19 Mayıs 2024 Pazar günü, Azerbaycan sınırında bulunan Kız Kalesi ve Hüdaferin barajlarının açılış törenine katılan İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki heyeti taşıyan helikopter tören sonrası dönüş sırasında kaza yaptı. Olay sonrasında Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan, Doğu Azerbaycan İli Valisi Malik Rahmeti ve Tebriz Cuma imamı Ali Haşim başta olmak üzere toplamda 8 kişi kaza-kırıma uğrayan helikopterde yaşamını yitirdi. Söz konusu olay beraberinde kazanın nasıl olduğu, olayın suikast ya da sabotaj olup olmadığı ve bundan sonra İran siyasetinin nasıl şekilleneceği tartışmalarına neden oldu.
Benzer tartışmalardan birisi de İran'ın arama-kurtarma çalışmalarındaki göstergeler üzerinden gelişti. Nitekim 19 Mayıs günü öğle saatlerinde helikopterin kaybolduğu farkına varılmış ancak helikopterin enkazına yaklaşık 15 saat sonra ulaşılmıştı. Bu durumda hava muhalefeti, zorlu coğrafi şartlar ve teknik imkân ve kabiliyetlerin kısıtlı olması önemli faktörler olarak sıralanabilir. Ancak kazanın kamuoyuna duyurulması ile enkazın bulunmasına kadar geçen sürede İran'ın arama-kurtarma çalışmalarını ve kamu diplomasisini sağlıklı bir şekilde yönetemediği görüldü. Olayın nasıl gerçekleştiği hala netlik kazanmazken üst düzey yetkililerin taşındığı helikopter kazasında Cumhurbaşkanına uygulanan güvenlik protokollerinin doğru bir şekilde yerine getirilip getirilmediği de bir başka tartışmaya neden oldu. Bunun yanı sıra İranlı resmi kaynakların olayın duyurulmasından sonraki süreçte verdiği bilgiler oldukça çelişkilidir. Nitekim resmi kaynakların ileri sürdüğü bilgilerin bir başka resmi kaynak tarafından yalanlandığı süreç içerisinde görüldü. Bu durum, kaza sonrası süreçteki bilgileri açık kaynaklar üzerinden doğrulamayı gerekli kılmıştır.
Açık Kaynak Verileri
Bu doğrultuda kaza sürecine dair bazı detaylar ve göstergeler önemli görülmektedir. Kaza kırıma uğrayan enkaz kalıntılarının coğrafi lokasyonuna (Verzigan yakınları) göre kaza yaklaşık 2000-2.500 metre yükseklikte gerçekleşmiştir. Yine kaza sonrası arama kurtarma sürecinde medyaya yansıyan görüntülere göre bölgenin oldukça yoğun sis bulutuyla çevrili olduğu görülmüştür. Ayrıca kaza kırıma uğrayan helikopter enkazı bir dağın yamacında bulunmuştur. Enkaz bulguları helikopterin ön kısmının; kokpitinin parçalandığı ve yandığını göstermiştir. Ayrıca kaza kırım sonucu ölen yetkililerin yandığı da görülmüştür. Bununla beraber diğer bir önemli bilgi ise tercih edilen helikopterin (Bell-212/Yaklaşık 30 yıl) oldukça eski ve navigasyon/radar sistemlerinin de buna bağlı olarak kısıtlı kabiliyetlere sahip olmasıdır. Bu önemli detaylar, rota ve helikopter tercihi, pilotaj hataları olmak üzere olayın zincirleme ihmaller kaynaklı gerçekleştiği çıkarımını güçlendirmektedir. Bu noktada navigasyon kabiliyetlerinin sınırlı olması yoğun sis ortamında pilotaj hatalarına da olanak sağlamış olabilir. Bu ihtimaller dahilinde yoğun bir sis ortamında pilotun karşılaştığı görüş mesafesi kısıtlarıyla birlikte helikopterin dağın yamacına çarptığı senaryosu üzerine durulabilir.
Buna karşın tüm bu süreç doğal bir kaza görünümü sunsa da bu şartlar makul inkâr edilebilirliğe de olanak sağlamaktadır. Makul inkâr edilebilirlik şartlarına İran içindeki önceki muhtelif sabotaj ve suikastlarda başvurulduğu da dikkate değerdir. Bu kapsamda suikast-sabotaj senaryoları dahilinde helikopter tercihi, pilotaj hataları, helikopter kaynaklı olası teknik sorunlar üzerine odaklanılabilir. Ancak olayın doğrudan kaza ya da doğrudan suikast-sabotaj olduğunu değerlendirmek mevcut durum ve veriler itibariyle oldukça zordur.
Suikast-sabotaj senaryosu dahilinde aktörleri iç aktörler ve dış aktörler şeklinde sınıflandırmak mümkündür. Bu kapsamda dış aktörlerden; uzun süredir mücadele içinde olunan İsrail ön plana çıkmaktadır. Ancak İsrail'in Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri bakanını hedef almakla nasıl bir kazanım elde edeceği sorusunun makul bir cevabı bulunmamaktadır. Zira İran'ın güvenlik ve dış politikası Devrim Rehberi ve Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) etkisinde şekillenmektedir. İsrail'in güvenlik stratejilerine göre en önemli tehditler başta İran'ın nükleer programı, balistik füze programı (askeri havacılık ve uzay programı) ve bölgesel faaliyetlerdir. Bu durum dikkate alındığında Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan'ın hedef alınması İsrail'in söz konusu güvenlik endişelerini gideremeyecek niteliktedir. Zira İsrail'e göre bu tehditler Devrim Rehberi ve DMO dahilinde sürdürülmeye devam etmektedir.
Öte yandan olası iç aktörlerin dahil olduğu suikast-sabotaj senaryolarında iç siyaset ve güç rekabeti motivasyonları önem kazanmaktadır. Nitekim bu senaryoda yeni devrim rehberinin kim olacağı, Hamanei sonrası güç paylaşımı tartışması öne çıkmaktadır. Bununla beraber helikopter kazası öncesinde ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğünün mart ayında yayınladığı tehdit değerlendirme raporunda (1) Devrim Rehberi Hamanei sonrası güç rekabeti kaynaklı oluşacak kırılganlık ve iç sorunlar vurgusu da iç aktörlerin dahil olduğu senaryolar çerçevesinde okunabilir.
Akıncı İHA Helikopter Enkazını Nasıl Tespit Etti?
Kazayla ilgili bir diğer kritik konu ise Akıncı İHA'nın süreçteki rolüdür. İran'ın destek ve yardım talebi üzerine Akıncı İHA, üzerindeki yüksek çözünürlüklü gece görüş-termal görüntüleme kabiliyetleriyle enkazı tespit etmiş ve İranlı yetkililerle koordinatları paylaşmıştır. Bu kapsamda Anadolu Ajansı'nın canlı yayın görüntülerine göre Akıncı İHA'nın 2 km ve 8 km irtifalar arasında manevralar yaparak hava muhalefetine rağmen helikopter enkazını tespit ettiği görülmüştür. Akıncı İHA'nın tecrübeli operatörler marifetiyle alçak irtifalara inerek sis bulutlarını aralaması üzerindeki gelişmiş elektro-optik görüntüleyicilerin fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde kullanımına imkân vermiştir. Bu durum nihayetinde SAR kabiliyeti olmadan da enkaz tespitini kolaylaştırmıştır.
Süreç dahilinde Akıncı İHA, dağların dağınık şekilde bulunduğu vadiler arasında hava muhalefetine rağmen sorun yaşamadan görevini başarıyla tamamlamıştır. Akıncı'nın yüksek teknolojik kabiliyetleri tespit sürecinde belirleyici olsa da Akıncı İHA operatörlerinin tecrübesi de bu başarıda önemli bir etkendir. Akıncı İHA'nın gelişmiş radar sistemleri kuvvetle muhtemel zorlayıcı hava şartlarının ve dağınık engellerin bulunduğu bir ortamda Akıncı'nın görece güvenli manevralar yapabilmesini kolaylaştırmıştır. Nitekim TÜRKSAT uydu haberleşmesinin kullanılması da uzun menzillerde sınır ötesi operasyon yapılmasına imkân sağlamıştır.
İran İHA'ları Helikopter Enkazını Neden Tespit Edemedi?
İran Genelkurmay Başkanlığı, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin öldüğü helikopter enkazını İran İHA'larının bulduğunu iddia etmiştir. Yine bu süreçte Hint Okyanusu'nun kuzeyinden gönderilen Şahit-129 İHA'nın görev aldığı belirtilmiştir. Ayrıca Akıncı İHA'da SAR sistemi ve bulut altı görüntüleme kabiliyetlerinin bulunmadığı, bu yüzden Akıncı'nın enkazı tespit edemediği argümanları ileri sürülmüştür.
Ancak İran'ın S/İHA programı incelediğinde gece vaktinde, zorlu hava şartlarında ve farklı yükseltili engellerin olduğu bir ortamda görüntüleme ve tespit kabiliyetlerinin olmadığını söylemek mümkündür. Zira İran'ın S/İHA programı 1980'li yıllardan bu yana keşif, gözetleme ve istihbarat (ISR) teknolojilerini önceleyen bir görünüm sunmamaktadır. İran'ın S/İHA programında daha çok asimetrik şartlar dahilinde taarruz maksatları öncelenmektedir. Bu kapsamda söz konusu sebepten ötürü düşük maliyetli dolanan mühimmat ve kamikaze İHA modellerinde görece daha güçlü bir eğilim bulunmaktadır. Bununla beraber keşif, gözetleme ve istihbarat (ISR) kabiliyetlerinin gelişmesinde kullanılan yüksek çözünürlüklü elektro-optik sistemlerin tedariki de uzun süren ambargolardan ötürü İran'ın karşılaştığı sorun alanlarından birisidir.
İran Genelkurmay Başkanlığı kendi İHA'larının enkaz bölgesine uzaklığı gerekçesiyle Türkiye'den yardım ve destek talebinde bulunulduğu argümanını ileri sürmüştür. Bu argüman beraberinde İran'ın S/İHA programındaki bir diğer önemli zafiyet alanını ortaya çıkarmaktadır. Nitekim İran'ın S/İHA programında uydu haberleşmesi (SATCOM) ve haberleşme menzili konusu önemli sınırları oluşturmaktadır. Zira İran'ın uzun menzillerde (kamikaze İHA ve dolanan mühimmat harici) S/İHA operasyonlarının bu zafiyetlerden ötürü oldukça sınırlı olduğu bilinmektedir.
(1) https://iramcenter.org/abd-istihbarat-degerlendirme-raporuna-gore-iran-2472