Özellikle sakin kafayla izlerseniz Türkiye mayhoş ama eğlenceli memleket.
Muhalif kamuoyunun, 'Kuleli Askeri Lisesi'ni gazoz kapağı yapacaklar!' haberini paylaşan kelli felli tiplerinden tutun da, geçmişte Mimar Sinan'ın kafatasını ölçmelere varan çocuksu ırkçılık arayışlarıyla Hz. Peygamber Türk'tü gibisinden serbest atışlara kadar...
Kekremsi neşenin bini bir para.
Ama önce kamera görünce surat ekşitip 'büzük dudak sendromundan' mustarip sol Kemalist yazar tiplerindeki ruh haline şöyle bir göz atmalı.
Takip ettiğim sıkı bir gözlemci, sosyal medya profili Hamdi Keleş şöyle yazdı, bir iki kısaltma ile veriyorum:
"Habertürk TV'de Kübra Par'ın konuğu Ahmet Ümit.
Bir soru üzerine bu günkü Türkiye'den ümitli olmadığını, ülkede ifade hürriyetinin bulunmadığını, bir parti ve bir adamın her şeye karar verdiğini, ancak lehte gelişmeler olduğunu (İBB seçimlerini kastediyor olmalı), zulmü nihayet bitirecek günlerin yakın olduğunu, kendisiyle çelişmek pahasına ballandıra ballandıra anlattı. (Hem ümitli, hem ümitsiz) Hayatta beni en rahatsız eden insan tipi, son derece sübjektif, indi olan (keyfî olan) kişisel görüşlerini her türlü doğrunun üstünde, evrensel yasalarmış gibi pazarlamacı ağzıyla köpürterek anlatan insan tipidir.
Bak işte TV'de ağzına geleni, arzu ettiğin biçimde söylüyorsun!.. Anlaşılan Tayyip Bey'le münazara istiyorsun.
Adam seni kâle almıyor. Buna kızgınsın. Kötü haber: Şifası yok bu hastalığın. Öyle devam edecek, sevgi yüzü görmeden giderek radikalleşeceksin.
İnsanı anlatıyorum diyorsun ama sen daha kendini tanımaktan, tedavi etmekten acizsin. Bir Dostoyevski çıkmaz senden.
Bu ülkede terör örgütüne arka çıkıp akademisyen kimliğine tecavüz etmiş insanların bildirilerine bile Anayasa Mahkemesi, ifade ve fikir özgürlüğü tanısı koydu. Sen edeple neyi söyledin de başın belaya girdi?
Evet, üretim bitince, demagoji ve popülizmin başlayacağını bir kez daha müşahede ediyoruz..."
Gülmeyi bırakıp konuşabilirsek asıl mesele, fanatizmin sağlı sollu zehirlediği sirke tadında bir iklimi hâlâ yaşadığımız gerçeği. Zannımca polisiye yazarı ile peygamber Türk'tür yazarının arasındaki fark, bu anlamda sadece 'ekşimiş' bir fark...