İYİ Parti, 2024 mahalli idareler seçimlerine, henüz 10 ay önce gerçekleştirilmiş olan milletvekili ve cumhurbaşkanı genel seçim sonuçlarının gölgesi altında girdi. Zira 2023'te yaşanan Altılı Masa krizleri ve bu krizlerin yönetimi, İYİ Parti'yi 2024'te yeni kararlar almaya zorladı. Nihayetinde İYİ Parti "hür ve müstakil" siyaset kararı alarak 2024 seçimlerine bir ittifak içinde olmaksızın tek başına girdi. Ancak seçimler neticesinde Türkiye genelinde yüzde 3,77 oy aldı. 2024 seçimlerindeki başarısızlık, partideki mevcut tartışmaların devam etmesine neden olurken, yeni sorunları da beraberinde getirdi. Bunların neticesinde Genel Başkan Meral Akşener, yeniden aday olmayacağını belirterek olağanüstü kurultaya gidileceğini açıkladı.
27 Nisan'da gerçekleştirilen 5. Olağanüstü Kurultay'da Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, Grup Başkanı Koray Aydın, Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın ve Kurucular Kurulu Üyesi Günay Kodaz genel başkan adayı olarak yarıştı. Kurultayda hiçbir aday gerekli çoğunluğu kazanamadığı için üç tur oylama yapıldı. İlk turda Aydın 472, Dervişoğlu 370, Akalın 327 ve Kodaz 2 oy aldı. İkinci turda Akalın adaylıktan çekilirken Aydın'ın oy sayısı 565, Dervişoğlu'nun oy sayısı 570'e yükseldi. Son turda ise 548'e karşı 611 oyla Dervişoğlu yeni genel başkan seçildi.
Olağanüstü Kurultayı Getiren Süreç
İYİ Parti'deki genel başkan değişikliği her ne kadar 2024 seçimlerinin sonucu olarak görülse de partiyi bu noktaya getiren süreç daha eskiye dayanmaktadır. Dolayısıyla İYİ Parti'de yaşanan değişikliği süreç odaklı analiz etmek daha sağlıklı olacaktır. Zira İYİ Parti'nin 2024 seçimlerindeki mağlubiyeti, aslında kuruluşundan itibaren süregelen sorunların bir çıktısı niteliğindeydi.
Nitekim partinin kuruluşundan itibaren yaşadığı kimlik bunalımları halen devam ediyor. Bu süreçte parti kimi zaman merkez sağ, kimi zaman da milliyetçilik iddiasını taşımaya çalıştı. Ancak gerek kadrolar gerekse partinin söylem ve politikaları sebebiyle bu iddiaların hiçbirinde başarılı olunamadı. Bu durum hem partililer hem de seçmenler nezdinde kurumsal aidiyetin güçlenmesini engelledi. Öte yandan partinin kuruluşundan itibaren Millet İttifak'ı içinde yer alması; İYİ Parti'nin özgün bir söylem ve politika üretmesini engelledi. İYİ Parti'nin söylemlerindeki ana odak ittifak ve CHP oldu. CHP ile eşgüdümlü söylemler ise Erdoğan karşıtlığı ve bir dönem gündemi meşgul eden "güçlendirilmiş parlamenter sistem" tartışmasının ötesine geçemedi.
Siyasi kazanımlarını ittifak sayesinde elde eden partili elitler ve yerel aktörler de ittifakın yürümesini bir noktada mecburiyet olarak gördü. İttifaka yapılan her itiraz, en başta parti içinde ayrışmalara sebep oldu. Öyle ki 2023 seçimlerinde Altılı Masa'yı terk eden Akşener, gün sonunda yeniden masaya ve ittifaka döndü. Ancak 2023 seçimleri kırılma noktasıydı. Akşener, seçim sonrası yaptığı açıklamada 2024 seçimlerine "hür ve müstakil" bir şekilde gireceklerini açıkladı. Fakat bu kararı da yoğun tartışmaları ve istifaları beraberinde getirdi.
Kimlik bunalımı ve ittifak ilişkileri; partideki liderlik krizleri ile daha da perçinlendi. Nitekim Akşener'in liderliği en başından itibaren kazanılmış veya karizmatik değil, üzerinde uzlaşılmış bir liderlikti. Zira İYİ Parti, aslında MHP'de parti içi muhalefeti oluşturan ve genel başkanlık için birbiriyle yarışan isimlerden oluşuyordu. MHP'de başarılı olamayan bu isimler, bir araya gelerek İYİ Parti'yi kurdu ve mevcut popülaritesi nispeten daha yüksek olan Akşener'in genel başkan olması konusunda uzlaştı. Bu sebeple İYİ Parti, aslında uzun süredir bir liderlik sorununun da içinde yer almaktaydı. Akşener'in isabetli karar alma yetisi ve aldığı kararları kabul ettirebilme becerisi de mevcut tüm sorunların birbirini tetiklemesi neticesinde iyice zayıfladı.
Dervişoğlu Ne Kadar Yeni?
Hür ve müstakil siyaset kararının maliyeti İYİ Parti açısından büyük oldu. Uzun süreli ittifak ilişkileri, hali hazırda kurumsal aidiyetle ilgili sorunlar yaşayan seçmenlerin bilhassa CHP'ye geçişini oldukça kolaylaştırdı. Partiler arasında bir ittifak olmasa dahi "tabanda ittifak" sağlanabildi. Her ne kadar İYİ Parti'yi bugüne getiren sorunlar birden fazla olsa da lider sorunu en somut ve daha hızlı bir şekilde çözülebilecek sorunların başında geliyordu. Nitekim yerel seçimler, partide genel başkan değişimini beraberinde getirdi. Ancak bu değişimin partinin sorunlarını çözeceğini söylemek pek mümkün görünmüyor.
Her şeyden önce olağanüstü kurultayda Koray Aydın'ın ilk turu Dervişoğlu'nun önünde tamamlaması, ikinci turda iki aday arasında yalnızca 5 fark olması ve Dervişoğlu'nun üçüncü turda 63 oy farkla seçimleri kazanması liderlik sorununun iki şekilde devam edeceğini gösteriyor: İlk olarak Dervişoğlu'nun hakimiyeti tam olarak eline alamadığı; ikinci olarak Aydın nezdinde parti içi ayrışma ve muhalefetin eskiye kıyasla daha güçlü olacağı söylenebilir. Zira Aydın, teşkilatlanma sürecinde en etkin isimdi ve gücünü büyük oranda da buradan alıyordu. Dolayısıyla her ne kadar ilk defa bir genel başkan değişimi yaşanıyor olsa da İYİ Parti'deki liderlik sorununun genel başkan değişimi ile çözülemeyeceği oldukça açık.
Öte yandan Dervişoğlu'nun adaylık sürecinde Akşener'in desteğini alması, yeni dönemin Akşener'in politikalarından çok da farklılaşmayacağı eleştirilerini beraberinde getiriyor. Bunun yanında Akşener'in başkanlık divanında yer alan dört kişi yeni belirlenen divanında da yerini korudu. Ayrıca Akşener döneminde 24 Haziran 2023'e kadar genel sekreterlik görevini yürüten Uğur Poyraz da yeniden bu göreve getirildi. Son olarak Akşener'in aday olmayacağını açıklamasının ardından partiden istifa eden Ümit Özlale de Ekonomi ve Kalkınma Politikaları Başkanı olarak divanda yer aldı.
Bununla birlikte ittifak ilişkileri kurumsal olarak sonlandırılmış olsa da partinin özgün siyaset ve söylem üretme sorunu hala temel meselelerin başında geliyor. Özellikle Dervişoğlu'nun kurultayda yaptığı konuşmada en çok ön plana çıkan sözleri "Sizlere yalvarıyorum. Allah rızası için diyorum. Türkiye'nin meydanlarında Tayyip Erdoğan'la hesaplaşmak istiyorum. Bana o gücü verin. Bana o desteği verin. Benden esirgemeyin" oldu. Dervişoğlu'nun bu ifadeleri İYİ Parti'nin bugüne kadar yürüttüğü ve söylemlerinin ana odağı haline getirdiği "Erdoğan karşıtlığının" temel motif olmaya devam edeceğini gösteriyor. Bunun yanında son dönemlerde yürütülen üçüncü yol stratejisinin bir sonucu olarak partide muhalefete yönelik eleştiriler de yükselebilir. Ancak bunun da hali hazırda birçok partinin benimsediği strateji olduğu düşünüldüğünde İYİ Parti'nin bir süre daha özgün söylemlerden mahrum kalacağı öngörülebilir.
Tüm bunların yanında Dervişoğlu, gençlik yıllarından itibaren Ülkücü Gençlik Derneği, Ülkü Ocakları, Milliyetçi Çalışma Partisi ve MHP'de aldığı çeşitli görevler sebebiyle İYİ Parti'de milliyetçi kimliği ön plana çıkan isimlerden biriydi. Keza diğer güçlü isim Koray Aydın da benzer bir ülkücü geçmişe sahip. Dolayısıyla "merkez sağdaki boşluğu doldurma" iddiasıyla kurulan İYİ Parti'nin Dervişoğlu döneminde de kimlik bunalımından çıkamayacağı, en azından kısa vadede rahatlıkla söylenebilir. Zira Dervişoğlu'nun kurultayda söylediği "Soruyorlar ya, siyasetin merkezi misiniz, sağı mısınız, solu musunuz? İşte buradan söylüyorum; Türkiye'nin kalbinde ve merkezinde, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ve yine onun kurduğu Türk milliyetçiliği vardır. Elbette ki İYİ Parti, Türk siyasetinin merkezinde olacaktır." sözlerinden de bu anlaşılıyor.