19 Temmuz 2023 Cuma günü saat 03.12 sıralarında Husiler'e ait kamikaze İHA İsrail'in Tel Aviv şehrini hedef aldı. Saldırı sonrasında bir kişi ölürken 10 kişinin yaralandığı duyuruldu. 7 Ekim sonrası süreçte Husiler, İsrail'e yönelik asimetrik saldırılarını artırdı ve bu saldırılarda yoğunluklu olarak İsrail'in Eylat ve Hayfa şehirleri hedef alındı. Bazı saldırılar İsrail içinde önlenirken bazı saldırılar da hasarlara neden oldu. Bu dönemde Husilerin kamikaze İHA, seyir füzesi ve balistik füzeler kullanarak yaklaşık 200'den fazla asimetrik saldırı düzenlediği ileri sürüldü. Ancak Tel Aviv asimetrik saldırısı bundan önceki saldırılara kıyasla oldukça farklı sonuçlar ortaya çıkardı. Bu saldırıyla ilk kez bir İsrailli İsrail toprakları içinde öldü ve Tel Aviv hedef alındı. Saldırı sırasında herhangi bir hava savunma sireni dahi çalmamış, patlamanın gerçekleşmesi sonucu saldırının farkına varılmıştır.
Bu durum beraberinde Demir Kubbe'nin delinmesiyle gelişen İsrail hava savunma sistemlerinin işlevselliği ve savunma zafiyetleri tartışmalarını da artırdı. Nitekim saldırı sonrası Yemen'in batısından fırlatılan görece yüksek teknoloji taşımayan kamikaze İHA'nın Tel Aviv'e kadar önlenmeden nasıl ulaşabildiği sorusu uluslararası gündemde de yer buldu. Buna ek olarak saldırının nasıl gerçekleştirildiği, saldırıda kullanılan kamikaze İHA'nın özellikleri de irdelenmeye başlandı. Bu doğrultuda Husilerin askeri sözcüsü saldırıda Yafa isimli bir kamikaze İHA kullanıldığını duyurdu. Yafa isimli kamikaze İHA ilk kez bu saldırı ile duyurulurken söz konusu İHA'nın Husilerin envanterinde yer alan Samed-3 isimli kamikaze İHA'ya oldukça benzediğini söylemek mümkündür. Nitekim Samed-3'ün açık kaynaklarda yer alan önceki kullanım örnekleri bu benzerliği teyit etmektedir. Yine Samed'in İran menşeili kamikaze İHA Şahit-X'den de ayırmak mümkün değildir. Bu tarafıyla İran'ın bölgesel vekil güç ağı olan "Direniş Ekseni" coğrafyası için bu kamikaze İHA'nın oldukça bilindiği söylenebilir. Öyle ki Lübnan ve Irak'taki İran destekli vekil güçlerin envanterinde yer alan kamikaze İHA türevleri dahilinde Samed-3 ve Samed-3'ün gelişmiş türevi Yafa gibi kamikaze İHA'lara benzer türevler (Şahit-101) görülebilmektedir.
Yafa ya da Şahit-X esasında İran'ın askeri S/İHA programında yer alan Şahit-136 ve türevi kamikaze İHA'larla benzer fırlatma ve itki sistemi kullanmaktadır. Nitekim Yafa kamikaze İHA tıpkı Şahit-136 gibi fırlatma sırasında ek bir hızlandırıcı roket kullanmaktadır. Yine kullanılan motor da İran'ın Şahit-X isimli kamikaze İHA'sında kullanılanAlman menşeli Limbach 275 (L 275) motorunun bir kopyası olan İran yapımı Mado-275'tir. İsrail askeri yetkililerin yaptığı açıklamaya göre saldırıda Samed-3'ün geliştirilmiş bir türevi kullanılmıştır. Yine bu açıklamaya göre Kamikaze İHA Yemen'in batısından fırlatılmış, Kızıldeniz'e paralel olarak Eritre, Sudan ve Mısır hava sahalarından geçerek Tel Aviv'e ulaşmıştır. İleri sürülen rotaya göre bunun 2300 km ve 2600 km arasında değişen bir menzil olduğu değerlendirilmektedir. Ancak bu rotayı doğrulayacak bir bulguya henüz rastlanmamıştır. Öte yandan kamikaze İHA'nın Suudi Arabistan kıyıları boyunca Tel Aviv'e ulaştığını söylemenin ciddi bir maliyeti olacaktır. Zira 7 Ekim sonrası ABD ve uluslararası koalisyon güçlerinin bu hat boyunca koruma ve önleme görevinde olduğu düşünülürse, bu tür askeri önlemlere rağmen kamikaze İHA'nın Suudi Arabistan kıyıları boyunca Tel Aviv'e ulaşması ciddi bir güvenlik zafiyetini görünür kılacak, bölge ülkelerinin güvenlik endişelerini artıracaktır.
Tel Aviv Saldırısı Bölgedeki Aktif Hava Savunma Sistemlerine Rağmen Nasıl Gerçekleşti?
Saldırıda kullanılan kamikaze İHA tıpkı Ukrayna'da kullanılan Şahit-136'lar gibi radarların tespit edemediği alçak irtifada ve düşük hızlarda manevra yapmıştır. Bu durum hava savunma radarlarının kamikaze İHA'yı tespit edememesine neden olmuştur. Bununla birlikte, saldırıda kullanılan Samet-3'ün gelişmiş türevi Yafa kamikaze (Şahit-X/İran) İHA'nın radar görünürlüğünün düşük olması da bir başka önemli faktördür. Kamikaze İHA'nın hedefi vurmak üzere kullandığı seyir rotası da bu noktada oldukça önemli bir yerde durmaktadır. Özellikle yükseltilerin sık olduğu coğrafi alanlar radarların hava tehditlerini tespit etmesini zorlaştırmaktadır. Yine Kamikaze İHA'nın denize paralel olmak üzere alçak irtifada uçması da radara yakalanmayı önlemektedir. Bununla beraber, saldırı öncesi planlama dahilinde radarların kör noktalarının tespit edilmesi de bu süreçte önemli faktörlerden birisidir. Tercih edilen seyir rotasının radarların kör noktalarının tespit edilmesine bağlı olarak belirlenmesi ve bu süreçteki bölgesel paydaşlar saldırının etkili bir sonuca ulaşmasında belirleyici bir rol oynamıştır. Bu saldırının hemen öncesinde Husiler ve "Irak İslami Direniş" örgütü başta olmak üzere İran destekli vekil güçler iş birliği yaparak İsrail'i hedef alan ortak saldırılar yapmaya başlamıştı. Söz konusu ortaklık ve iş birliğinin bölgede dağınık olarak konuşlu vekil güçlerce radara bağışık saldırı seyir rotalarının planlanması sürecinde somutlaşmış olması kuvvetle muhtemel. Bu durum beraberinde kolektif ve çok paydaşlı bir çabanın saldırının gelişmesinde etkili olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
Ayrıca bu saldırı bölgede elektronik harp önlemlerinin artmasına rağmen gerçekleşebilmiştir. Bu doğrultuda kamikaze İHA'nın kendinden coğrafi doğrulama yapan navigasyon sistemleri kullanması etkili bir rol oynamış olabilir. Ataletsel navigasyon sistemleri (INS) dışarıyla görece bağlantıyı azaltarak dış müdahalelere karşı korunma sağlayabilmektedir. Yine GLONASS gibi alternatif navigasyon sistemlerinin de bu yöntemle birlikte kullanılması elektronik müdahalelere karşı bağışıklığı arttırabilmektedir. Bu durumdan ötürü kamikaze İHA elektronik tedbirlerden etkilenmemekte ve seyrine devam edebilmektedir.
İsrail'in Hudeyde Limanı Saldırısı
21 Temmuz 2024 günü İsrail savaş uçakları Hudeyde limanı içinde yer alan Husilerin kontrolündeki petrol tanklarını ve liman vinçlerini vurdu. Husilerin Tel Aviv saldırısına karşılık olarak gerçekleştirilen bu hava saldırısı da İsrail'in açıkça sorumluluğunu üstlendiği uzun menzilli saldırılarına yeni bir örnek oldu. Zira İsrail öncesinde Husileri hedef alan saldırılar düzenlemiş, ancak bu saldırılar doğrudan üstlenilmemiş ya da İsrail'in geri planda kaldığı daha çok çeşitli iş birliği ve ortaklıklar dahilinde gerçekleştirilmiştir.
7 Ekim sonrası İsrail'in İran destekli vekil güçlere yönelik saldırı örnekleri incelendiğinde Hudeyde limanı saldırısı İsrail'in İran destekli vekil güçlere karşı izlediği güvenlik strateji ve uygulamaları açısından ayrışmaktadır. Bunun en önemli nedeni saldırının hedefinin gayrı askeri olması ve saldırıda hedef ölçeği olarak büyük bir tesisin seçilmesidir. Nitekim İsrail'in Hizbullah'a karşı hedefli hava saldırıları örneğinde daha çok Hizbullah'ın askeri uygulamalarında önemli roller oynayan komuta kademesindeki figürlerin hedef alındığı görülürken, Husilere karşı düzenlenen hava saldırısında vurulması görece kolay ve ölçek olarak daha büyük bir hedef seçilmiştir. Bu da beraberinde İsrail'in Husiler konusunda bilhassa istihbarat derinliği anlamında sınırlılıklarına işaret etmektedir. Bir diğer ifadeyle İsrail Hizbullah'ın askeri uygulamalarında önemli roller oynayan komuta kademesindeki figürleri hassas bir şekilde hedef alabilirken, yine Suriye ve Irak'taki vekil güç komuta kademesindeki figürleri hassas ve hedefli saldırılarla vurabilmesine rağmen aynısını Husilere karşı uygulayamamıştır.
Bu durum İsrail'in güvenlik stratejileri ve uygulamaları dahilindeki öncelikleri anlamak açısından da dikkate değer göstergeler sunmaktadır. İsrail'in İran'a ve İran destekli vekil güçlere karşı izlediği Ahtapot doktrini güvenlik stratejisi dahilinde Lübnan, Suriye ve Irak'taki hedeflere kıyasla Yemen'deki hedef ve önceliklendirmeler oldukça farklılaşmaktadır. Bu doğrultuda İsrail'in Yemen dahilinde istihbarat derinliğine sahip olmadığını söylemek mümkündür. Ancak bu eksikliğini Yemen'de etkin ülkeler dahilinde de giderme eğilimleri çatışmanın gelişmesine bağlı olarak önem kazanabilecektir. Nitekim İsrail Yemen sahasında yaşadığı bu sorundan ötürü görece daha kaba ve sonuçları itibariyle ekonomik maliyete neden olan, aynı zamanda psikolojik üstünlüğü karşılayacak bir hedef üzerine önceliklendirme yapmıştır.
Bu durum Gazze'de istenilen hedeflere ulaşılmaması ve imaj kurtarma motivasyonları üzerinden açıklanabilir. Bu kapsamda, İsrail'in Husilere yönelik saldırılarının bu temelde şekilleneceği düşünülebilir. Ancak Yemen dahilinde istihbarat derinliği oluşturulmasına ve önceliklendirmelere bağlı olarak saldırı türlerinin değişebileceğini de söylemek mümkündür. İsrail, Hudeyde limanı saldırısı sonrası İsrail kaynakları dahilinde dikkat çeken vurgulardan birisi de "bu saldırının yalnızca Şii coğrafyaya değil aynı zamanda Sünni coğrafyaya" da bir mesaj olduğu vurgusudur. Söz konusu mesajın vurgulanması İsrail'in bölgedeki ülkelere karşı bir psikolojik üstünlük ve caydırıcılık oluşturmaya çalıştığına işaret etmektedir.