Kimsenin adını bile anmadığı güllacın, Ramazan ayında sofralara baş tacı edilmesi gibi, bütün yıl ortalıkta görülmeyen şampanya da yıl sonunda medya tarafından hatırlanır. Bir zamanlar yılbaşının simgeleri şampanyayla birlikte hindiydi. Ama hindi, 12 ay boyunca pazarlanıp, yağsız eti kolesterolünü düşünenler tarafından tercih edilince, yılbaşına özel olmaktan çıktı. Batılılar şampanyayı her ortamda tüketiyor; şık bir restoranda aperatif olarak ne istediği bile sorulmadan müşterinin önüne şampanya kadehi getiriliyor. Formula 1 ödül törenlerinin ardından dereceye girenler, birbirlerini şampanya banyosuna tutuyor ve bu bizim TV kanallarımız da dahil, bütün dünyada milyarlarca seyirci tarafından izleniyor. Ama bu yayınlar sonrasında bile bizde şampanya satışında sıçrama görülmüyor. Biz onu sadece yılbaşında hatırlıyoruz. Şampanya bütün dünyada, yılbaşında en çok tüketilen içki. Lüks mekanların yılbaşı için verdikleri ilanlarda, çoğunlukla tıpasını patlatmış bir şampanya şişesi görürüz. Zira şampanya, aynı zamanda seçkinliğin de simgesi. Maliyecilerimiz de onun bu özelliğini fark edip, yüklü vergilerle daha da seçkin içkisi haline getirmeyi başarmışlardır.
BİR KEŞİŞ KEŞ FETTİ
Yaklaşık 1700'lü yıllardan bu yana üretilen bir tür şarap, şampanya. Dom Perignon adlı bir keşiş, sert iklimli, şarabın tam olarak olgunlaşamadığı Fransa'nın kuzeyindeki Champagne bölgesinde, içinde şarap bulunan şişelere biraz pancar şekeri, biraz da maya katıp, şişenin ağzını mantarla sıkıca kapatarak, ikinci kez mayalanmaya bırakmış, böylece şampanya ortaya çıkmıştı. Ancak şampanyanın başarısının sırrı, başından beri onun pazarlanmasında. Önce çarlara, krallara, prenslere ve sermaye aristokratlarına hediye edilerek saraylarda ve lüks malikanelerde içilmesi sağlanmış, burjuva kesimi de soyluların yolundan gitmişti. Fiyatının özellikle yüksek tutulması ise şampanyayı prestijli içkilerin zirvesine oturtmuştu. Gel gelelim her ürünün daha uygun fiyatlı benzerleri üretilir; 19. yüzyılda, İtalya'da da şampanya yöntemiyle köpüren şarap yapılmaya başlandı. Şampanya adı korunduğu için, bu köpüklü şaraplar önceleri 'şampanya yöntemiyle üretilmiştir' ibaresiyle satılıyordu. AB, bu tanımı da yasaklayınca bu kez 'spumante', yani 'köpüren' denmeye başlandı ve yöntem olarak da, 'classico', yani "Klasik yöntemle üretilmiştir," dendi.
KÖPÜREN ŞARABIN FİYATI DÜŞÜK
İtalyan köpüren şaraplarının en kalitelileri, Venedik'in kuzeyindeki Treviso bölgesinde yapılan ve üretildikleri İtalya'nın kuzeyine özgü eski bir beyaz yerli üzüm çeşidinin adını taşıyan prosecco'lar. Zarif köpüklü, ferahlatıcı, hafif ve yoğun meyvemsi aromalarıyla prosecco'lar kısa zamanda pahalı şampanyaların bir numaralı rakibi oldu. Şampanyaya göre çok daha ucuz olan fiyatları, onları bütün dünyada ciddi bir içki trendi haline getirdi. Ancak prosecco, şişelendikten sonra altı ay içinde tüketilmeli. Aksi takdirde o nefis aromaları büyük ölçüde kayboluyor. Proseccolar değişik köpürme oranlarına göre de farklı isimler alıyor. Örneğin kadehte bol kabarcık çıkaran prosecco'lara 'spumante' denirken, daha ince kabarcıklı köpüklü şaraplar 'frizzante' olarak niteleniyor. Şampanya tıpkı siyah havyar, kaz ciğeri, siyah trüf gibi lüks bir ürün. Ama bu çok özel içki ününü hak ediyor. Yeni yıla bütün dünyada milyonlarca kişinin ellerinde şampanya kadehleriyle girmesinin en önemli nedeni bu olsa gerek. Ancak kadehinizdeki köpüren içkinin pahalı şampanya mı, çok daha ucuz prosecco ya da şampanya yöntemiyle yapılan ve kalite açısından onlardan hiç de aşağı kalmayan bir yerli köpüklü şarabımız mı, olduğunu sizden başka kimsenin bilmesi mümkün değil. Tercih sizin.