Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKER GEZİCİ

İnsanları gülümsetmek kadar güzel bir şey yok

Sinehane’nin yapımcılığını üstlendiği Yıldız Tozu filminde rol alan Türkü Turan, “Oynamaktan korkacağım rolleri çok seviyorum. Bana hep değişik güzel roller gelsin, ölene kadar oynayayım, bir tek bunu istiyorum” diyor

İlk olarak 2008 yılında vizyona giren Reha Erdem'in 'Kosmos' filmiyle tanınan oyuncu Türkü Turan, ardından rol aldığı dizi ve filmlerle oyunculuk kariyerinde sağlam adımlarla ilerledi. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sosyoloji Bölümü mezunu Turan, şu sıralar Sinehane'nin 24karefilm'le ortak yapımcılığını üstlendiği "Yıldız Tozu" sinema filmiyle adından bahsettiriyor.
Mustafa Kutlu'nun aynı adlı eserinden uyarlanan filmde Gülce karakterini canlandıran oyuncuyla, filmi, karakterini, kariyerini ve şarkıcılık kimliğini konuştuk...
- Türkü Hanım, hayırlı olsun. Nasıl bir film oldu Yıldız Tozu?
- Teşekkür ederim. İçinde olmaktan çok keyif aldığım bir film oldu. Erzincan'da Kemaliye'de çektik filmi. Hayatımın en şahane setlerinden biriydi. 'Seni Çok Bekledim' adlı dizide Kemaliyeli bir kızı oynamıştım. 3 bölüm sürmüştü o karakterin yolculuğu. Ama ben rolü o kadar çok sevmiştim ki, yine Kemaliyeli bir kızı oynamak istiyorum diye dilek diledim. Üstüne bu rol geldi.
- Neden sevdiniz Kemaliye'yi bu kadar? Nesi etkiledi sizi?
- Toprakları, insanları bana çok samimi geliyor. O coğrafyayı çok seviyorum. Erzincan'da özellikle Karanlık Kanyon inanılmazdı. Fırat nehrinin kenarında gezdik. Sonra ben Elazığ'a Adana'ya, Mardin'e gittim. Son iki yıldır kafayı orta doğuya takmış durumdayım. En son Mısır'a gittim bu sene. Şimdi de Fas'a gitmek istiyorum. Orta Doğu tarihini, mitolojisini, kültürünü öğrenmek hoşuma gidiyor.



- Filmde oynamayı neden istediniz?
- Birçok sebebi var. Ahmet hocanın filmlerini biliyordum. Yaptığı işleri de seviyorum. Senaryo da çok güzeldi. Uzun zaman sonra hiçbir sert konuya dokunmayan sadece insanın sadece naif duygusuyla ilgilenen bir senaryo okumamıştım. Çocuklara dair olan ama hala hepimizin yaşadığı küçük masumane duygular çok etkiledi beni. O sakinliğin içinde olmak çok hoşuma gitti. Hem senaryo, hem Ahmet hoca, hem coğrafya tüm sevdiğim şeyler bir araya geldi.
- Filmin hikâyesinden bahseder misiniz biraz?
- Kardeşlik duygusunu işliyoruz filmde. İki kardeşin Almanya'dan gelen dayılarının kendilerine getirdiği hediyeler üzerinden yaşadıkları tatlı çekişmeler, kıskançlıklar izleyenleri hem tebessüm ettirecek hem duygulandıracak. Filmi izleyen birçok insanın çıktıktan sonra kardeşini, ailesinden birini ya da küskün olduğu birini aramak isteyeceğini düşünüyorum.

ZOR İŞLERİ SEVİYORUM
- Nasıl birini oynuyorsunuz bu filmde?
- Gülce, çok naif bir köy kızı. Gençliğinde âşık olmuş ama aşkı uzaklara gitmiş. Ama bunu olgunlukla karşılayan bir kız Filmde biz bu hikâyeni sonrasını izliyoruz.
- Kariyerinizdeki rol çeşitliliği özellikle istediğiniz bir şey miydi?
- İlk filmim Kosmos'un üzerinden 15 yıl geçmiş. Filmim de 10'u geçti sanırım. Hepsi birbirinden farklı filmler. Ben işin kolayına kaçmaktan hoşlanmıyorum. Benim için zor olsun, oynamaktan korkacağım daha önce yapmadığım bir şey olsun istiyorum. Bana hep değişik güzel roller gelsin ölene kadar oynayayım bir tek bunu istiyorum.

AŞKI YAŞAMAK İÇİN BİRİYLE BERABER OLMAMA GEREK YOK
- Peki ya aşk nerede duruyor hayatınızda?
- Aşk sadece karşı cinsler arasında olan şeyler değil. Bu aralar yeğenimle büyük aşk yaşıyorum. Hiçbir şey düşünmüyorum başka. Biriyle flört etmek, bir arkadaşınla yemeğe gitmek, sevdiğin biriyle sohbet etmek hepsini ben aşkla yaşıyorum. Mesela, Mısır şu zamana kadar en çok aşık olduğum yerlerden biri. Sanırım birçok şeyle aşk yaşamayı öğrendim. Dolayısıyla aşkı yaşamak için biriyle beraber olmama gerek yok.
- Aşk arayışım yok diyorsunuz...
- Evet, hiç arayış içinde değilim. Yarın bir gün biriyle aşk yaşayabilirim bu normal ama kendinden ve varoluşundan memnun olmak sanırım, herhangi bir şeye ihtiyaç duymamayı gerektiriyor.
- Anne olma isteği ya da evlilik baskısı var mı üzerinizde?
- Hayır. Teknik olarak düşündüğüm zaman bu tip şeylere inanmıyorum. Daha doğrusu, biyolojik saat diye bir şey olmadığını bunun sosyolojik baskı olduğunu kadınlara anlatmak istiyorum. Eyvah 35 oldum, doğuramayacak mıyım, evlenemeyecek miyim, yalnız mı öleceğim gibi güdüler bende yok. Yeğenim bir çocuk olarak bana o kadar yetiyor ki şu an, ben doğurmuşum gibi. O yüzden ihtiyaç duymuyorum.



MISIR'DA TANINDIĞIMIN FARKINDA DEĞİLDİM
- İnsanlar sizi en çok hangi işinizden hatırlıyorlar?
Öyle Bir Geçer Zaman Ki ve Dolunay'dan hatırlıyorlar daha çok. İnanın Mısır'da çölde kimse yoktu 20 tane kız geldi fotoğraf çektirmek için. Ben şok oldum. Mısır'da bu kadar tanındığımın farkında değildim.
- Nasıl bir histi?
Farklı bir milletle kaynaşmak çok güzel geldi. Burada herkes birbirini görüyor ama orada izledikleri diziden birini görmek onlar için çok farklı oluyor. Çöldesin yani, sabahın 8'inde sana doğru koşturuyorlar. Çok şaşırtıcıydı.
- İlk tanındığınız anı hatırlıyor musunuz peki? Şöhret algısı ne zaman oturdu sizde?
- Hiç oturmadı. Hala yok. Hiç kendimi öyle görmüyorum. Hiçbir şey yapmadan o insanı sadece orada bulunarak mutlu etmek kadar güzel bir şey yok. O çok büyük bir güç. Fiziksel olarak tutup çekilmediğim sürece insanlarla bir arada olmak, birinin yüzünde gülümseme yaratmak çok hoşuma gidiyor açıkçası. İnsanlara sohbet etmeyi seviyorum.
- Sizin kime hayranlığınız var? Dünyanın herhangi bir yerinde fotoğraf çektirmek isteyeceğiniz biri var mı?
- Türklerden Uğur Yücel'e çok hayranımdır. Bir de Nur Sürer. Nur hanımla çalışma imkânım da oldu. O ikisine ayrı bir hayranlığım var ama ben galiba oyuncu ve yönetmenlere değil de müzisyenlere tutuluyorum. Müzisyen kovalıyorum. Mesela Ash diye sevdiğim bir müzisyen var. Bu yaz Bodrum'da konser verdi. Hemen onunla fotoğraf çektim, paylaşımlar yaptım. Tam bir fan kızı olabiliyorum birden. O yüzden müzik yapanlara karşı büyük bir hayranlığım var. Ben yapamadığım için..
- Aslında siz de yapabiliyorsunuz. Şarkı söylüyorsunuz..
- Evet ama enstrüman çalamıyorum ya, o müzisyenlik bana çok büyülü geliyor. O yüzden çok hayran oluyorum. Bir gün müzisyen oynarsam şahane olur. Müzikal de çok aklımda, latin tango vs çok ders aldım. Birçok dansı öğrenmeye çalıştım, şarkı da söyleyebiliyorum. Müzikal yapmak çok isterim.

YAŞ ALMA ENDİŞEM YOK ÇÜNKÜ 38 GÖSTERMİYORUM
- Sektörde tüm kadınlarda bir güzellik dayatması var. Siz de yaşıyor musunuz böyle bir baskı?

- Evet, oyuncu olan herkes yaşıyor bunu. Herkes botoks yaptırıyor ben de mi yaptırsam diye tüm oyuncular kendine bir kere soruyordur bence. Ama ben, hiç oralarda değilim. Yaptığım şeyden memnun olduğum sürece kendimi güzel hissediyorum. Ama iyi oynayamadığım zaman çok iyi görünsem bile kendimi güzel hissedemiyorum. Benim güzellik anlayışım oradaki inandırıcılık ve gerçeklikle ilgili.
- Yaş almakla ilgili endişeniz var mı?
- Tam tersi, herkes yaşını hiç göstermiyorsun diyor. O yüzden 38 yaşında olmaktan da gurur duyuyorum, çünkü 38 göstermiyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA