Harç karmayı bilmek bir başka akademi. Aynı hamur açmak gibi. Ortası açılır, oraya yumurta yerine su. Çimento önceden üçte bir oranında kuma atılmış. Sonra usul usul karıştırılır ki kıvamını bulsun. Ev böyle inşa edilir. Çocukluğunda harç karmayanın akademisi sıkıntılıdır.
Çatırdar onların yaptığı ev, sıvaları dökülür. Ya oran yanlıştır. Ya da suyu yeterince vermemiştir...
Akademik metinlerin hantallığı bundan mıdır? Kollarıyla çalışmayı bilmeyenden cevval bir bilge çıkmadı desek, yalan olur! Çıkmıştır da bir elin parmaklarını geçmez bu. O metinlerden nedense hep havasız rutubetli odaların kokusu gelir. Söyleyeceğini söyleyemeyen uykulu bir hımhım bakar bize sayfalarından.
Ondandır serazat yazarlardan çıkmıştır ne çıktıysa. Sistemin ideolojik aygıtlarıyla arasına mesafe koyandan. Üniversiteler böyledir, gazeteler de. Acıklı bir durumdur bazı şeyler. Büyük lafların altında kalanların hikayesini anlatır tarih dediğimiz geveze.
Çok alıntı yapanlar da öyledir. O öyle söylemiş, bu böyle söylemiş, bırak dedikoduyu da sen ne söylüyorsun, diye sorarlar adama. Şemsi Tebrizi bunun altını çizer Makâlat'ında. Hiç kıymet vermez alıntı şampiyonlarına. Çünkü insan dipnotlarıyla değil kendisiyle tanımlanır.
***
Yeni yükselen seçkin sınıfların en büyük imtihanda sınıfta kalması da öyledir. Harç problemlidir. Devlete yanaşınca parayı bulmuşlar ve onlara ilk gülümseyen kadına tutulup karılarını boşamışlardır. Çünkü eğer kadın nesli asude bir muhabbet olarak değil de uzak durulması gereken bir şey olursa, ilk maddi sıçramada toz olur verilmiş sözler. Bilakis bu durum, aynadaki aksimizdir...***
Bu cimcime çağda böyle kekelememiz dilimizin bir kenarının yanık olmasındandır. Dilimizi yakmışlardır. O acıyla bir gam kasavet, inşallah öyle değildir, metinlerimize sinmiştir. Oysa camilerin kuş yuvalarındaki neşe bize bilgelerden mest eden mektuplar taşır. Neyzen Tevfik ile oturup bir mesnevi dinlemenin zevki çoktan meyhane masalarının kavga gürültüsüne rehin gitmiştir. Ya da instagram vaizlerinin çatık kaşlarından motamot uçuşan kargalar şehre kara bir gölge gibi yayılınca otobanlar karışır, trafik kazalarının müsebbibi onlardır...***
Sobasına odun kıran insanın baltasındaki kuvvet beynine açılımlar sağlar, sabah ezanı ondandır bir fecir âlemidir. Ya da diğer ortamlar anlasın diye söyleyecek olursak küllerimizi silkeleyen kızıl bir kuğudur. Her sabah o vakit bize adrenalin getirir. Bilmeli ki ocağın küllerini ayıklamadan yakılan ateş güncel pop kadar can sıkıcı bir iniltidir.