2023 yılında devletler ve teknoloji şirketleri arasında rekabete odaklanıp, dijital alana yönelik yasal düzenleme girişimlerini ele alırken, teknoloji şirketlerinin sınır zorlayıcı ve büyüme odaklı stratejilerine odaklanmıştık. 2024 yılında ise bir yandan teknolojik gelişmelerin artan hızı, diğer taraftan Musk ve X özelinde başlayan tartışmalar bu rekabeti başka bir boyuta taşıdı. Çünkü şirketler ve devletler arası rekabette Musk bambaşka bir figür olarak oyun değiştirici rol üstlenmeye başladı. Dolayısıyla rekabet yeniden boyut değiştirdi ve bu değişim sürecinin ana aktörü yine ve yeniden Elon Musk.
Aslında Musk bu sürecin yıllardır içerisinde olan bir isim. Hatta bir tür alemdar bile denebilir. Son yirmi yıldaki girişimleriyle dijital dünyanın yeni şifreleriyle oynayan, şifreleri biçimlendiren, kurduğu şirketlerle ve faaliyetleriyle dijital dünyanın her bir parçasına dair çalışmalar yürüten bir isim. Bu şirketlerin her biri değişen dünyaya dair sırlar barındırıyor.
Dijital Dünyada Musk
İlk olarak ortağı olduğu ve P2P olarak anılan kişiden kişiye ödeme sistemi PayPal'i, ödemelerde aracıları ortadan kaldırabilecek bir alternatif olarak öne çıkarmıştı Musk. Her ne kadar elektrikli araçlar olarak tanınsa da Tesla şirketiyle aslında dijital ve akıllı araçlar olarak tanımlanması gereken yeni nesil araçların bayraktarlarından biri olmuştu. Zira Tesla, motorlu taşıtlar pazarında ABD'nin kaybettiklerini yeniden kazandırabilecek bir girişim olarak oldukça önemli.
Kurduğu diğer bir şirket Solar City ise yeni nesil enerji üretimine odaklanan ve ABD'nin en büyük güneş enerjisi sistemi sağlayıcılarından birisi. Yine Musk'ın ana aktör olduğu SpaceX ise uzay araçlarına ve uzay araştırmalarına odaklanan bir şirket. Diğer taraftan yaptığı araştırmalarla sürekli tepki çeken NeuraLink, doğrudan insanlar ile dijital araçları birbirine entegre etmeye yönelik çalışmalar yapan bir şirket.
Musk'ın ilgi gösterdiği ve yatırım yaptığı bir diğer alan ise blokzincir teknolojisine dayalı kripto varlıklar. Merkeziyetsiz para sisteminin parçası olarak önce Bitcoin alımlarıyla kripto varlıkların ekonomik değerlerini etkileyen Musk, sonrasında ise doğrudan desteklediği DOGE Coin isimli girişim üzerinden kripto varlık dünyasında da etkili bir figür olmayı başardı. Dolayısıyla Musk figürünü yalnızca bir boyutuyla değil, değişen dünya sistematiği içerisindeki konumuyla ve oynadığı rollerle değerlendirmek gerekiyor. Öte yandan tüm bu şirketlerin yanına konumlanan X (Twitter), bu değişim sürecinin iletişim ayağı ve en önemli veri sağlayıcılarından sosyal medyaya dair bir girişim.
Son yılların en çok konuşulan isimlerinden birisi olan Musk, farklı ülke yöneticilerine yönelik söylemleri ve hatta tartışmalarıyla, ardından ise ABD Başkanlık seçimleri sırasındaki saf tutma girişimleriyle ve seçim sonrasında yönetimde görev almasıyla bu rekabeti başka bir aşamaya taşıdı.
Küresel Siyaset ve Musk
ABD Başkanlık Seçimleri sürecinde Trump'ın en büyük destekçisi ve politikalarda belirleyici olarak yeni bir role soyunmuş Musk'ın siyasete ilgisi ABD'yle de sınırlı değil. Önceki dönemlerde pek çok eylemi ve söylemiyle küresel ölçekte siyasilerle tartışmalara girmiş bir isim. Örneğin Ağustos ayında İngiltere'deki protesto gösterileri lehine paylaşımlar yapan Musk'a, İngiltere Hükûmeti'nden tepkiler yükselmişti. ABD Başkanlık Seçim döneminde ABD'ye gidecek İngiltere İşçi Partisi temsilcilerinin Demokrat Parti'yi desteklediği iddiaları üzerine ise İngiltere Başbakanıyla üstü örtülü bir tartışma yaşamıştı.
İtalya'daki göçmen anlaşmasına karşı karar veren hakimleri de eleştiren Musk, İtalya Cumhurbaşkanı dâhil pek çok siyasetçi tarafından ülkenin egemenliğine saygı göstermesi konusunda uyarılmıştı.
Musk, Ekim ayında Avrupa Birliği tarafında X'e yönelik olarak yürütülen bir cezai soruşturmada da gündem olmuş ve bu süreçte Avrupa siyasetçileriyle de gerilimler yaşamıştı. Ekim ayında ise Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro tarafından, ülkedeki protestolarda "şiddeti" teşvik etmekle suçlanmıştı.
Kasım ayında Brezilya'da gerçekleşen G20 Zirvesinde ise başka bir krize neden olmuş, Brezilya Devlet Başkanının Eşinin Musk'a hakaret ettiği iddia edilmiş, Musk ise iddia edilen görüntüleri alıntılayarak önümüzdeki seçimleri kaybedecekler notu düşerek bir devlet başkanını tehdit etme cüretini göstermişti. Bu tepkilerin arka planında ise Brezilya'da 31 Ağustos'ta X'e erişim engeli getirilmesi ve bir süre kapalı kalması vardı.
Dolayısıyla siyasetin merkezinde hatta fazla merkezinde yer alan bir şirket yöneticisi olarak Musk, ABD seçim döneminde yeni bir perde daha açtı. Dolaylı olarak değil, doğrudan Trump'ı destekleyerek bilinen lobicilik faaliyetlerinin ötesine geçti, doğrudan seçim kampanyalarına katılarak mitingler yaptı. Son haftalarda ise Trump'a oy vereceğini açıklayan seçmenlere yüklü miktarda hediyeler dağıttı.
Dijital Rekabette Yeni Saflar
Diğer taraftan Trump'ın başkan seçilmesi sonrası atanacak isimlere yönelik tavırları ve Trump'ın ekibiyle yaşadığı sert tartışmalarla da Musk dikkat çekmeye devam ediyor. Hatta seçim sonrası kurulacağı açıklanan ABD Hükûmet Verimliliği Dairesi'nde Musk'ın eşbaşkan olarak görev yapacağı açıklandı. Bu dairenin İngilizce kısaltması ise 'DOGE' yani Musk'ın doğrudan sahip çıktığı ve desteklediği kripto parayla eşsesli. Yani Musk, kendi varlığını kamuoyunun gözüne sokarak ilan etmeye devam ediyor.
Musk'ın bu zorlayıcı varlık iddiası ve fazla pervasız tutumları ise hem ülke yönetimlerinden de hem de ABD'de özellikle Demokrat Parti kanadından tepkiler çekiyor. Kasım ve Aralık ayında X platformuna yönelik boykot çağrıları da bu tepkilerle bağlantılı. Bu tepkiler her ne kadar ifade özgürlüğü, tarafsızlık gibi söylemlerle süslense de asıl tepki doğrudan Musk'a yönelik.
Örneğin, ABD Başkanlık Seçimleri sonrası İngiltere'nin The Guardian Gazetesi, X platformundaki hesaplarından paylaşım yapmayı durduracaklarını duyurarak ''Platformda sıklıkla karşılaşılan rahatsız edici içerikler, sağcı komplo teorileri ve ırkçılık gibi konuların göz önünde bulundurulmasının ardından'' alındığını açıkladı.
Bu tepkilere iki açıdan yaklaşılabilir. Birincisi Musk'ın sınır tanımazlığı, hızlı güç devşirme kapasitesi, reaksiyoner tavırları, bireysel veya şirketlerinin çıkarlarına yönelik dayatmaları dolayısıyla kendisine yönelen tepkiler. İkinci açı ise doğrudan teknoloji şirketlerine yönelen tepkilerle bağlantılı. Şirketlerin devletlerin egemenlik alanlarına yönelik süreğen sınır zorlayıcı uygulamaları bir taraftan BigTech'e diğer taraftan Silikon Vadisine yoğunlaşan tepkilere neden oluyor. Dijital çağın yeni egemenlik mücadelesinde Çin faktörünün artması ve ABD teknoloji şirketlerinin tekelini kırması ise yeni bir mücadeleyi doğuruyor. Eskiden Batı hegemonyası üzerinden küresel ölçekte yayılan ve büyüyen ABD menşeili teknoloji şirketleri doğum yerlerinde dahi gün geçtikte devletin sınırlarına mütecaviz girişimlerle daha fazla anılıyor.
Çin'in ABD'yi kendi silahlarıyla vurmaya başlaması, devlet destekleriyle geliştirilen elektrikli akıllı araçlarıyla küresel yayılımı, yapay zekâ araçlarını kullanarak oluşturduğu girişimler, bulut bilişim teknolojileriyle yaptığı yayılım, geliştirilen yeni nesil akıllı araçlar ve TikTok gibi sosyal medya araçlarıyla ulaştığı veri erişim kapasitesi Batı dünyasını, özelde ise ABD'yi daha çok korkutuyor. Bu korku, yasalar eliyle yeni kısıtlamaları gündeme taşısa da Musk'ın politikaları etkileyici rolü yeni bir süreci çağrıştırıyor. Avrupa gibi bu yarışta geride kalmaya başlayan coğrafyalarda ise dijital alanlara yönelik sınırlayıcı düzenlemeler ve bu sınırları esnetme girişimleri tartışmanın bir diğer yönünü oluşturuyor.
Dolayısıyla 2024 yılı biterken teknoloji şirketleri ve devletler arasındaki mücadele yeni bir boyut kazanmış oluyor. Çünkü dijital alanlara sınırlar çizmeye çalışan devletlerden birinin yönetiminde, doğrudan bir teknoloji şirketleri yöneticisi hem de en keskinlerinden birisi görev almaya hazırlanıyor. Böylece dijital alanlarda kendi inşa ettikleri güç temerküzü, devlet yönetimlerinde başka bir aşamaya taşınıyor. Burada Trump-Musk ilişkisi gerçekten önemli bir faktör olarak karşımıza çıkacak. Trump'ın kripto varlıklara yönelik olumlayan açıklama da bu ilişkiyle bağlantılı muhakkak. Özellikle ABD Başkanlığında devir sonrası öncelikli izlenmesi gereken başlıklardan birisi bu güç mücadelesiyle bağlantılı olacak. Musk oyun kurucu olabilecek mi, yoksa dijital alanlara yönelik geleneksel devlet direnci mi baskın çıkacak, Çin korkusu mu güç tutkusu mu baskın çıkacak göreceğiz.