Türkiye'nin en iyi haber sitesi
CEM SANCAR

Korona ile çata çat bir konuşma

Neler yaptırıyor bize bu korona! Nasıl bir sınavdayız? Ne diyor aslında?
Bunlar dönüyor kafamda…
Mesela:
"Birlikte olmayın, dokunmayın, mesafe!" diyor.
Sonra dönüp:
"Birlik olmazsanız, tek bir aile olduğunuzu hatırlamaz, hep birlikte davranmazsanız canınızı yakarım" diyor.
Virüs zıt şeyler söylemiş gibi yapıyor ama öyle değil!
"Siz" diyor korona, "el sıkıştığınız öpüştüğünüz kaç insanın kuyusunu kazdınız. Kaç kişiye çelme taktınız.
Sevginiz yalan, hezeyanlarınızın esirisiniz… Ceza olarak teması yasaklıyorum size bundan böyle. Sahtekarlığınızın bedelini birbirinizden kaçarak yaşayacaksınız. İnsandan kaçan olacaksınız! Ama şunu bilin, kavimler, ırklar, sınırlar şunlar bunlar hepsi hikâye! Bir büyük sülalesiniz unuttunuz. Gidip renklere takıldınız, ayrımcılığa tutuldunuz."
Diyor ki:
"Doğayı hırslarınızla katlettiniz, hayvanları tükettiniz, ekosistemlere girip canlılığı kirlettiniz. Bilgeler gönderdik size. Çevreci yeşil adamlar. Arifler ve evet peygamberler. Hiçbirini dinlemediniz. Kutsal kitaplar indi, üstünü örttünüz. Özünü kapatıp şekline taptınız.
Yaktınız kırdınız, insanları mülteci ettiniz.
Tabiatı verdik size. Vücut direnciniz yükselsin diye şifalı bitkiler. Ata tohumları. Kısmi oruç. Lokman hekimler, İbn Sina. Hepsini aşağıladınız, elinizin tersiyle ittiniz. İlaçları tekelinize alıp para için sapıttınız.
Ondandır tırak diye eve kapadık sizi! Bu bir ikaz. Düşünün, tefekkür edin, kendinize gelin diye. Sevdiklerinizin kıymetini bilin, size hediye edilen tabiatınızın değerini bilin. Hatalarınızı bir takke gibi önünüze koyun diye!
Gençlerinizi birer 'azgın' gibi yetiştirdiniz.
Yaş almışlarınız da zaten yol gösterici ak saçlılar olmadı. Ergen ihtiyarlar oldular. Nasihat edecek akıl yoktu çoğunda.
Marketleri yağmalayanlara, bir iki hasta baktılar diye ağlayan özel hastanelere bak. İnsanları dinine, kıyafetine göre ayıranlara, hâlâ nefret kusanlara...
Bak reyting delisi ekranlardaki ahmak gazetecilere. Utancın iki ayaklı olanlarına…
İhtiyarlarını ve kronik hastalarını ölüme terk etmeye yeltenen ecnebileri de unutma. İçinizdeki yalan haber yayıcılara, 'nüfus azaltıcılara' bak. İspanya'da ölüme terk edilen huzurevine…
Sınıf zümre ayrımını siz yaptınız. Biz yapmadık. Hastalık herkesi yakalayınca anladınız.
Tatlı sözle olmadı, dayakla öğretiyoruz size. Daha önce de böyle afetlerle öğretilmişti, eğer tarih hafızanız tamamen silinmediyse!"

***

Lan dedim içimden, lan korona… Fakat dünyayı düşündüm sonra:
Büyük bir aileydik, orası doğruydu. Bütün dinler tüm insanlığa konuşmuştu.
İyilikte ve barışta yarışmayı unutmuş, çiçek bahçesi değil, kırbaç çilesi olmuştuk. Bu da doğruydu.

***

Bak dedim korona, bu imtihandan da anlımızın akıyla çıkacağız biiznillah!
Her yatsıda o ballı salavatla, o 'Allahümme salli âlâ seyyidina Muhammed' ile kalbimizi hatırlıyoruz. Kalbimiz derken eşref-i mahlukatı diyorum.
Ayrım yok, 'insana' bakıyorum.
Göğsümüzdeki bitmez direnç, kurduğumuz çok sesli bilim kurullarıyla, ferasetle elbette.
Birbirimizi kollayarak, koruyarak. Tedbirlerle ve önlemlerle yürüyoruz. Sen hangisini seversen o kelimeyle söyle…
Modern olacağız diye eve ayakkabıyla girme dangıllığından vazgeçtik.
Yemekler pişirdik, yeniden muhabbet koktu yuvalar.
Bir sürü doğru laf ettin ama:
Mahallelerde yaşlılara alışveriş timleri kuran gençler, kendilerini sağlık çalışanlarına açan oteller, elini taşın altına koyan iş insanları. Yeni ve kapsayıcı bir dile geçen yetkililer de var burada. Dayanışma, empati ve diğerkâmlık.
Şefkatin öz dilini talim edenler de var, biz de varız, bütün o kaz kafalılar karşısında.

***

Istırabın sonu yok sanma dedim kendime, bu da geçer.
Ellerimi yıkadım, aldım insanı başıma koydum.
Allah, tecellileriyle konuşurdu.
Biliyordum…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA