Tüm dünyayı etkisi altına alan ve uluslararası siyasi, ekonomik hatta askeri gündemde bir teneffüs arasına yol açan küresel salgın sonrasında dünyanın nasıl bir yer olacağına ve devletler arası ilişkilerin salgından nasıl etkileneceğine dair dünya çapında yorumlar ve tahminler yapılıyor. Genel olarak salgınla mücadelede başarılı olan ve ekonomik alt yapısı güçlü ülkelerin salgın sonrası düzende etkili olurken bu açılardan zaaf yaşayan ülkelerin daha derin meydan okumalarla karşılaşacağı ortak bir görüş olarak kabul görüyor.
İran küresel salgına Çin'den sonra yakalanan ilk ülkelerden birisi olarak ilk aşamada önemli yalpamalar yaşasa da bugün itibarıyla salgını bir ölçüde kontrol altına almış görünüyor. Ancak diğer ülkelerden farklı olarak İran'ın düşünmesi gereken ve en az salgın kadar tahrip edici etkisi bulunan diğer bir faktör ABD yaptırımları. Salgından önceki iki yıl içinde yüzde 15 oranında küçülen ülke ekonomisinin 2020 yılında artık daha fazla küçülmeyeceği öngörülürken salgınla birlikte güncellenen tahminlere göre bu yıl da ülke ekonomisinde yüzde 6'lık bir küçülme bekleniyor. Öte yandan çok sınırlı ve çoğunluklu olarak kaçak yollardan ihraç edebildiği petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün de yakın gelecekte ekonomiyi iyice içinden çıkılmaz bir duruma getireceğini söylemek mümkün.
ABD yaptırımlarının nedeni olarak açıklanan İran'ın davranışlarının değişmesi hedefi şu an itibarıyla tamamen gerçekleşmemiş olsa da bu konuda birtakım değişikliklerin yaşandığı gözlerden kaçmıyor. Bunların başlıcası Tahran'ın ve vekillerinin başlangıçta çok sert karşı çıktıkları Mustafa Kazımi'nin Irak Başbakanlığına yeşil ışık yakmaları ve İran'ın Irak'la olan enerji ve ticaret ilişkilerini sürdürebilmek amacıyla siyasi açıdan hiç hazzetmediği bir Başbakanı kabul etmek zorunda kalmasıdır. Kazımi'nin İran tesirli gruplar konusunda dengeli davranmak mecburiyeti içinde olması bu ismin İyad Allavi'den sonra İran'a en mesafeli Irak Başbakanı olacağı gerçeğini değiştirmiyor. Dolayısıyla Süleymani suikastı öncesinde düşünülemeyecek bu gelişmenin gerçekleşmesinde hava saldırısı kadar İran'ın iyice daralan ekonomik faaliyetlerini koruma isteği de yer alıyor. Benzer şekilde Irak'ın da ekonomik zorluklarla karşı karşıya bulunması ülke yönetiminin ABD ve uluslararası kurumların yardımlarına çok daha bağımlı hale gelmesine neden olacak ve bu durum Bağdat üzerindeki İran etkisinin azalmasında etkili olacaktır.
Adı geçen etkenlerin birleşmesiyle katmerleşen finansal sorunların etkilediği tek alan Irak değil kuşkusuz. Suriye sahasında da son olarak Rami Mahluf olayında görüldüğü üzere artık gizlenemez duruma gelen rejim içi ihtilaflarda temel anlaşmazlık noktasını ekonomik sorunlar oluşturuyor. İç savaşın başından beri görülmeyen şekilde Suriye para biriminin değer kaybetmesi, Rusya ve İran'ın eski yardımları sürdüremedikleri gibi kamuoyu önünde artık harcadıkları masrafları talep eden cüretkâr ve tahkiramiz çıkışları, Rus basınındaki sert eleştiriler üzerine Esed'in asli müttefik olarak Rusya'yı değil, İran ve Hizbullah'ı işaret etmesi taşıma suyla değirmenin dönmeyeceğini ve Suriye'deki zoraki ittifakta yolun sonuna gelindiğini gösteriyor. Bu durum Tahran'ın ve partnerlerinin nicelik ve nitelik olarak artış gösteren İsrail saldırıları karşısında neden edilgen kalındığını da açıklıyor zira İsrail ile kapsamlı bir çatışma durumunda Rusya ile zaten zayıflamış bağlar tamamen kopabilir. İran vekil güçler üzerinden olsa bile İsrail'le girişeceği kapsamlı bir çatışmanın son yıllarda bölgede elde ettiği tüm kazanımları yok edebileceğinin farkında ve elindeki araçlarla Trump'ın da sınırsız desteğine sahip olan İsrail'i durduramayacağını biliyor.
Son olarak İran'ın yakın gelecekte bölgede nasıl bir rol oynayacağı hususu büyük ölçüde İran-ABD ilişkilerine bağlı gelişecektir. Venezuela'ya gönderilen yakıt tankerlerinin, İran'ın kapsamını artırdığı nükleer faaliyetlerinin ya da Körfez'deki hasım donanmalardaki bir insan hatasının yol açabileceği muhtemel bir çatışma İran'ı başka bir mecraya iterken korona salgını nedeniyle popülerliği ciddi şekilde azalan Trump'ın Kasım ayındaki seçimleri kaybetmesi ve yerine Demokrat Joe Biden'in seçilmesi İran'ın sorunları tamamen sona ermese de farklı gelişmelere yol açabilir.