Atv'de yeni başlayan Vermem Seni Ellere dizisi, hikayesi ve genç oyuncu kadrosuyla olduğu kadar, Ordu'nun doğal güzellikleriyle de adından bahsettiriyor. Akın Topuz'un yapımcılığını üstlendiği, Ali Balcı'nın yönetmenliğinde çekilen dizi ekibi, bolca yeşilin içinde, sakin bir ortamda temiz havada çalışmaktan çok mutlu. Dizinin eli maşalı, bildiğini okuyan, dik başlı cesur ama bir o kadar da duygusal kızı Zeliş'e hayat veren Buse Meral de onlardan biri... Enerjisi ve güler yüzüyle setin en eğlenceli isimlerinden biri olan Meral, halen Ordu'nun temiz havasına alışmaya çalışıyor. İlk kez bir Karadeniz dizisinde rol alan güzel oyuncu, hem çalışma ortamını, karakterini hem de kariyer planlarını anlattı.
- Buse Hanım öncelikle hayırlı olsun. Diziye dahil olma sürecinizi öğrenebilir miyim?
- Teşekkür ederim. Uzun zaman sonra bir yaz projesinde bulunmak istiyordum. Okuduğumuz senaryolar içinde bu projenin benim için enerjimi gösterebileceğim doğru iş olduğunu düşündük ve görüşmelerimiz o şekilde devam etti.
- İlk iki bölüm sonrası gayet güzel yorumlar okudum. Siz nasıl yorumlar aldınız?
- Vakit buldukça bende yorumları okumaya çalışıyorum. Gayet güzel şeyler okuyoruz hepimiz çok mutluyuz. Çok sıcak ve samimi bir iş çıktığını düşünüyorum.
ZELİŞ'İN ELİNDEN BİR SÜRÜ İŞ GELİYOR
- Daha önce bir Ege işinde oynamıştınız. Şimdi tamamen Karadeniz'de çekilen bir işte yer alıyorsunuz. Karadeniz sevdiğiniz bir coğrafya mı?
- Evet, daha önce bir Ege işinde oynamıştım, o da çok keyifliydi. Karadeniz bildiğim bir coğrafya değildi, ben de yeni deneyim ediyorum. Açıkça söylemem gerekirse biraz zorlanıyorum, buranın havası pek alışkın olduğumuz bir hava değil. Ordu çok güzel, burada çok keyifli vakit geçirebiliyorum.
- Masal gibi bir coğrafyada çalışmak nasıl bir duygu? İstanbul'u özlediniz mi, yoksa biraz sakinlik iyi geldi mi?
- İstanbul'u sadece ailem ve arkadaşlarım olduğu için özlüyorum. Ben sakinlik seven bir insanım zaten onun için buranın sakin ve dinginliği bana çok iyi geldi.
- Kadroda çok iyi isimler var. Daha önce beraber çalıştığınız kişiler var mı? En çok kimlerle iyi anlaşıyorsunuz?
- Partnerim Emre ile ikinci defa partnerlik yapıyoruz birbirimize. Çok şanslıyız, herkes çok iyi çok tatlı gerçekten hepimiz birbirimizle çok iyi anlaşıyoruz.
- Set dışında vakitler nasıl geçiyor. Neler yapıyorsunuz?
- İlk bölümler çok yoğun çalıştığımız için set dışında uyumak ve dinlenmek dışında pek vakit geçirme sansımı olmadı açıkçası. Ama artık bölgeyi de daha iyi tanımaya başladık. Burada denize girmeyi çok seviyorum, Karadeniz'in suyu başkaymış gerçekten. Onun dışında bol bol dinlenip, müzik dinliyorum, şehri keşfetmeye çalışıyorum.
- Bölge yemekleriyle aranız nasıl?
- Ordu'nun kendine has bir sürü yemeği var birçoğundan tatma şansım oldu.
- Biraz karakter özelinde konuşacak olursak... Özgür ruhlu, asil, dik başlı ama biraz da duygusal bir kız Zeliş. Siz karakterinizi nasıl tanımlarsınız?
- Zeliş dediğiniz gibi özgür ruhlu ama çok dik başlı bir kız. Hayatta kendi doğruları olan, sevdikleri için düşünmeden her şeyi yapabilecek kadar da duygusal ve çok güçlü bir karakter. Kendisini huzursuz ve güvensiz hissettiği an hemen koruma kalkanlarını kaldırıp kendisini ve etrafındakileri korumak için her şeyi yapabileceğine inanıyor. Ama bir yandan da konfor alanı içerisindeyken hele de kendini huzurlu ve mutlu hissediyorsa aslında çocuk ruhlu ve neşeli bir kız.
- Zeliş, at biniyor, kamyonet kullanıyor, tüfek atıyor. Karadeniz kadınlarının özgür ruhunu yansıtıyor. Bunlar için nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz? Bahseder misiniz?
- Evet Zeliş'in elinden bir çok iş geliyor. Tam bir Karadeniz kadını kendisi çok becerikli. İki üç yıl kadardır at biniyordum zaten, onun için at beni zorlamadı. Kamyonet kullanmak gözümü korkutuyordu ama onu da hocalarımız ile birkaç derste hallettik. Tüfek kullanımı için de yine bu işin ehli hocalarımızdan ders aldım, bana gerekli her şeyi gösterdiler. Sadece bazen kollarım ağrıyor tüfek çok ağır. Ona da yakında alışırım diye düşünüyorum. Onun dışında hiç sıkıntı yok.
- Şive için ders aldınız mı?
- Şive koçumuz bizimle hep sette. Ezberimizi yaptıktan sonra bir de hocamız ile üstünden geçiyoruz. Ama artık çok oturduğu için kendimiz halledebiliyoruz. Kendi özel hayatımız da bile böyle konuşmaya başladık. (Gülüyor)
- Ordu'da çekim yapılan yerde de bir sürü hayvan var. Onlarla aranız nasıl?
- Hayvanlarla aram her zaman çok iyiydi onun için hiç zorlanmıyorum.
- Sizin de köpeğiniz vardı...
- Evet. Şiva. O da yanımda, onsuz olmaz.
ZELİŞ VE MEHMET'İN İLİŞKİSİ AŞKA DOĞRU İLERLİYOR
- Mehmet ile Zeliş'in ilişkisi nefretten doğan bir aşk hikâyesine doğru gidiyor. Siz nasıl görüyorsunuz. İkiliyi ilerleyen bölümlerde neler bekliyor?
- Evet nefretten sevgiye doğru ilerleyen bir ilişkileri var. Çekişmeli ilerliyor bu da izlemesi daha keyifli ve heyecanlı bir seyir haline geliyor diye düşünüyorum. İlerleyen bölümlerde Zeliş Mehmet'e olan gardını indirmeye çalışacak.
- Sizce nefretten aşk doğar mı? Aşkı nasıl tanımlarsınız?
- Kişiden kişiye değişebilir diye düşünüyorum ama nefret de bir duygu. Eğer arada olumlu veya olumsuz bir duygu varsa her şey olabilir diyorum. Aşk insanın içindeki çocuksu duyguları çıkartan, pamuk gibi yapan bir duygu.
- Zeliş romantik bir kız. Benzeşiyor musunuz karakterle?
- Evet, ben de romantik bir kadınım...
KENDİMİ SİNEMA PERDESİNDE GÖRMEYİ ÇOK İSTERİM
- Bir önceki diziniz bir dönem işiydi. Yine atv ekranlarında Destan'da rol alıyordunuz. Dönemden sonra günümüz hikâyesinde geçen bir işte başroldesiniz. Bu rol çeşitliliği özellikle deneyimlemek istediğiniz bir şey mi?
- Bir oyuncunun en büyük zenginliği farklı karakterlere hayat vermek, farklı ruhlara beden olmak, ses olmaktır bence. Dönem karakteri olarak bambaşka bir atmosferde bambaşka bir kadını canlandırmak ya da farklı bir atmosferde farklı bir ruh halinde şehirli, köylü, zengin, fakir başka insanlara karakter olmak benim için oyunculuğun en güzel tarafı diyebilirim. Kariyerimin henüz başlarında farklı rolleri deneyim etmiş olmak bir oyuncu olarak gayet güzel oldu benim için. İki farklı dönem iki farklı ruh bambaşka işler. Hepsi iyi ki dediklerim arasında.
- 2018 yılından bu yana 5 yıldır üzerine koyarak ilerliyorsunuz. Kariyer hedefiniz nedir?
- Kariyerim tam da menajerimle hayal edip planladığımız gibi gidiyor. Acele etmeden öğrenerek zamanla pişerek ilerlemek istiyorduk öyle de oluyor. Bu proje ile kariyerimizde bambaşka bir yolculuğa girdik diyebiliriz. Beni daha çok geliştirecek güzel projeler ve karakterler oynamış olmayı umuyorum. Bende heyecan ve merakla yolculuğumu takip ediyorum.
- Sırada ne var mesela, bir sinema filmi? Ödül?
- Şu anda bütün enerjimi 'Vermem Seni Ellere' için sarf etmeye tüm odağımı içinde bulunduğum bu projeye vermeye çalışıyorum. Ancak sonrası için tabii ki sinema perdesinde de kendimi görmeyi çok isterim.
MÜZİK, HAYATIMDA HEP VAR
- Ukelele ile şarkı söylediğiniz videolara denk geldim. Sesiniz de çok güzel. Birkaç enstrüman da çalıyorsunuz, müzikle aranız iyi. İlerleyen dönemde şarkı söylemekle ilgili bir düşünceniz var mı?
- Müzik hayatımda çok önemli bir rol taşıyor bunun yanında tabii enstrümanlara olan ilgimi eylemsiz bırakmadım. Biraz piyano biraz gitar biraz ukulele derken enstrümanlarla oyuncak gibi oynarken buldum kendimi. Sanırım şu sıralarda oyuncaklarımla oynamak dışında bir albüm projesi gibi bir düşüncem yok. Zaman buldukça Instagram üzerinden söylemeyi sevdiğim parçaları paylaşıyorum şimdilik:)
- Konservatuvar sınavında 'Koy Verdin Gittin'i söylemişsiniz. Bu dizide de bu şarkı ön planda. Bu tesadüfü nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Tesadüf değil manifesto diyorum. (Gülüyor) Ben hayatta enerjiye ve evrene gönderdiğimiz enerjilere çok inanan biriyim. Eminim bu şarkıyla bu dizinin enerjisini de o an manifestlemistir bir şeyler.
- Resim yapmaya devam ediyor musunuz?
- Şu an vakit bulamıyorum ama boş zamanlarımda yapmayı çok sevdiğim bir aktivite. Duvarlarımı kendi yaptığım resimler ile süslemek çok keyifli.