Geçtiğimiz hafta Aydın'ın Yenipazar ilçesinde düzenlenen Tohum Takas Şenliği'ne giderken bir an François Truffaut'nun ölümsüz bilimkurgu filmi Fahrenheit 451'i izlerken üzerime çöken atmosferi tekrar yaşar gibi oldum. Bilirsiniz bu filmde kitap, insanlığın en büyük düşmanı ilan edilir, bulunduğu yerde yakılır. Bir grup kitapsever ise kendilerinden sonrakilere aktarabilmek için birer kitabı ezberleyip, eserleri belleklerinde saklarlar. Yenipazar Tohum Takas Şenliği'nde de benzer bir uygulama yapılıyordu. Tohum yasasıyla 15 bin yıl süreyle Anadolu toprakları üzerinde yaşayanları doyurup besleyen tohumlarımızın sertifikalı olmamaları, dolayısıyla sağlıklı olduklarının tescil edilememesi gerekçesiyle alım satımı yasaklanınca, yerli üreticiler, bir süredir, ellerinde bulundurdukları yerli tahıl, sebze ve meyve tohumlarını bu tür takas şenliklerinde değiş tokuş ediyorlardı. Bu yolla tohumlarımızın bir bölümü, ithal kısır tohumlar karşısında hiç değilse yok olmaktan kurtulabiliyordu.
TOHUM BANKASI KURULDU
Yenipazar'daki şenliklerin ancak yetişebildiğim öğleden sonraki programı iki panelle başladı. Konuşmacılar yerel mirasımızı korumada tohumun oynadığı rolü, bu bağlamda tohum takasının önemini dile getiren konuşmalar yaptılar. Bu arada Ege'de, Seferihisar'da Can Yücel'in adının verildiği bir de tohum bankası kurulduğu, bir yıl içinde 300 civarında, yöreye özgü tohumların toplandığı duyuruldu. Ardından takas başladı. Yenipazar civarındaki köylerden gelen köylüler, büyük emeklerle yaşattıkları tohumlarını birbirleriyle değiş tokuş ettiler. Tohumlar el değiştirip köylüler geldikleri köylerine doğru yola çıkarken, ticari olarak yaşam alanı bırakılmamış tohumlarımızın, tekrar özgürlüklerine kavuşacakları güne kadar, tohuma gönül verenler sayesinde tümüyle yok olmayacaklarını düşünüp, teselli buldum.