Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi çoğunluğunu ezici farkla olmasa da ele geçirmeleri parti adına önemli bir kazanç. Birçok seçim bölgesinde yarışın başa baş gitmesi halkın enflasyon konusunda memnuniyetsiz olduğunu ve ekonomiyi Cumhuriyetçilerin daha iyi yönetebileceğine inancına da işaret ediyor. Vali DeSantis gibi bir adayın %60 civarında oy alarak adeta yıldızlaşması ve daha önce salıncak eyalet kabul edilen Florida'nın artık Cumhuriyetçi bir eyalet haline gelmesi de Cumhuriyetçiler için olumlu gelişmeler olarak öne çıkıyor.
Halkın talepleri doğrultusunda kampanya yapan Cumhuriyetçilerin daha revaçta olduğu ve hala 2020 seçim sonuçlarının meşruiyetine takılıp kalan Trumpçı çizgiye iltifat etmediği açık. Bu bağlamda eski Başkan Trump partinin çıkarlarını ön planda tutsa, DeSantis gibi liderlerin öne çıkmasından rahatsız olmasa ve parti içinde birlik görüntüsü vermeye çalışsa Demokratların işi çok daha zor olacak. Ancak partiyi tamamen kendi çizgisine çeken ve bütün siyasi aktörlerden kendine sadakat bekleyen Trump'ın tarzı buna uygun değil. Ayrıca ne kendisi ne de tabanı Trump'ın ikinci adam olmasını kabullenecek bir siyasi stratejiye açık görünmüyor.
Trump'ın tekrar aday olması durumunda Demokratların birleşerek mobilize olacağı ve merkez Cumhuriyetçilerin de kenara çekileceği açıkken Trump sahneyi DeSantis'e bırakır mı? Bu sorunun cevabı çok gecikmeyecektir ancak Cumhuriyetçi Parti içinde adeta bir iç savaş çıkması durumunda daha kabul edilebilir bir popülizm üretmek isteyen DeSantis çizgisiyle Trumpçı kanat arasındaki güç mücadelesinin Demokratların lehine sonuçlanması kuvvetle muhtemel. Trumpçı parti tabanına rağmen Trump'la güç mücadelesine girmeye cesaret eden Cumhuriyetçi şu ana kadar çıkmadı. Ara seçim sonuçları böyle birinin çıkması sonucunu doğurur mu? Önümüzdeki dönemin en önemli sorularından birisi Cumhuriyetçi Parti'nin Trumpçılığın sınırlarının farkına vararak daha geniş kitlelerin kabulünü görecek bir popülizm üretip üretemeyeceği olacak.