Küresel otomotiv endüstrisi, elektrikli araçların (EA) giderek yaygınlaşmasıyla büyük bir dönüşüm geçiriyor. Bu dönüşüm otomobil üretimini, uluslararası ticaret dinamiklerini ve çevre politikalarını yeniden şekillendirmekte. EA'lar, 2050 yılı için belirlenen iddialı sıfır emisyon hedeflerine ulaşmada merkezi bir rol oynamakta ve dünya genelinde hızlı bir endüstri büyümesine öncülük etmekte.
Çeşitli politikalar ve teşviklerle desteklenen küresel elektrikli araç satışları 2023 yılında büyük bir artış gösterdi. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), elektrikli otomobil satışlarının neredeyse 14 milyona ulaştığını ve 2022 yılına göre yüzde 35'lik bir artış gösterdiğini bildirdi. Bu dikkat çekici büyüme ile küresel elektrikli araç filosu 2023 yılında 40 milyon araca ulaştı. Göstergelere göre 2024 yılında elektrikli otomobil satışlarının yaklaşık 17 milyona ulaşabileceği ve dünya genelinde satılan her beş araçtan birinin elektrikli olacağı öngörülüyor. Taşıt sektöründe öncü olan ülkelerin karbonsuzlaştırma politikalarıyla desteklenen pazar, sadece büyümekle kalmıyor, aynı zamanda hızına hız katarak genişliyor.
Bu alandaki en dikkate değer gelişmelerden biri, Çinli şirketlerin küresel elektrikli araç pazarındaki varlıklarını hızla genişletmeleri. Söz konusu şirketler arasında BYD (Build Your Dreams), önemli bir oyuncu olarak öne çıkıyor. BYD, yakın zamanda Türkiye'de yeni bir fabrika kurma planını açıkladı ki bu karar şirketin uluslararası genişleme stratejisinde önemli bir dönüm noktasını işaret etmekte. Bu hamle, Türkiye için önemli fırsatlar sunarken BYD'ye küresel hedeflerine yaklaştıracak çift yönlü bir yaklaşımı gösteriyor.
Elektrikli Araçların Önemi ve Çinli Şirketlerin Yükselişi
Elektrikli araçlar, iklim değişikliğiyle mücadele ve sera gazı emisyonlarını azaltma konusundaki küresel çabaların kritik bir bileşeni haline geldi. Günümüzde birçok hükümet, elektrikli araçların benimsenmesini teşvik etmek için sübvansiyonlar, vergi avantajları ve sıkı emisyon düzenlemeleri içeren özel politikalar uygulamakta. Bunun sonucu olarak kullanıcılar elektrikli araçlara dönük taleplerini hızla artırmakta. Artan bu talep karşısında otomotiv endüstrisi ise üretimi ve sektörel inovasyonu hızlandırıyor.
Çinli şirketler, günümüz elektrikli araç devriminin ön saflarında yer alıyor. Elektrikli araçlar için Çin yalnızca en büyük pazar değil, aynı zamanda en büyük üretici konumunda. BYD, Chery Automobile, SAIC Grubu'nun "MG" ve NIO gibi şirketler ileri teknoloji, rekabetçi fiyatlar, gelişmiş özellikler ve güçlü performanslar sunarak EA'ların gelişiminde önemli adımlar attı. Bu şirketler, artık iç pazarlarının ötesine bakarak küresel bir varlık oluşturmayı hedefliyor ve Avrupa'yı ana hedef pazar olarak belirlediler.
Özellikle BYD, elektrikli araç üretimindeki kapsamlı yaklaşımıyla tanınıyor. Şirket, sadece elektrikli otomobiller değil bataryalar ve diğer kritik bileşenleri de üreterek tüm tedarik zincirini kontrol etme ve üretim maliyetlerini düşürme imkana sahip. Söz konusu dikey entegrasyon, BYD'ye Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere uluslararası pazarlarda etkili bir şekilde rekabet etme olanağı tanıyor. Bu kapsamda BYD 2023'ün son çeyreğinde Tesla'yı geçerek dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi haline geldi.
BYD'nin Türkiye'ye Gelişi
BYD, 8 Temmuz'da Türkiye'de yeni bir fabrika kurmak için 1 milyar dolarlık yatırım planlarını açıkladı. Bahsi geçen yeni fabrikanın hem elektrikli hem de plug-in hibrit araçlar üretmesi hedeflenmekte ve 2026 yılının sonuna kadar üretime başlaması planlanmakta. Öte yandan BYD'nin Türkiye'de üretim üssü kurma kararı, birçok stratejik nedene dayandırılabilir.
Öncelikle Türkiye'nin Avrupa Birliği ile olan gümrük birliği, AB ülkelerine gümrüksüz ihracat yapma imkanı sunuyor. Bu durum, Avrupa Komisyonu'nun Çin'de üretilen elektrikli araçlara ek vergiler getirmesi nedeniyle özellikle avantajlı. Çünkü bu gibi ek vergiler, maliyetleri yüzde 37,6'ya kadar artırabilmekte. BYD, araçlarını Türkiye'de üreterek bu vergilerden kaçınabilecek ve Avrupa pazarına rekabetçi fiyatlarla elektrikli araçlar sunabilecektir.
Aynı şekilde Türkiye'nin Çin'de üretilen otomobillere dönük özel vergiler uyguladığını belirtmek önemli. Özellikle Mart 2023'te Türkiye, Çin'den ithal edilen elektrikli araçlara mevcut yüzde 10'luk vergiye ek olarak yüzde 40'lık bir ithalat vergisi daha getirmişti. Bu yıl Haziran ayında, Türkiye bu uygulamayı tüm Çin ithal otomobillerini ve otomobil parçalarını kapsayacak şekilde genişleyeceğini duyurmuştu. Türkiye Ticaret Bakanlığı, bu hamlenin Türkiye içinde yatırım ve üretimi teşvik etmeyi amaçladığını belirtmişti. Bu bağlamda BYD'nin Türkiye'de üretime başlaması araçlarının bu vergilerden muaf olacağı anlamına geliyor. Dolayısıyla bu durum firmaya önemli bir rekabet avantajı sağlayarak yatırımın stratejik önemini pekiştirmekte.
İkinci olarak Türkiye'nin coğrafi konumu, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika'ya ihracat için ideal bir merkeze karşılık gelmekte. Limanlar, demiryolları ve otoyollar dahil olmak üzere ülkenin iyi gelişmiş altyapısı araçların üretiminde ve pazarlara ulaştırılmasında lojistik bir kolaylık ve verimlilik sağlayacaktır.
Ayrıca BYD'nin Türkiye'ye yaptığı yatırımın önemli ekonomik etkileri olması bekleniyor. Yeni fabrika, en az 5000 yeni istihdam sağlayacak, yerel endüstrileri canlandıracak ve Türkiye'nin ekonomik büyümesine katkıda bulunacaktır. Bu yatırım, Türkiye'yi küresel elektrikli araç tedarik zincirinde kilit bir oyuncu konumuna getirerek, diğer otomotiv ve teknoloji şirketlerinden daha fazla yatırım çekmesini sağlayacaktır.
BYD'nin Yerli Elektrikli Araç Üretimine Muhtemel Etkileri
Elektrikli araçlar ve Türk piyasası hakkında konuşurken, Türkiye'nin en önemli atılımlarından biri olan yerli elektrikli aracı TOGG'un üretimini de göz önünde bulundurmak gerekli. BYD'nin Türkiye'ye gelişi, TOGG üzerinde çok yönlü bir etki yaratacaktır. BYD'nin Türkiye'de yeni bir fabrika kurması, yerel elektrikli araç piyasasında hem rekabet baskıları hem de büyüme fırsatları sunarak TOGG'u çeşitli şekillerde etkileyecektir.
Öncelikle BYD'nin Türkiye'deki varlığı, yerli elektrikli araç pazarında rekabeti kaçınılmaz olarak artıracaktır. BYD'nin köklü markası ve rekabeti güç fiyatlandırması ile birlikte, TOGG pazar payını koruma konusunda zorluklarla karşılaşabilir. Ancak artan rekabet, TOGG'u daha hızlı yenilik yapmaya ve ürün yelpazesini geliştirmeye teşvik edebilir. Bu gelişmeler sonucu TOGG'un araç kalitesini iyileştirme ve standart paketlerine ileri özellikler ekleme gereksinimini hissetmesi beklenebilir ki bu gibi bir yaklaşım, tüketicilere daha iyi ürünler sunma avantajı sağlayabilir.
Bu bağlamda TOGG şirket yönetimi dışında politikacılara da büyük bir sorumluluk düşmekte. Geçmişte bazı alanlardaki yerli sanayi ve üretimini istenilen şekilde olgunlaştıramayan Türkiye'nin geçmişteki gibi tekrar yabancı yatırımcı veya üreticilerin avantajlı fiyatları karşısında kırılganlaşmaması gerekmekte. Milli üretimlerin teşvik edildiği ve yerli üreticiyi korumak için ithal edilen ürünlere özel vergilendirmeler yapılan günümüzde yerlilik ve millilik değerleri ışığında yabancı yatırımcılar ve yerli firmalar arasındaki denge ve rekabet yakından izlenmelidir.
İkinci olarak BYD'nin fabrikası, elektrikli araç bileşenleri için yerel tedarik zincirini önemli ölçüde güçlendirebilir. Bu iyileştirme TOGG'a parça ve malzemelere daha kolay erişim, maliyet azaltma ve üretim verimliliği imkanı sağlayabilir. Ayrıca özellikle batarya teknolojisi, araştırma-geliştirme ve üretim süreçleri gibi alanlarda BYD ve TOGG arasında işbirliği fırsatları oluşabilir. Bu tür işbirlikleri, TOGG'un yeteneklerini ve ürün kalitesini artırarak, Türkiye'de daha güçlü bir elektrikli araç endüstrisinin gelişmesine katkıda bulunabilir.
Ayrıca BYD'nin gelişmiş teknolojisi ve elektrikli araç üretimindeki uzmanlığının Türkiye'ye girişi yerel işgücüne ve sanayiye bilgi transferini teşvik edebilir. Bu bilgi transferi, Türkiye'deki genel teknolojik standardı yükselterek TOGG'un üretim kalitesini ve yenilikçiliğini artırabilir. Bunun yanı sıra BYD gibi büyük bir oyuncunun piyasadaki varlığı, TOGG'a performans, kalite ve verimlilik açısından bir kıyas imkanı verecektir. Bu kıyaslama, TOGG'u en iyi uygulamaları benimsemeye ve standartlarını yükseltmeye zorlayarak, hızla gelişen bir endüstride küresel anlamda rekabetçi kalmasını sağlayacaktır.
Sonuç olarak BYD'nin Türkiye'de bir fabrika kurma kararı, Çinli elektrikli araç üreticilerinin küresel genişlemesinde önemli bir dönüm noktasına karşılık gelmekte. Bu karar, iklim değişikliğiyle mücadelede elektrikli araçların rolünü artıracak bir atılım ve şirketlerin uluslararası ticaret dinamiklerinde yaptığı stratejik hamlelerden biri olarak okunabilir. Türkiye için düşünüldüğünde ise bu yatırım, ülkeyi küresel elektrikli araç pazarında kilit bir oyuncu konumuna getirebilecek önemli ekonomik fırsatlara kapı aralayabilir.
Ancak potansiyel faydaların tam olarak gerçekleşmesi için ekonomik politikalar, çevresel etkiler, teknolojik gelişmeler ve vasıflı işgücü eğitimi konularına dikkatle odaklanılması gerekmekte. Bu faktörlerin ele alınmasıyla Türkiye, elektrikli araç üretimi için sürdürülebilir bir ortam yaratabilir, ekonomik büyümesine değer katabilir ve iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunabilir.
Dünya sürdürülebilir ulaşım araçlarına yönelirken BYD ve Türkiye arasındaki işbirliği devletler ve firmalar arasındaki stratejik yatırımların-ortaklıkların otomotiv endüstrisinin geleceğini nasıl şekillendirebileceğini gösteren bir modele örnek olabilir. Elektrikli araçların yükselişi sadece bir trend değil, aynı zamanda günümüzde gerek duyulan bir evrimdir. Bu değişimi benimseyen ülkeler ve şirketler daha yeşil ve daha müreffeh bir geleceğin oluşturulmasına öncülük edecektir.