Uzun bir süredir gündemi meşgul eden 31 Mart yerel seçimleri için yarın seçmenler sandık başına gidecek. Her ne kadar seçim gündemi çoğunlukla büyükşehir ve il belediye başkan adayları üzerinden ilerlese de 81 ilin yanı sıra seçimlerde aynı zamanda 922 ilçe ve 398 belde belediye başkanı, 50 bin üzerinde muhtar, il genel meclisi ve belediye meclis üyeleri de belirlenecek. Ancak tüm bunlar, seçmenlerin tümü tarafından oylanmayacak. YSK'nın açıkladığı verilere göre kayıtlı seçmen sayısı 61 milyon 441 bin 882 oldu. Ancak bu seçmenlerin hepsi aynı şekilde oy kullanmayacak. Zira kanuna göre büyükşehir, il ve köylerde farklı kademelerde oy kullanılmakta.
Burada hem yerel yönetim hem de yerel seçim sisteminin farklılıkları, her seçim döneminde bazı kafa karışıklıklarına sebep oluyor. Dolayısıyla söz konusu karmaşayı giderebilmek için Türkiye'deki iki farklı tipteki yerel yönetim sisteminin incelenmesi gerekiyor. Basitçe anlatmak gerekirse mevcut durumda Türkiye'de büyükşehir ve il olmak üzere iki farklı yerel yönetim yapısı ortaya çıkmaktadır. 2012 yılında yapılan ve 2014 yerel seçimleri ile yürürlüğe giren yerel yönetim reformu ile Türkiye'de nüfusu 750.000 üstü olan 13 il, büyükşehir statüsüne kavuştu. Böylelikle büyükşehir sayısı 30'a çıktı. Yine aynı düzenlemeyle büyükşehirlerin yetki, sorumluluk ve kaynakları genişletildi. Ayrıca büyükşehir belediyelerini güçlendirmek amacıyla söz konusu 30 ilde köy, belde ve il özel idareleri kaldırıldı. Dolayısıyla il genel meclisi de kaldırılmış oldu.
Büyükşehir olmayan 51 ilde ise il özel idareleri ve il genel meclisleri halen aktif. Söz konusu sistem ise şöyle basitleştirilebilir; il özel idaresi, vali, il genel meclisi ve il encümeni olarak kendi içinde üçe ayrılmaktadır. Vali yürütme, il genel meclisi ve il encümeni ise karar alma organıdır. Esas görevleri teoride belediyelere paralellik göstermekle beraber pratikte özellikle belediye sınırları dışında kalan köylerdeki hizmetler öncelikli şekilde faaliyet göstermektedir. 51 ilde yer alan belediyeler ise il ve ilçe belediyeleri olarak, kendi idari sınırları içerisindeki yerel hizmetlerden sorumludur ve il özel idareleri ile koordineli bir şekilde çalışmaktadır.
Ancak yine burada büyükşehirlerden ayrışan bir noktayı vurgulamak gerekmektedir. Büyükşehir belediyelerinde yetki ve sorumluluk, illerin tüm mülki sınırlarını kapsamaktadır. Diğer 51 il belediyesinde ise durum farklıdır. Söz konusu il belediyeleri, basitçe "merkez" olarak adlandırılan şehir ile sınırlıdır ve ilçeleri kapsamamaktadır. Dolayısıyla merkez ilçe olarak adlandırılabilecek sınırlarda faaliyet göstermekte, diğer ilçelere müdahil olamamaktadır.
Doğal olarak söz konusu farklılıklar, seçmenlerin kullandığı oy sayısını ve ne için oy kullanacağını da etkiliyor. Büyükşehir belediyesi sınırlarına yaşayan seçmenler; büyükşehir belediye başkanı, ilçe belediye başkanı, belediye meclis üyeliği ve muhtarlık-ihtiyar heyeti için oy kullanacak. 30 büyükşehrin dışında kalan 51 ilde ise seçmenler belediye başkanı, il genel meclis üyeliği belediye meclis üyeliği ve muhtarlık-ihtiyar heyeti için oy verecek. Öte yandan kütüğü köylerde bulunan seçmenler, belediye başkanlığı ve belediye meclisinde oy hakkına sahip değil. Köylerde yalnızca il genel meclis üyeliği ve muhtarlık-ihtiyar heyeti üyeleri oy kullanılabiliyor.
Öte yandan yerel seçim sisteminde pek bilinmeyen veya üzerinde çok durulmaya iki nokta bulunmaktadır. Bunlardan ilki özellikle ilçe ve büyükşehir belediye meclis yapısında önemli etki oluşturan kontenjan üyeleridir. Söz konusu üyeler, belediye başkanının partisinden seçilmektedir. Dolayısıyla mecliste başkanın pozisyonunu kuvvetlendirmektedir. Aşağıdaki tabloda büyükşehir ilçe meclislerinin üye yapıları özetlenmiştir.
İkinci nokta ise belediye meclis üye seçim sistemindeki "yüzde 10 çıkarmalı" barajdır. Şöyle ki üye seçim sisteminde hesaplama yapılırken ilk olarak partiler (veya bağımsız adaylar) aldıkları oy sayısına göre sıralanır. Bunun ardından seçimlerde geçerli oy sayısının yüzde 10'u, partilerin oy sayısından çıkarılır. Böylelikle seçimlerde fiili bir yüzde 10'luk bir baraj aktif hale gelir. Geriye kalan oy sayıları üzerinden ise milletvekili seçim sisteminde de kullanılan sandalye hesaplama metodu olan "D'Hondt" sistemi kullanılır. Dolayısıyla bu sistem, belediye meclislerinde birinci gelen partiyi destekleyici bir işlev görmektedir.
Sonuç olarak Türkiye'deki yerel yönetim yapısı ve yerel seçim sistemi, çoklu ve birbirinden ayrışan yapısıyla genel seçimlerden daha karmaşık bir tablo ortaya çıkarmaktadır. Her ne kadar seçmenler açısından bu durum, gündelik hayatı etkileyen bir sorun olarak ön plana çıkmasa da özellikle seçim gecesi ekranlara yansıtılan "haritalar" ve partilerin oy oranlarında büyük hatalara sebep olmaktadır. Dolayısıyla tüm vatandaşların genel seçimlerde olduğu gibi tek tip oy kullanmadığı, sistemin kendi içindeki farklılıklar sebebiyle vatandaşların katılım niteliğinde ayrışmalar olduğu bilinmelidir.