Türkiye'de ve dünyada istihbaratın 30 yıllık mazisine şöyle bir göz attığınızda ve istihbaratın 30 yıllık muhtemel istikbalini düşündüğünüzde bu alanda gitmekte olduğumuz yönü öngörmek kolaylaşıyor.
İstihbarat, mesleğe başladığım günden beri benim ilgi alanım. Benim bir stajyer gazeteci olarak istihbarat üzerine ilk çalışmaya başladığım 1993'ten bu yana çok şey değişti. Bu yazıda birkaç ana başlıkla araştırma ve gözlemle geçirdiğim 30 yıla istinaden önümüzdeki 30 yılın istihbarattaki muhtemel gelişmelerini masaya yatıracağım. .
Bir defa, istihbaratın doğasında gelecekte olacak olanın, en azından olması muhtemel olanın keşfedilmesi gibi bir amaç vardır. Bir başka deyişle istihbarat, öncelikle geleceği öngörmek için yapılır. Bu yüzden zamana karşı yarıştır.
Gelecek de, gaip gibi bir şeydir, kimse tam olarak bilemez. Bununla birlikte istihbarat; geleceğin bilgisine erişebilmek, gelecek muhtemel tehditleri algılamak için bugünden elde edilecek yakın gelecek bilgisi için tüm aygıtlarını kullanır.
ARTIK YAPAY ZEKÂ İSTİHBARATI ÇAĞINDAYIZ
İstihbarat da hayattaki her şey gibi zaman ile kaimdir. Bundan 30 yıl önce istihbarat dediğimiz şey, yalnızca kaynağına göre tasnifte HUMINT (Human Intelligence), yani İnsana Dayalı İstihbarat ve ELINT (Elekctronic Intelligence), yani Elektronik İstihbarat olarak ayrılıyordu.
Ama şimdi bu alanda yapay zekâ istihbaratı bile kullanılıyor. Angloksaksonların deyişiyle Artificial Intelligence... Artık basit saha analizi veya raporlama gibi işleri yaparken Artificial Intelligence'den yararlanılıyor. Bunun yanı sıra poligraflar, yani meşhur yalan makineleri yapay zekâ ile desteklenmeye başladı. İnsansız Hava Araçları, yani kısa adıyla İHA'lar ve Silahlı İHA'lar, yani SİHA'lar yapay zekâ istihbaratından günümüz teknolojisi ile maksimum derecede yararlanıyor.
Türkiye bu alanda geri kalmadı. İHA, SİHA ve yapay zekâ teknolojileri konusunda iyi gidiyoruz. Bununla birlikte gelecekte yalnızca Türkiye'yi değil, bütün ulus devletleri bekleyen bir tehdit var. Yakın istikbalde daha da büyüyecek bir tehdit: Küresel sermaye...
Ve fakat küreselcilik yalnızca sermaye ile olacak iş değil. Güç odağı haline gelmek için silah lazım. Ve özel istihbarat ile özel savaş şirketleri, bu yüzden artık işin içine girmeye başladı. Şayet bu özel istihbarat ve özel savaş orduları yapay zekâ sistemleri ile birlikte küresel sermayenin eline geçerse ne olacak. İşte o zaman ulus devletler için gerçek tehdit vücuda gelmiş olacak.
Amerika Birleşik Devletleri'nden başlayarak, Rusya, Çin, Türkiye, Avrupa ülkeleri, İran ve giderek bütün ulus devletleri yutmaya çalışacak bir tehditten söz ediyoruz. Terminatör film serisindeki sahnelerin veya Terminatör türevi Hollywood filmi sahnelerinin gerçekleştiğini müşahede etmemiz işten bile değil böyle bir durumda.
İNSAN FAKTÖRÜ ÖNEMLİ
Fakat yine de enseyi çok karartmaya gerek yok. Çünkü dünyadaki her şey gibi istihbaratta da en önemli faktör, insan faktörüdür. İnsan öyle kolay alt edilecek bir varlık değildir. Yapay zekâya kolayından iktidarı devretmez. Yapay zekâ, olsa olsa bir insan grubunun, diğer insan kitleleri üzerinde kuracağı hegemonyanın payandası olabilir. Yani insanı yok edecek bir yapay zekâ ihtimalinden değil de, yapay zekâ eliyle yönetilecek, yönetilemezse de yok edilecek insan topluluklarından söz edebiliriz.
Bu muhtemel savaşta insanın en büyük silahı, istihbarat ve bilgidir. İstihbarat bilginin en popüler, en kıymetli türü olduğu, altın değerinde olduğu için önemlidir. Bilgi savaşını, yani istihbarat savaşını kaybederseniz bütün savaşları kaybedersiniz. Yapay zekâ istihbaratı, insan üretimi bir bilgi türü olarak yine insan müdahalesine her zaman açık olacaktır.
Bu anlamda yapay zekânın patronu, insanlığın tamamı olmasa bile belirli bir insan zümresi olacaktır. Gelecek 30 yılın bilgi savaşları için hazırlıklarımızı bu ana fikre göre yapmalıyız.