Coğrafya kaderdir derler ya, hadi gelin o sözü güncelleyelim; kuşak kaderdir diye... Peki Z kuşağının kaderinde ne var; kesinlikle farklılaşma, bilineni unutturma, yeni bir düzen. İşte bu yüzden onları anlamamız şart!
Microsoft'un bir araştırmasına göre 2025 yılı itibariyle global işgücünün yüzde 75'i, 35 yaş altı çalışanlardan oluşacak. Online istatistik portalı Statista'nın verilerine göre ise 2020 itibariyle global işgücünün yüzde 6'sını baby boomer'lar (54-72 yaş), yüzde 35'ini X kuşağı (38-52 yaş), yüzde 35'ini millennial da denilen Y Kuşağı (24-38 yaş) ve yüzde 24'ünü Z kuşağı oluşturacak.
Bugün en yaşlı Z kuşağı temsilcisi 18 ila 23 yaş arasında bulunuyor. Yani yarının doktorları, mühendisleri, siyasetçileri bizden çok farklı. Yaşamları, sosyal hayatları, alışkanlıkları, değerleri, özellikle iş yapma biçimleri bizimkine hiç benzemiyor. Neye benziyor peki? Uzmanlara sorduk, yurtdışı makaleleri inceledik. Yapay Zeka Politikaları Derneği Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu bu uzmanlardan biri. Yıllardır bu kuşağı araştıran bir isim. Hatta Z'nin Siyaseti isimli bir kitaba imza attı. Küçükşabanoğlu bize bu gençlerin iş hayatına bakışını anlattı.
- Kuşak meselesi ve kuşak farkı konusu hiç bitmiyor değil mi?
- Bu kuşağı anlaşılamayan kuşak olarak yorumluyorum. Biz anlayamıyoruz bu kuşağı. Anne baba, marketteki amca, okuldaki öğretmen anlamıyor. O yüzden mutsuz bu kuşak. Toplum bu kuşağı anlamadığı için kategorize ediyor. Yeni nesil gençleri anlamak, dünyayı ve geleceği anlamak demek.
- Anlamak zorundayız değil mi?
- Türkiye'de 0-21 yaş arası 27 milyon insan var. Anlamak zorundayız! Bu kuşak geleceğimiz falan değil, bugünümüz. Dünyada 200'den fazla ülke var, 143 ülkenin toplam nüfusundan fazla genç nüfusumuz var bizim. Avusturalya'nın, Kuzey Kore'nin, Hollanda'nın, Romanya'nın, Belçika'nın, Yunanistan'ın nüfusundan fazla Z kuşağına sahibiz. Anlamazsak potansiyellerinden faydalanamayız.
- Niye anlaşılmaz bir kuşak oldular? Ne özellikleri var?
- Teknoloji odaklılar ve bundan vazgeçmeleri mümkün değil. Her şeyden vazgeçerler, teknolojiden vazgeçmezler. Yüzde 90'ı sosyal medya kullanmaktan ve internette gezmekten büyük keyif alıyor. Günde yedi-sekiz saatlerini bu alanda geçiriyorlar. Statü çok önemli onlar için, ciddiye alınmak istiyorlar. Okulda, evde, işlerinde ciddiye alınmak istiyor, söz sahibi olmak istiyor. Anlaşılamadığı, ciddiye alınmadığı için sosyal medyada bu kadar zaman geçiriyorlar. Girişimci olmak istiyorlar. Özgür bir şekilde kendi işimi yapayım, kendi kararlarımı vereyim istiyor. Özgürlük çok önemli onlar için. Dinleyen taraftan çok dinlenilen olmak istiyor. Geçmişle ilgili konulara odaklı değiller. Tamamen gelecek odaklılar. Türkiye'deki kısır siyasi gündemden uzaklaşıp, teknoloji konuşmak istiyorlar. Dünya vatandaşı olmak, orayı takip etmek istiyorlar. Yeni bir dil öğrenmek ve dünyayı gezmek istiyorlar. İnsan hakları, çevre, doğa, kadın ve hayvan hakları olmazsa olmazları arasında.
- İş anlayışları da farklı değil mi?
- Bir milyon genç mezun oluyor üniversitelerden, kamu bunların maksimum 100 binini alabiliyor, geri kalan ne yapacak? Girişimcilik tek seçenekleri. İş dünyası özel sektör bu kuşağı anlamıyor. Sabah dokuz, akşam beş arası çalıştıramazsınız onları. Kart okutamazsınız bu çocuklara, verim alamazsınız. Fijital diye bir kavram var, hem fiziksel hem dijital... Onlar böyle çalışmak istiyor. Evde de çalışırım, kafede de... İş dünyası buna hazır mı? Ufak ufak geçilmeye başlandı buna ama yeterli değil.
- Topluma duyarlı değiller deniyor... Bu da yanlış değil mi?
- Türkiye'deki gençler topluma duyarlı, bunu da depremde ispat ettiler. Harikalar yarattılar. Her görüşten genç bir araya geldi, seferber oldu. Deprem süreci, büyüklerin ötekileştirdiği, hor gördüğü, bunlar yüzünden ülkemizin geleceği karanlık diyenlere çok büyük cevap oldu. Gençlerimiz duyarlı ve ülkesini seviyor.
- Yeni nesil bir insan kaynakları stratejisi geliştirmek gerekiyor sanırım...
- Özel sektörün çalışma şartlarından hiç hoşlanmıyorlar. Hayal ettikleri iş dünyası bu değil. Dünya ülkelerinde tersine mentorlük diye bir uygulama yapılıyor. Mentorlük, gençlerin yaşça büyüklerden fikir almasıdır. Artık yaşça büyükler gençlerden fikir alıyor. Holdinglerin üst yöneticileri gençlerden fikir alıyor. Bu kuşağı anlamak demek Türkiye'yi anlamak demek. 7.5 milyon genç oy kullanacak. Bu nesli anlarsak Türkiye ilk on ekonomi arasına girer! Teknolojide ilk ona gireriz. Anlarsak geleceğimiz çok parlak. Ama onlar mutsuz olmaya devam ederse toplum mutsuz olur. Özel sektör bu kuşağı anlamamakta ısrar ediyor. Bu kuşağı 60 yaş üstü yöneticilerin anlaması zor! Genel müdür 60 yaşında, evde iki Z kuşağı çocuğu var, onlarla ilgili sorunları üzerinden tüm Z kuşağı üzerinden bir fikri oluyor. Olmaz! Eskiden İstanbul Etiler'deki bir Z kuşağı ile Diyarbakır'daki Z kuşağı arasındaki farklar o kadar azaldı ki... Eski kuşaklarda bu farklar büyüktü. Köydeki gençte teknolojiyi hayatının merkezinde tutuyor, şehirdeki de...
- Bir iş yerinde yıllarca çalışmak da onlara göre değil sanırım...
- Bir yerde üç yıldan az çalışma, beş yılı geçme denir. Bu Z kuşağının stratejisi... Bunlara istediği imkanı sağlayın üç yıldan fazla aynı yerde tutamazsınız. Maddiyat için değil, bilgiye aşık bir kuşak onlar. Beslenemediği yerde mutsuz olur. Aynı firmada farklı departmanlarda olabilir ama aynı işi üç yıldan fazla yapmazlar. Yükselebileceğini göstermeniz gerekiyor. Elinde sopayla çalıştırma dönemi de bitti, motive edeceksiniz, alan sağlayacaksınız.
YELDA İPEKLİ / Marka Stratejisti
HAYAL KIRIKLIĞI MI, UMUT MU BU KUŞAK?
"Dünyayı, tüketimi, pazarlamayı ve tüketiciyi etkileyen önemli kırılmalar kuşakları da belirliyor. Tüketici profilini belirlemek, ancak bu kuşakların özelliklerini, hayatı algılayış şekillerini ve ideallerini anlamakla mümkün. Teknoloji ile daha da hızlanan bu çağda iletişim kolaylaşsa da etkileşim azaldı. Ve bu sebeple yaşlar arasında ki bağ zayıfladı. Farklı yaş gruplarını anlamak onlara ulaşmak için çaba sarf ediyoruz. Kesinlikle hayal kırıklığı değil bu kuşak ama bizim tanımladığımız bizim değerlerimize göre çerçevelendirdiğimi umutta değiller. Kuşağın temel özelliklerine değinmekten çok şu anda yönetimde olan, sistemi kuran bizim kuşağın bakış açısı, beklenti ve umutlarını değiştirmesi gerektiğine inanıyorum. Kendi bakış açımızla bizim öğretilerimizle onları değerlendirip kalıplara sokmaya çalışırsak onları da geleceğimizi de kaybedeceğiz. Yeni dünya diyoruz, değişimden öte dünya dönüştü diyoruz işte tam bu noktada bu dönüşen dünyanın oyuncuları Z kuşağı... Ve biz yeni dünyayı, iş süreçlerini, çalışma prensiplerimizi onların fikirleriyle bizim tecrübemizle öğretir gibi değiş paylaşma duygusuyla yoğurmamız gerekiyor. Bu özgür ruhlara dikte etmek onları disipline etmek yerine yol göstericileri olarak kendimizi konumlandırmalı ve merakla izlemeliyiz. Z kuşağının iş hayatındaki motivasyonu tamamen bilge kişiden aldıkları tavsiye ile kendi kararlarını uygulamak üzerine kurulu. Biraz meydanı onalara bırakmalı çok konuşmak kendi egomuzu ortaya koymaktansa geride kalıp onlara yol açmalıyız. Ben Z kuşağından çok umutluyum onları desteklememiz kendimizi de yeniden eğitmemiz gerekiyor."
Z KUŞAĞINI YAKALAMAK İÇİN BİRKAÇ STRATEJİ
Yöneticilerin Z Kuşağı çalışanlarını desteklemesi ve tam bağlılıklarını kazanması artık çok önemli! Peki nasıl? Yedi stratejiyi burada bulabilirsiniz. Harvard Business Review sizin için bu stratejileri şöyle sıralıyor:
GİZEME GEREK YOK, BİLGİYİ PAYLAŞIN!
Z jenerasyonu, gerçek zamanlı olarak bilgiye kapsamlı erişimle büyüyen ilk tamamen dijital yerel nesil! Bu nesille güven ve daha güçlü bir bağ kurmak için şeffaflığa öncelik vermeli ve yönetim ve iletişim tarzınızı "bilinmesi gerekenler" politikasından "açık erişim" politikasına değiştirmelisiniz.
YOL GÖSTERİCİ OLUN!
Bu nesil pragmatiktir. İş güvenliği ve ilerleme ile ilgilenir. Bu çalışanlar, ilerlemeleri için kendilerinden ne beklendiğini ve geleceklerini nasıl kontrol edebileceklerini bilmek isterler. Bu nedenle, onlara bireysel olarak katkıda bulunan ve geleceğin lideri olarak başarılı olmanın ne demek olduğunu açıkladığınızdan emin olun. Eşit ücret, Z Kuşağı için de bir önceliktir. Maaşlar hakkında grup tartışmaları yürütün, böylece bu hiperbilişsel nesil, kuruluşun buna bağlılığını görecektir.
ÖNEMLİ OLDUKLARINI HİSSETTİRİN!
Bireysel katkılarının ne kadar önemli olduğunu açıklayın. McKinsey araştırması, onların amaç odaklı bir nesil olduğunu doğruluyor. Ekipteki bireysel katkılarının ve rollerinin kuruluşun misyonunu desteklemeye nasıl yardımcı olduğunu bilme istekleri onları farklı kılar.
ALAN AÇIN, DARALTMAYIN!
Motive olmalarını sağlamak için onlara özerklik alanı tanıyın. Bilgiye sınırsız erişimle büyüyen Z Kuşağı, kendi başlarına bilinçli kararlar almaya çalışıyor.
ABİLİK, ABLALIK YAPIN. GERİ BİLDİRİM SAĞLAYIN!
Neyin işe yarayıp yaramadığına dair gerçek hayattan örneklerle ve Z Kuşağı ekibinizin öz farkındalığını artıran eylem adımlarıyla sürekli ve net geri bildirim sağlamaya çalışın.