Günümüz güvenlik ortamında sürekli dönüşen tehditlere karşın etkin çözümlere sahip olmak tüm modern orduların temel gereksinimi durumundadır. Türk güvenlik güçlerinin özgün nitelikte yerli çözümlerle donatılmasına yönelik iradenin sergilendiği Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) son toplantısından da bu yönde çok önemli bir karar çıktı. Türkiye'nin hava sahasının korunmasında "Çelik Kubbe" projesi ile yeni bir döneme girildi. Böylelikle hava savunmaya yönelik Türkiye'nin sahip olduğu kabiliyetler aynı amaca hizmet edecek bir ağ yapısında birleştirilecek. Sürekli yerli ve milli çözümlerle güncellenecek, yeni kabiliyetler kazandırılacak olan Çelik Kubbe ülke hava sahasındaki egemenliğin, etkinliğin kilidi olacaktır.
SSİK'24'te, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında toplanarak güvenlik güçlerinin mevcut ve potansiyel ihtiyaçlarına yönelik projelerde kararlar alındı. Bu kararları Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) diğer ilgili kuruluşlarla yüksek koordinasyon içerisinde hayata geçirmektedir. SSİK kararları siyasi iradenin Türk savunma sanayiinin projelerine olan inancının da önemli bir göstergesidir. Arzu edilen tam bağımsız ve güçlü Türkiye için siyasi iradenin yüksek desteği savunma ve havacılık projelerini mümkün ve başarılı kıldı, kılacaktır. Bu bağlamda Çelik Kubbe projesine gösterilen yüksek ilginin nedenlerini anlamak gerekmektedir.
Katmanlı ve Entegre Hava Savunması: ÇELİK KUBBE
Günümüzde Türk savunma sanayii tarafından geliştirilen hava savunma füze sistemleri, radar ve komuta-kontrol sistemleri güvenlik güçlerince aktif olarak kullanılmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterinde 2015 yılına dek yerli üretim Korkut namlulu alçak irtifa hava savunma sistemi haricinde yerli bir çözüm yoktu. Halihazırda yerli imkanlarla geliştirilip üretilen SUNGUR omuzdan atılan alçak irtifa, HİSAR A+ alçak irtifa ve HİSAR O+ orta irtifa hava savunma füze sistemleri TSK envanterinde hizmet vermektedirler. HİSAR O+ sistemleri hem Kızıl Ötesi (IIR) hem de Radyo Frekansı (RF) arayıcı başlıklı füzeleri atabilmektedir. Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi Projesi SİPER kapsamında ilk sistemin yakında envantere girmesi planlanmaktadır. Testleri ve alt bileşenlerinin teslimatı devam eden SİPER projesi kapsamında 100 km menzili aşılırken sistemlerin Ürün 1 / 2 olarak yani daha yetenekli olarak TSK envanterine kazandırılması amaçlanmaktadır. Projede seri üretim kapsamında teslimatlar Ocak 2026'da başlayacak.
Füze sistemlerinin yanı sıra Türk savunma sanayiinin özellikle FPV drone gibi tehditlere karşı geliştirdiği algılama ve önleme sistemleri Çelik Kubbe'de görev alacaktır. Algıma amacıyla sektörün geliştirdiği kamera sistemlerinin yanı sıra Meteksan'ın Retinar FAR-AD drone tespit radarı kullanılabilecektir. İmha noktasında; mühimmatla imha çözümleri (Aselsan-Şahin), elektronik karıştırma / imha (Aselsan-Ejderha EMP) lazerle imha (Roketsan-ALKA YESS) vd. çözümler ile Çelik Kubbe sistemi güçlendirilecektir. Sonuç olarak Çelik Kubbe projesinde ALKA YESS ve Şahin gibi sistemler katmanlı ve entegre hava savunma şemsiyesinin en alttaki bileşenini ve SİPER en üstteki bileşeni temsil etmektedir. Tüm bu sistemleri destekleyen çeşitli komuta kontrol (HERİKKS) ve elektronik harp (HİK uçakları, Puhu vd. kestirme sistemleri) unsurları da Çelik Kubbe projesinde yer almaktadır.
SSB Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, Çelik Kubbe projesinin; ASELSAN, ROKETSAN, TÜBİTAK SAGE ve MKE firmalarının ortaklaşa çalışması ile yürütüleceğini açıkladı. Çelik Kubbe'ye ilişkin "Sistemler Sistemi" tanımlaması yapılmaktadır. Bu bağlamda Çelik Kubbe projesi spesifik görev profillerine sahip unsurların; Radar, Füze, Haberleşme vd. aynı amaca yönelik yapılandırılması ile ortaya çıkan sistemler sistemi olarak ifade edilebilmektedir. Sistem içerisinde katmanlı hava savunma ve ilgili destek sistemleri yer alacak. Hava savunma füze sistemlerinin yanı sıra önleme amacıyla kullanılana lazer ve elektronik harp çözümleri de aynı ağ yapısı içerisinde entegre çalışacaktır. Türkiye'nin hava sahasında tam hakimiyet için ağ yapısındaki algılama / radar (HİK uçakları, ALP – KALKAN radarları vd.) sistemlerinin verileri tek kaynakta toplanacak, HAKİM sistemiyle ortak hava resminin oluşturulması sağlanacaktır. Yapay zeka destekli olması sayesinde ise kaynaklardan toplanan verilerin etkin bir şekilde işlenmesi ve karar alıcılara ulaştırılması sağlanacak. Ağ yapısında haberleşme yine yerli ve milli veri aktarım çözümleriyle (T-link ve RADNET) sağlanırken uzaydaki haberleşme uyduları (TÜRKSAT) kesintisiz ve güvenli veri aktarımlarında rol oynayacaktır.
Katmanlı ve entegre hava savunma yapıları günümüzde modern ve gelişmiş ülke ordularının temel kaynaklarındandır. Harp ortamındaki tehditlerin ve kullanılan teknolojilerdeki dönüşümün mevcut ve potansiyel kabiliyetler üzerindeki etkisini anlamak önemli. Böylelikle ekonomik ve teknolojik kapasite ölçüsünde etkili çözümler geliştirmek mümkün olmaktadır. Hava sahasını korumada güvenlik güçlerinin simetrik ve asimetrik harp unsurlarına karşın bilgi kaynaklarını kullanımı artmaktadır. Ağ merkezli harp çerçevesinde bilgi kaynakları (radar, sensör vd.) hızlı bir şekilde işlenerek optimum kararlar alınabilmekte (önleme aracı) ve uygulamada (önleme) başarı sağlanabilmektedir. Çelik Kubbe projesi tam olarak etkin bir yapı inşa edilmesi amacını taşımaktadır.
Sonuç Yerine: Çelik Kubbe Güçlenecek
Çelik Kubbe projesi güncellenen tehdit kütüphanesine karşın yeni eklenen kabiliyetler ile caydırıcılığını koruyacaktır. ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol'un da ifade ettiği üzere sektör paydaşları Çelik Kubbe'yi genişletmek ve geliştirmek için birlikte çalışacak. Türk Deniz Kuvvetleri'nin envanterine katacağı TF-2000 hava savunma harbi muhripleri ile Türk Hava Kuvvetleri'nin envanterine katacağı HAVASOJ ve İHASOJ uçaklarının da Türkiye'nin hava savunma mimarisinde önemli rolü olacak. TF-2000 muhriplerinin gelişmiş ÇAFRAD AESA radarları ile ortak hava resmi daha geniş coğrafyaları barındıracak. Ayrıca muhribin sahip olduğu yerli önleyici füzeler (SİPER-D) ve elektronik harp sistemleri (NAZAR) ile olası tehditler Türkiye ana karasına varmadan engellenebilecek. SOJ (stand-off-jammer) uçakların ise erken ihbar kabiliyetleri Çelik Kubbe şemsiyesinde önleyici sistemlerin daha hızlı ve etkin reaksiyonlarla tehditleri bertaraf edebilmesini sağlayacak. Bu noktada Meteksan'ın NAZAR elektronik harp sistemi ilk etapta deniz ve kara tabanlı olarak Çelik Kubbe'nin önemli bir parçası olacak. TF-2000 muhribinde ve kritik tesislerde kullanılacak NAZAR ile gelen hava tehditlerinin sahip olduğu elektronik bileşenler üzerinde tahribat yapılarak hedefini bulmaması sağlanacak.
Çelik Kubbe projesinin geleceğinde yeni hava savunma çözümleri yer almaya devam edecek. Halihazırda devam eden projelerdeki çeşitli önleme metotlarına sahip; LEVENT, BURÇ, GÜRZ, GÖKSUR, GÖKDEMİR, GÖKBERK gibi hava savunma çözümleri Çelik Kubbe'nin parçası olabilecektir. Bu süreçte eldeki mevcut kabiliyetlerin dönüştüğüne şahit olunabilir. TÜBİTAK SAGE'nin geliştirdiği GÖKDOĞAN ve BOZDOĞAN hava – hava füzelerinin aynı zamanda farklı kara ve deniz tabanlı hava savunma sistemlerinde kullanılması için çalışmalar yapılmaktadır. Geliştirme faaliyetlerine devam eden ramjet motorlu GÖKHAN hava – hava füzesinde de benzer akıbet beklenmektedir. ROKETSAN'ın İ sınıfı fırkatyenlerindeki ihtiyaca yönelik geliştirdiği MİDLAS'ta (Milli Dikey Atım Lançer Sistemi) kara tabanlı HİSAR O'nun versiyonu olan HİSAR-D RF füzesi kullanıldı. Benzer şekilde SUNGUR füzesinin hava-hava füzesi olarak Bayraktar TB2 SİHA gibi platformlardan kullanılması için çalışmalar devam etmektedir. Örneklerden anlaşıldığı üzere hava savunma füzesi çözümlerini başka platformlardan da kullanılabilecek şekilde konfigüre edebilen sektör dışa bağımlılığı farklı noktalarda bitirecektir.