Pandemi herkesin içindeki potansiyeli ortaya çıkarma konusunda önemli bir dönem oldu. Birçoğumuz bunu avantaja çevirebildik. Nurcan Ercan Faulk da bu dönemi verimli kullananlardan. Eve kapandığımız insanlara küçük sokağa çıkma araları verilen o günlerde yürüyüşlere başladı Faulk. Ve bu yürüyüşler hayatının bir parçası haline geldi. Ama o yetinmedi bunu bir hedefe dönüştürdü, sosyal medyada insanları motive etmeye başladı. Yürüyüşlerinde koyduğu hedefleri iyice büyüten Nurcan Ercan Faulk, Berlin'den İstanbul'a yürümeye, bunu da filme çekmeye karar verdiğinde işlerin bir ödüle kadar uzanacağını düşünmemişti bile... Ama Nurcan Ercan Faluk ve eşi John Faulk'un Türk-Amerikan ortak yapımı olah Hadi, Go! belgeseli bu yıl 14. kez düzenlenen Berlin Bağımsız Film Festivali'nde (Berlin Independent Film Festival - BIFF) "En İyi Kısa Belgesel seçildi.
Amerikan ortak yapımı olan "Hadi, Go!"nun yönetmen Imran Ahmed. Filmde kendilerini canlandıran çifte çocukları da eşlik ediyor. Filmin metin yazarlığını da üstlenen Nurcan Ercan Faulk'un Türkiye üçlemesi" adını verdiği ve kendi yaptığı yürüyüşlerin ilki olan, "Berlin- İstanbul Yürüyüşü" anlatılıyor.
"Hadi, Go!", 7 ayda tamamlanan bu yürüyüşün çok büyük zorluklar içeren pandemi döneminde gerçekleşmiş olmasına rağmen hem fiziksel hem de zihinsel bir dönüşümü nasıl mümkün kıldığını filmin süresi olan 6,5 dakika içinde sinema diliyle izleyicisine aktarmayı başarıyor. Dünyanın çevresi kadar bir mesafeyi 10 yıl içinde yürümeyi kendine hedef koyan Nurcan Ercan Faulk, hedefindeki toplam 40.075 kilometrenin dörtte birlik bölümünü şimdiden tamamladığını söylüyor.
Nurcan Ercan Faluk ile belgeselini, neler yaşadığını konuştuk:
Sizi tanıyabilir miyiz? Kimsiniz Almanya'ya yolunuz nasıl düştü...
- 2004 yılında İstanbul'dan Berlin'e taşındım. Belgeselin yapımcılığını birlikte üstlendiğim eşim John Faulk ve iki çocuğumla birlikte yaklaşık olarak 19 yıldır Almanya'da yaşıyorum.
- Belgesele konu olan yürüyüş fikri nasıl ortaya çıktı?
- Her şey üç yıl önce Pandeminin en zorlu günlerinde başladığım günlük yürüyüşlerimi belli bir konsept altında toplama isteğimle başladı. Kendime bir hedef belirlemek istiyordum.
- Üçlemenin ilki olan Berlinİstanbul yürüyüşünden söz eder misiniz...
- Ben hem Berlin'i hem de İstanbul'u çok seven biriyim. Bu yüzden yürüyüşümü benim için değerli olan bu iki şehir arasında Berlin'den daima özlemini kalbimde hissettiğim İstanbul'a yapmaya karar verdim. Yedi ay süren bu yürüyüş hayatımda yeni bir dönemin de başlangıcı oldu diyebilirim.
- Dünyanın çevresi kadar bir mesafeyi 10 yıl içinde yürümeyi kendinize hedef koymuşsunuz. Neden böyle bir hedef?
- Konusu ne olursa olsun başarının sırrının öncelikle bir hedef belirlemekten geçtiğini düşünüyorum. Ardından yapmanız gereken tek şey ise disiplininizi bozmadan kendinizi seçtiğiniz bu hedefin çekim kuvvetine bırakmak. Ben üç yıldır her gün yürüyorum. Yürüyüşlerimde hep bir hedef şehir belirliyorum. Kendimi her yürüyüşte yenilenmış ve daha güçlenmiş hissettiğim için de buna hayat boyu devam etmek niyetindeyim. 10 yıllık planım ise toplamda dünyanın çevresi kadar bir mesafe olan 40.075 kilometreyi tamamlamak. Şu ana kadar 10.000 kilometrelik bölümünü yürüdüm.
- Yürüyüş sırasında neler yaşadınız?
- Tüm zorlukları minimuma indiren bir yöntemle bu yürüyüşü tamamladığımı söyleyebilirim sanırım. Almanların çok sevdiğim bir sözü var "Kötü hava yoktur, kötü kıyafet vardır." Bu sözü kendime prensip edindim ve hava şartları ne olursa olsun ona uygun kıyafetlerle hiç aksatmadan her gün yürümeye devam ettim.
- Nasıl bir hedefiniz var?
- Her insanın kendi en iyi versiyonunu bir potansiyel olarak yine kendi içinde barındırdığını düşünüyorum. Her gün yaptığım yürüyüşlerin bendeki bu gizli potansiyelin ortaya çıkmasında nasıl bir anahtar rol üstlendiğini keşfettiğimde çevremdeki insanlarda bu konuda bir farkındalık yaratmak için harekete geçmeye karar verdim. "Hadi, Go"! kısa belgeselini yapmak bu yönde attığımız ilk adımlardan biriydi. Buna paralel olarak @hadigofit adlı instagram sayfamda da her gün yaptığım yürüyüşleri paylaşarak bu konuda bir bilinç oluşturmaya çalışıyorum. Takipçilerim arasında bu konseptten ilham alan ve bir seneyi aşkın süredir aralıksız yürüyenler var. Yürüyüş gibi çok kolay olan fiziksel bir aktiviteyi düzenli yaptığınız taktirde hayatınızı yavaş yavaş nasıl şekillendirebileceğinizi fark ediyorsunuz ve artık bırakmak istemiyorsunuz. Bu yüzden son 3 yıldır her gün yürümek kulağa geldiği kadar zor olmadı benim için.
ÖDÜL BİZE GÜVEN VERDİ
- Ve ödül... Size nasıl hissettirdi?
- "Hadi, Go"nun katıldığmız ilk festival olan Berlin Bağımsız Film Festivali'nde "En İyi Kısa Belgesel" ödülünü alması ve filmin izleyenler üzerinde yarattığı pozitif etki bize doğru yolda olduğumuz konusunda biraz daha güven verdi. Bu filmin Türkiye'de de izleyici ile buluşabilmesi en büyük dileğimiz. Bu sebeple özellikle İstanbul'da birkaç festivale daha başvurmayı planlıyoruz. Umarım bu dileğimiz gerçekleşir.