Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FARUK TAŞÇI

Yaşlıların hakları elbette var ama ya yaşlıların sorumlulukları?

Dünyada toplam nüfus içinde yaşlı oranı %10'a dayanmış görünüyor. Batılı bazı ülkelerde bu oran %20 civarında seyrediyor; Japonya'da ise bu oran %30'a ulaşmak üzeredir. Türkiye'deki yaşlı nüfus oranı ise %9.9 ile en yüksek seviyede ve ileriki yıllarda daha da artacağı öngörülüyor.

Hal böyle olunca yaşlılar konusunu ihmal etmek eksiklik olur ki 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü sebebiyle yaşlılar meselesine bir kez daha bakmak gerekiyor. Bir çırpıda; yaşlıların iyi muamele görme, eğitim, sağlık, bakılma, geçimin sağlanması ve ölüme hazırlanması gibi hakları ve buna göre destek görmesi sıralanabilir. Bunları ihmal etmek de insanlık adına bir sorun kabul edilmelidir, ancak sadece "hak" merkezinde değil de "sorumluluk" duygusunu ve buna uygun uygulamaları da düşünmek lazımdır çünkü bir hak varsa, sorumluluk da vardır. Yaşlının hakları, nasıl ki yaşlı olmayanlara birtakım sorumluluklar yüklüyor ise, yaşlı olmayanların hakları da yaşlıya birtakım sorumluluklar yüklüyor.

Yaşlılık Öncesi Dönem Sorumluluklar Var

Yaşlının sorumlulukları, yaşlılık dönemi öncesinden başlıyor. Anne-baba olarak çocuklara yapılan her hamle/şey, geleceğin yaşlısı olan anne-babalar için bir sorumluluk alanıdır ve gelecekteki yaşlılıklarını güvence altına almalarının zeminidir. Bu anlamda çocuklar, geleceğin yaşlısı olan anne-babalar için "yaşlılık güvencesi" değeri taşıyor. Bu nedenle, ailesi tarafından olumlu bir zeminde yetiş(tiril)en çocuklar, aile ile bütünleşiyor ve ilerideki yaşlılık döneminde çoğunlukla ailesine sadık kalıyor. Eğer aile, yaşlılık dönemi öncesinde çocuklarına veya anne-babalarına karşı olumlu bir halet-i ruhiye içinde olmamışsa, yaşlılık döneminde çocukları tarafından dikkate alınmayan bir yaşam sürecine girebiliyor.

"Çok çalıştığım için çocuklarım ile fazla ilgilenemedim, başıboş yetiştiler, soytarı oldular. İçki içen mi dersin kumar oynayan mı dersin. Şimdi bu halde olmam Allah'ın bana bir cezası."

Yaşlıların bir kısmının bu ve benzer itirafların bir manası, "ektiğini biçmek" şeklinde açıklanabilir. Başka bir ifade ile, yaşlılık öncesi dönemde, yaşlısına veya çocuklarına nasıl muamele etmişse, yaşlılık döneminde benzer muamele maruz kalmak mümkün olabiliyor. Bu durum, Hz. Peygamber'in (as) "Yaşından dolayı ihtiyara hürmet eden her gence Allah, yaşlılığında hürmet edecek kimseler müyesser kılar" şeklindeki sözüne de denk geliyor.

Dolayısıyla çocuklarına karşı geleceğin yaşlısı olan ebeveynlerin tutumları önem kazanıyor. Çocuklarına ilgisiz ve sevgisiz olmak, gelecekte ilgisiz ve sevgisiz kalmak anlamına gelebilir. Yine, çocuklarına karşı adaletle veya zulümle muamele, ilerde yaşlılık döneminde çocuklarından da adil veya zulümle muamele görme anlamına gelebiliyor.

Yaşlılık Dönemi Sorumluluklar da Var

Öte yandan, anne-baba, çocuklarına karşı tutumlarında olumlu olsa ve adaletle muamele etse de yaşlılık dönemlerindeki sorumlulukları ortadan kalkmıyor. Yaşlılık döneminde belli başlı sorumlulukların yerine getirilmesi, yaşlının kendisinden evvel nesiller/kuşaklar ile dayanışma içinde kalabilmesi adına önemli.

Yaşlı için bu sorumluluklardan biri duadır. Bunun bir yönü, yaşlının kendisi dışındakilere dua etmesidir, diğer yönü de bizzat dua ederek kendisine sığınak oluşturmasıdır. Yaşlı için kendisi dışındakilere dua etmek, esasında kendisi dışındakilere sahiplenmek ve onlarla bütünleşmek, daha doğrusu onlarla/kuşaklarla manevi yoldan dayanışma içinde olmak istemektir:

"Ben de torunlarım gibi, büyükannelerimi çok ziyaret ederdim, bana hayır dua ederlerdi, sen de torunlarından gör diye. Bu sözlerin üzerinde o zamanlar hiç durmazdım, şimdi anlıyorum o güzel duaları. Ben de torunlarım için hayır duada bulunuyorum. Allah da size, sizin gibi torunlar versin diyorum."

Bir yaşlının bu ifadesine benzer şekilde Hz. İbrahim'ın (as) kendi ailesi ve nesli için doğru yolda olmaları noktasında dua ettiği biliniyor. Öte yandan yaşlı için dua, kendisi için de bir sığınaktır ve yardım vesilesidir. Yaşlılık dönemi, ömrün en zor/en güç çağıdır ve Hz. Peygamber (as)'in de yaşlılığın olumsuzluklarından Allah'a sığındığı biliniyor.

Duanın yaşlı ve çevresi ile olumlu ilişkide etkisi yanında, fiili dua anlamında gerekli kucaklaşma da önemlidir. Bu kucaklaşma, yaşlının, çocukları veya torunları ile fiziki yakın teması şeklinde olabilir. Dolayısıyla burada, torunlar ile özel ilgilenme, onların bakımlarına el atma gerekli oluyor. Yine, gençlerin kendi aralarındaki sözlerini bölmeden onların "suyuna" göre davranmak da yaşlı için bir kucaklaşma vesilesidir.

Bununla birlikte, güzel söz yanında genel manada güzel işler yapmak da yaşlıların sorumlulukları arasındadır. Hz. Peygamber'in (as) "İnsanların en hayırlısı, ömrü uzun, ameli güzel olanıdır" sözü bunu tasdik ediyor. Bu nedenle yaşlılık dönemindeki etkinlikler (aktif yaşlılık) önemli. Örneğin bir dini etkinlik olarak camide ibadet etmek, yaşlılar için dayanışma ve kendini gerçekleştirme imkânı elde etmek demek.

Etkinlikler ile yaşlıların hayırlı ilişkiler içinde olması da sorumluluk bilinçlerinin göstergelerinden biri. Bu anlamda yaşlının, çocukları, torunları veya gelinleri/damatları ile ilişkisinin mahiyeti önemli. Belki de bu tarz bir hayırlı ilişki, aynı zamanda arabuluculuk yapmak şeklinde de olabilir. Zira dargınlık, sorundur ve bu sorunu giderme adına yaşlıların aile büyükleri olarak etkin olmaları beklenebilir. Bazen de yaşlıların bu arabuluculuğu, çocukları ve torunları arasındaki bazı sorunları gidermek şeklinde de olabilir. Bu anlamda yaşlı demek, kuşaklararası bağın köprüsü demektir; sorun üreten değil sorun çözen demektir.

Esasında topluma yönelik bu tarz durumlar, geniş bir tecrübe aktarım alanına da işaret ediyor. Bu anlamda yaşlıların tecrübelerini paylaşma sorumlulukları olduğu da hatırlanmalıdır. Yaşlıların, edindikleri bilgi birikimi ile topluma ve yeni kuşaklara rehberlik etmeleri önemli bir sorumluluktur.

Yaşlıların tecrübelerini toplumla paylaşmasının kendilerine de faydası olduğu aşikârdır. Zira yaşlılar için yalnızlık önemli bir sorundur ve tecrübe paylaşımları, aynı zamanda başkaları ile muhatap olmak yani yalnızlık riskini düşürmek demektir. Böylece, yalnızlığa düşmeme adına, yaşlıların bünyelerindeki bilgileri gelecek kuşaklara aktarması önemli. Bunun olabilmesi adına, yaşlılar ile gelecek kuşakların bir araya gelecekleri aile, cemiyet gibi ortamların ve ortamlardaki etkinliklerin de tesis edilmesi gerekiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA