Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FARUK TAŞÇI

İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Filistinliler için Sosyal Politikaları Var mı?

Osmanlı sonrası ümmet (Müslümanların "tek millet" - el-Müslimûne ümmetün vâhıdetün) anlayışının yeniden tesisi için yapılan tüm çabalara rağmen İslam dünyası birlik sağlayamıyor, ancak 22 Ağustos 1969 tarihinde Mescid-i Aksa'yı (Müslüman kılığına giren) siyonist bir Avuturyalı'nın yakması/kundaklaması sonrasında "Kudüs derdi" ile (daha sonra İslam İşbirliği Teşkilatı – İİT adını alacak olan) İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) kuruluyor.

O zamandan bu zamana hiçbir kural tanımayan çokça siyonist saldırı oluyor ve en son 7 Ekim sonrasında yine hiçbir kural tanımadan Filistin'e yönelik siyonist saldırılar üzerine İİT'nin "saldırganlığı kınadığı" şeklinde yazılı açıklaması var sadece.

Bu tip durumlar sonrasında hemen her konu gündeme geliyor ama neredeyse hiç konuşulmayan ve yazılmayan bir konu var: Acaba İİT'nin Filistinliler için bir sosyal politikası yok mudur? Saldırılar sonrasında mağdur ve dezavantajlı duruma düşen (çocuklar başta olmak üzere) yüzlerce insan için İİT hangi sosyal politikaları devreye sokmaktadır?

İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Sosyal Politikaları

Bunu anlamanın ilk yolu, İİT'nin genel yapısını bilmeyi gerektiriyor, çünkü İİT'nin ortaya çıkışı "Kudüs derdi" iledir.

Siyasi bir oluşum olarak ortaya çıkan İİT, zamanla ekonomik ve sosyal alanda da kendisine amaçlar edinen bir yapıya bürünüyor. Bu nedenle İİT amaçlarına arasına "açlıkla mücadele etmek, yoksulluğu ortadan kaldırmak ve her ülkenin temel besinlere ulaşmasını sağlamak" gibi sosyal politika bağlamları da giriyor.

Benzer mantıkla, İİT kurucu antlaşmasında da sosyal politikaları içine alan maddeler de bulunuyor. Kurucu antlaşmanın İİT'nin amaçlarının sıralandığı birinci maddesindeki hedeflerden bazıları doğrudan sosyal politikalar ile ilgili: "Üye devletlerde sağlam ve kapsamlı insanî gelişim ve ekonomik refaha ulaşmak üzere çaba sarf etmek", "İslamî aile değerlerinin korunmasının yanında özellikle kadın, çocuk, genç, yaşlı ve özel gereksinimi olan insanları da kapsayan temel insan hak ve özgürlüklerini korumak ve geliştirmek", "toplumun doğal ve temel birimi olarak ailenin rolünü korumak, arttırmak ve bu role vurgu yapmak", "doğal afet gibi durumlarda insanî müdahaleleri koordine etmek ve bu çalışmalarda işbirliği ortaya koymak". Bunlara ek olarak, kurucu antlaşmadaki hedeflere dayanan ve sosyal politika bağlamını da perçinleyecek güncel adım ise "Yeni Program İİT-2025", 107 hedefe ve 18 öncelik alanına odaklanıyor ki, "yoksulluğun azaltılması", "gıda güvenliği"," kadının güçlendirilmesi", "ortak İslamî insanî yardım eylemi", "insan hakları ve iyi yönetişim" gibi sosyal politika ile ilgili öncelikler de bulunuyor.

En nihayetinde İİT'nin amaçlarının somutlaştığı İİT "yardımcı organları", "uzman kuruluşları" ve "ilişkili kuruluşlar" ekseninde de sosyal politika kendini gösteriyor. Örneğin İİT yardımcı organlarından İslam Dayanışma Fonu ve Vakfı, "muhtaç İslam toplumlarına sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında yardımlarda bulunma", "Müslüman toplumların yaşam koşullarını ve standardını yükseltme", "doğal afetlere karşı gerekli önlemler alma", "Müslüman azınlıklara yardım sağlama" amaçları ile sosyal politika kurumu gibidir. Yine yardımcı organlardan İslam Kalkınma Bankası'nın (İKB) "mülteci yardımı ve Hac dönemindeki kurban etinin faydalı kullanımı için projeler yürütmesi", sosyal politika alanı açısından önemlidir. Zaten İKB'nin hedeflerinden biri de "Müslüman ülkelerin halkını ve çeşitli ülkelerde bulunan Müslüman azınlıkların sosyal gelişmesini ve ekonomik kalkınmasını desteklemek"tir.

Filistinliler İçin Sosyal Politikalar

İİT yardımcı organlarından olan İslam Dayanışma Fonu'nun "İslam Devletlerinin başına gelebilecek doğal afetler ve insan kaynaklı afetler gibi acil durumlarda gerekli maddi yardımı sağlamak" ile "Müslüman azınlıklara ve topluluklara dini, sosyal ve kültürel standartlarını iyileştirmeleri için yardım sağlamak" gibi amaçları sosyal politika alanıyla doğrudan ilgili. Bu kapsamda Filistin'in de içinde olduğu ülkelere 11 kalkınma projesiyle destek veriliyor. Örneğin, İslam Dayanışma Fonu bağlamında İSEDAK Kudüs Programı bulunuyor. Program, 2020'de Filistin'i kültür ve turizm alanlarında desteklemek amacıyla başlatılıyor. Program, bir hibe programıdır ve Kudüs'teki restorasyon çabalarını destekliyor ve sivil toplum katılımını geliştirmeyi de amaçlıyor. Bu kapsamda şimdiye kadar 8 proje desteklenmiş durumda.

İİT'nin uzmanlaşmış organlarından olan İslam Kalkınma Bankası (İKB) önemli bir yapılanma. Banka, "üye devletlerin ve Müslüman toplulukların ekonomik kalkınmasını ve sosyal ilerlemesi" İslam'a uygun bir şekilde "bireysel ve toplu olarak teşvik etme" amacına sahip. İşlevleri arasında da "verimli projelere ve işletmelere kredi sağlamak" ile "üye devletlere ekonomik ve sosyal kalkınmaları için mali yardımda bulunmak" var. Öte yandan İKB'nin faaliyetleri arasına zamanla "mülteci yardımı" ve "Hac dönemi kurban etinin faydalı kullanımı" için projeler üretmeye de giriyor. Mülteci destekleri yanında, Banka'nın Mekke'de Hac dönemindeki kurban etlerinin dağıtımı ile ilgili organizasyonu da bulunuyor. ADAHİ adıyla Suudi Arabistan tarafından 1983 yılında kurulan ama İKB tarafından yönetilen yapı üzerinden yoksul ve muhtaçlara kurban etleri ulaştırılıyor. Etler, öncelikle Mescid-i Haram'ın muhtaçlarına dağıtılıyor, arta kalanlar daha sonra 27 ülkedeki muhtaçlara iletiliyor. Filistinliler de bunlardan nasipleniyor; çoğunlukla Gazze'deki kamplarda yaşayan yoksul ailelere ADAHİ kapsamında et dağıtımları oluyor.

İİT'nin uzmanlaşmış organlarından ikincisi ve sosyal politika alanında doğrudan varlığı olan diğer bir yapı, Uluslararası Kızılay Komitesi'dir. Komite, iki temel alanda faaliyet icra ediyor: i) Doğal afetler ve savaş sonrası sorunları gidermek ve tıbbî yardım sağlamak ile ii) insanî yardım faaliyeti içindeki uluslararası ve ulusal kurumlara destek sağlamak. Filistinliler'in aldıkları destekler de bu kapsamdadır. Uluslararası Kızılay Komitesi, Filistin'deki geçim projelerini destekliyor ve su ve elektrik gibi temel hizmetlere erişimin iyileştirilmesine yardımcı oluyor. Bunları yaparken de ülkelerin sivil toplum yapılanmaları ile ortaklıklar kuruyor.

İİT'nin Filistin ile özel ve doğrudan ilintili yapılanması ise Kudüs Daimi Komitesi'dir. Komite, esasında doğrudan sosyal politika ile ilgili değil, daha çok siyasi ve askeri zeminde, ancak Kudüs ve çevresinde yaşanan Filistinliler ve Filistinli mültecilere yönelik politikalar bulunuyor. Özellikle bu durum, Kudüs Komitesi bünyesindeki "Beyt'ül Makdis Bürosu" üzerinden gerçekleşiyor. Zira Büro'nun amaçları arasında "Filistin halkına ve başkentteki Filistin kurumlarına yardım sağlamak" da bulunuyor.

Bu çerçevede eğitim, sağlık, barınma ve gençlik ana başlıkları etrafında projeler yürütülüyor. Eğitim destekleri kapsamında siyonist saldırılar öncesinde ve sonrasında yıkılan okulları donatmak ve yenilemek, yetim okullarını donatmak, Kudüslü öğrencilere burs vermek, Kudüs'te okul olarak kullanılmak üzere binaları kiralamak söz konusu. Kudüs'te hastanelerin donatılması, hastanelere elektrik sağlanması, ambulans satın alınması, hastane birimlerinin inşa edilmesi ve donatılması gibi sağlık destekleri de var. Kudüs'teki eski (kadim) evleri korumak, öğretmen konutları yapmak, yoksul kişilerin evlerini yenilemek, camileri yenilemek ve güçlendirmek gibi barınma/konut alanına dönük çabalar da söz konusu. Kudüs odaklı olarak, gençlik kültür kulüpleri için bilgisayar satın alınması, spor okulu inşa edilmesi, spor malzemeleri alınması, sporcuların seyahat masraflarının karşılanması, eğitim merkezlerinin mobilyalarının alınması, yaz kamplarına katkı sunulması gibi birçok gençlik destek adımları da bulunuyor.

Özetle; her türlü saldırılar öncesi ve sonrasında Filistinliler için İİT'nin belli çabaları olduğuna şüphe yok, ancak bu çabaların yeterli olduğunu söylemek kolaycılık olur. Bu nedenle, İİT'nin Filistinliler için ayrıca ve daha özel sosyal politika adımları atması elzem. Bir kere; Kudüs merkezli ama tüm Filistin'i daha çok dikkate alan daimi komite yaklaşımı ve uygulamasına ihtiyaç bulunuyor. Ayrıca İKB gibi güçlü yapılanmanın Filistin odaklı projeler için pozitif ayrımcılık yapması gerekiyor. İslam Dayanışma Fonu'nu içinde veya ondan bağımsız olarak "Filistin Fonu"nu düşünmek mümkün. Nihayetinde, Uluslararası Kızılay Komitesi'nin daha da güçlü olması elzem. Hepsinden önemlisi, İİT'nin hem genel hem de özelde sosyal politika ile ilgili adımlarının özellikle işgal girişimleri ve katliam sırasında çok da hızlı ve keskin olması gerekiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA