Her salı akşamı izleyiciyi ekran başına kilitleyen atv'nin Ben Bu Cihana Sığmazam dizisi, erkek izleyiciyi olduğu kadar kadınları da etkisi altına alıyor. Dizide Zeliha karakterini canlandıran Sevil Akı, güçlü kadın rollerinde görmeyi sevdiğimiz bir isim. Akı, bu kez gizli serviste çalışan güçlü bir kadın karakteriyle evlerimize konuk oluyor. Spor tutkunu, işine aşık, ailesine bağlı olan Sevil Akı'nın hikayesini bizzat kendisinden dinledik. Hem rolünü, hem oyunculuğa yeni başlayanlara tavsiyelerini, hem de özel hayatını konuştuk.
- Ben Bu Cihana Sığmazam dizisinde daha önce tanıdığınız birçok kişiyle birlikte çalışıyorsunuz. Bu bir oyuncuya konfor alanı sağlıyor mu?
- Bu dizide olmak, aileye geri dönmek gibi. Oyuncu olarak yönetmen ve diğer tüm çalışanlarla yeniden birlikte çalışmak, zamanı kısaltan konforlu bir durumdur. Yönetmenin dilini bilmek, senaryonun içinde varlığını hissettirmek daha kısa bir sürede oluşur. Bu durum oyuncu içinde hızlı ve keyifli çalışma şartları oluşturur. Bu nedenle çok mutluyum.
- Zeliha güçlü bir kadın. Geçen bölümlerde de farklı yönleri ortaya çıktı. Bu karakteri canlandırmak sizi heyecanlandırıyor mu?
- Sürekli değişken bir senaryoda rolün gideceği ve dönüşeceği yolu keşfetmek, yol arkadaşı olmak çok güzel ve merak uyandırıcı. Senaryo içinde yazılan, benim Zeliha için hissettiklerim birleşince rolün ulaşacağı yer beni heyecanlandırıyor. Her zaman söylediğim gibi kişi kendinden bağımsız oyunculuk yapamaz. Her rol bizim rengimizden, dokumuzdan bir tat taşır. Zeliha da benim hazinemden çıkan çok sevdiğim bir yol arkadaşım.
- Güçlü kadın rollerini seviyor musunuz?
- Yıllarca tiyatro sahnesinde de hep güçlü kadınları oynadım. Yıllarca kaftanlı kostümler çıkmadı üstümden. Hep çok sevdim. Hissettim bu kudretli kadınları. Güçlü kadınların dramatik hikayeleri çok kuvvetli ve teatraldir. Oyuncuya oynarken zevk verir, insanların gücün altında, güçlü olmak için feda ettikleri, kazandıkları, kendi gibi güçlü hislerini hatırlatır. Rolleri daha derinleştirir. Güçlü kadınlar, seyircinin gözünde de edebiyatta da etkileyici rollerdir. Ne mutlu bana ki bu değerli rolleri oynuyorum.
- Karakter birçok yerde 'deli Zeliha' olarak adlandırılmış. Onu deli yapan nedir?
- Deli Zeliha, içinden geldiği gibi, cesur ve güçlü bir kadın. İnsiyatif almak ve istediğini dile getirmek, kimsenin dediğini yapmamak bir çeşit delilik bence. Özgür ve deli benim Zeliha ne güzel...
- Sert kadın karakterleri oynamayı izleyici size çok yakıştırdı. Sizin de sert yanlarınız var mı?
- Sert kadınların ya da sert gibi görünen kadınların kalbi farklıdır bence... Benim sert değil ama prensipli yanlarım vardır. Yaptığım işe, duygusal bağ kurduğum her şeye, herkese çok saygı duyarım, ciddiye alırım ama ilişki biçimim eğlenceli ve yaratıcılığa yöneliktir. Hiç kimseyi seçimleri, kararları nedeniyle eleştirmem. Seçimlerimde de aynı şeyi beklerim. Kırmızı çizgim kararlarım diyebilirim. Bunun dışında her şey benim için aşktır.
RİNGE ÇIKACAK KADAR İYİYİM
- Sporla oldukça ilgilisiniz. Kickboks merakınız nereden geliyor? Ne zaman başladınız?
- Spor benim için çok önemli. Oyuncu olmasam sporcu olurdum diye düşünürüm hep. İnsanları barıştıran, bakış açısını değiştiren, geliştiren en önemli iki değer sanat ve spor diye düşünüyorum. Ben eğitmen olarak da oyunculuk eğitimlerinde, kişisel gelişim metotlarında spordan çok örnek veririm, her spor dalının iyi bir seyircisi ve takipçisiyim. Beni hem dinlendiriyor, hem çok heyecanlandırıyor. Kickboksu beş sene önce merakla başlayıp çok sevdim. Oyuncu olarak içimde hissettiğim patlayıcı güç ile buluşunca bir anda kendimi ringe çıkacak kadar geliştirdim ve bu tarz sporların felsefesini de araştırıp ilgilendim. Dövüş sporları başlı başına zaman ayrılıp öğrenilmesi ve araştırılması gereken özel sporlar.
KENDİMİ OĞLUM İÇİN TEDAVİ ETTİM
- Fobiniz var mı?
- Uzun yıllar hayvan korkum vardı. Hayvanlar küçüldükçe korkum artardı. Attan korkmayıp yavru kediden korkardım. Ama fobi diyebileceğim yıllar geride kaldı. Anne olduktan sonra oğlum benden öğrenmesin, hayvanlardan uzak kalmasın diye çok büyük çaba gösterdim ve kendimi tedavi ettim. Şu an hayvanları çok seven bir çocuğum var. Hayvan korkusu olan insanlar, hayvan sevmez diye düşünülür, yıllarca bununla mücadele ettim. Korkmak çok özel bir durumdur, buna anlam veremezseniz bile, insanları sorgulamak çok büyük bir sabit fikirdir. Ben hep hayvanları çok sevdim ama kedi fobim vardı. Lütfen korkulara önyargılı olmayın.
OĞLUMA TAVSİYEM ÖN YARGILI OLMAMASIDIR
- Oğlunuzun diziyle arası nasıl? Ona neler tavsiye ediyorsunuz?
- Ailem her zaman en büyük takipçim ve destekçimdir. Oğlum ise, annesi ile daha ilgili olduğu için oyuncu kimliğime büyük saygı duyar ama çok seyretmez. Zor çalışma şartlarında hayatımı çok kolaylaştırdıklarını da söylemeliyim. Oğluma kimseyi yargılamayan, iyi kalpli biri olmayı, önyargının tehlikeli olduğunu anlatıyorum hep. Dünyanın her yerinde yaşayabilecek bir insan olabilmesini, hayallerini küçültmemesini mutlu olmasını diliyorum. Meslekler ve dünya çok değişti, dünyanın tek ortak dili var sevgi. Sevgisizlik yok ediyor insanlığı.
DOMİNANTIM AMA KURU FASULYE DE YAPARIM
- Ekranda dominant biri olarak görüyoruz sizi. Evde durum değişiyor mu?
- İşim ile ev hayatımı çok net ayırabilen biriyim. Sahnede ya da çekimde çok zor sahneler çekmiş olsam bile eve geldiğimde kuru fasulye yapabilirim mesela... Meslek olarak oyuncu olduğumu bilirim. Evde son derece domestik bir kadınım. Dominant olduğum zamanlar var elbette ama daha dengeli ilişkilerim var diyebilirim.
OYUNCULUK BÜYÜK BİR AŞK
- Kariyeriniz sürecinde hayal kırıklıkları yaşadınız mı?
- Oyunculuk o kadar zor bir mücadele ki... Yol ayrımları, kararlar, mutsuzluklar, her türlü zorluğa rağmen büyük aşk. Mesleğimin şartları ile barışık bir oyuncuyum, bu çok zor bir seviyedir. Çünkü sadece iyi oyuncu olduğunuz için kimse size kapılarını açmaz. Bu nedenle sabırlı, barışık, kendinize güvenli ve güçlü durmanız gerekir. Aksi olduğunda hayal kırıklıkları çukuruna düşer çıkamaz ve mutsuz olursunuz. Maddi manevi zor bir sınavdır bu. Ben çok zor günler geçirdiğim zamanda tiyatro aşkıma, seyirci ile canlı kurduğum bağa, kendimi keşfetmeye yoğunlaştım. Küçük hesapların içinde olmadım. Kalbim kırıldı ama bunda da öğrenip devam ettim daha büyüklerini yaşamamak için.
FUTBOL PROGRAMI YAPMAYI ÇOK İSTERİM
"Futbol ile çok ilgiliyim. Futbol bilgim ve ilgim çevremdeki insanları çok şaşırtır hatta. Futbol maçlarına da gitmeye çalışırım, yorumlarım, düşüncelerim fanatizmden uzaktır. Tam bir sporseverim diyebilirim. Uzun zaman futbol programı yapmayı çok istedim, kim bilir belki de gerçekleştiririm."
OYUNCU OLMAK İSTEYEN GENÇLERE 5 ALTIN TAVSİYE
1- Oyunculuğun bir sanat dalı olduğunu unutmayın.
2- "Örnek aldım", "idolüm" gibi cümleleri hayatlarından çıkartıp yerine "hikayelerinden ilham aldım" fikrini koysunmlar.
3- İdol kavramı tecrübesizken taklit emek, onun gibi olmak yoluna götürür ki çok tehlikelidir.
4- Kendi özgün yaratıcı ruhuna ulaşmak vasat olmayı reddetmek çok zor bir yol ama doğru yoldur.
5- Ben öğretmen olarak çok anahtar veririm öğrencilerime ama bütün anahtarlar kendi kapılarını açar. Mesele balık tutmayı öğrenmekte.