Geçtiğimiz günlerde CHP'nin iç dinamikleri açısından belirleyici olacak iki gelişme yaşandı. Bunlardan birincisi Muharrem İnce'nin 2023'te gerçekleştirilmesi planlanan cumhurbaşkanı seçiminde aday olacağını duyurmasıyla başlayan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı tartışmasıydı. İkincisi ise İYİ Parti'nin CHP'nin HDP ile olan etkileşiminden rahatsızlık duyduğu ve bu hususta ısrarlı olunduğu takdirde Millet İttifakı'nın sona erebileceğini duyuran açıklamasıydı.
Her iki meselenin de partinin iç dinamikleri açısından önümüzdeki süreçte önemli sonuçlar üreteceği muhakkak. Her ne kadar cumhurbaşkanlığı seçimine kadar yaklaşık dört yıllık bir süre olsa da CHP'nin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı üzerine bir tartışma halihazırda devam ediyor. Bu bağlamda parti çevrelerinde ön plana çıkan aday Ekrem İmamoğlu oldu. İmamoğlu kendisine bu konuda yöneltilen sorulara karşılık beş yıl boyunca belediye başkanlığı görevini icra etmeye odaklandığını belirtse de iki olgu İmamoğlu'nun bu açıklamasıyla çelişiyor. Bunlardan birincisi, İmamoğlu'nun belediye başkanlığından ziyade genele uygun tarzda siyaset yapması. İmamoğlu'nun Türkiye'nin pek çok bölgesinde farklı etkinliklere katılması ve siyasiler ve kanaat önderleriyle görüşmeler gerçekleştirmesi bunun en somut örneği. İkinci olgu Muharrem İnce'nin cumhurbaşkanı adaylığını açıkladıktan sonra İmamoğlu'nun seçim kampanyasını yürüten Necati Özkan'ın yaptığı "Artık mekanın yeni sahibi var" açıklaması. Dolayısıyla yerel seçimler öncesinde kendisine gelecek planları sorulduğunda siyasette her şeyin mümkün olduğunu belirten İmamoğlu'nun sonraki beyanlarının aksine hala eski anlayışı çerçevesinde hareket ettiği görülüyor.
Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmasının bir diğer ekseninde ise Muharrem İnce ve Abdullah Gül bulunuyor. Muharrem İnce geçtiğimiz haftalarda İmamoğlu'nun İstanbul'daki başarısının kendisinin cumhurbaşkanı adaylığı sürecinin bir sonucu olduğunu ve cumhurbaşkanı adaylığından vazgeçmeyeceğini söylemişti. Ayrıca her ne kadar geri planda tartışılsa da Abdullah Gül ismi hala CHP'nin potansiyel cumhurbaşkanı adayı olarak zikrediliyor. Siyasette Babacan ile beraber hareket eden Gül'ün bu sebeple yeni kurulacak partinin başına geçmeyeceği ve Millet İttifakı için bir "çatı aday" olacağı ifade edilmişti. Her ne kadar Kılıçdaroğlu hiç kimseyle adaylık konusunda anlaşmadıklarını ve bu hususta hiçbir görüşme gerçekleştirmediklerini söylese de partinin 2023'e yönelik yol haritasının şekillenmeye başladığı açıkça konuşuluyor.
CHP'nin iç dinamikleri açısından etkili olabilecek ikinci gelişme ise İYİ Parti'nin CHP ile seçimlerde kurduğu ittifakı CHP-HDP etkileşimi devam ettiği takdirde sona erdireceğini duyurmasıydı. Aslında bir seçim öncesi ittifak olan Millet İttifakı pratikte halihazırda devam etmese de CHP ile İYİ Parti arasında çeşitli aralıklarla görüşmeler gerçekleştiriliyordu. Yine de iki partinin gündemdeki meselelere farklı yaklaşımlar sergilemesi iki parti arasında bir anlayış farkı olduğunu ortaya koymuştu. İYİ Parti'nin CHP-HDP etkileşiminden duyduğu rahatsızlığı açıkça dile getirmesiyle sonuçlanan bu anlayış farkını Millet İttifakı'nın sona ermesi olarak okumak yanlış olsa da her iki parti arasındaki bu anlayış farkının daha büyük bir soruna yol açacağı öngörülebilir. CHP'nin bu bağlamda önünde iki seçenek bulunuyor; ya İYİ Parti ile olan ittifakı sürdürmek için HDP ile etkileşimini azaltacak ve HDP tıpkı 24 Haziran ve 31 Mart'ta olduğu gibi Millet İttifakı'nın "örtük" ortağı olarak kalacak ya da İYİ Parti'yi kaybetmek uğruna HDP ile resmi bir ittifak yapacak. CHP'nin bu konudaki tercihi önümüzdeki günlerde netleşecektir.