Son dönemlerde aralarında benim de bulunduğum gazetecilerin ve akademik alanda çalışma yürüten tarihçilerin, spesifik olarak da istihbarat tarihçilerinin katkılarıyla Türkiye'de istihbarat literatürünün gün geçtikçe zenginleştiği gönül rahatlığıyla söylenebilir.
İstihbarat tarihi alanında önemli çalışmalar yapan isimlerden biri Polat Safi. Safi, Milli İstihbarat Teşkilatı (1826-2023) adını verdiği kitabında istihbarat tarihimizin takribi 200 yılına ışık tutuyor. Kitabın ilk defa erişilen MİT arşiv belgeleriyle yayımlanması da önemli bir nüans.
Bu yazıda bahse konu kitaptan üç döneme dair alıntı yapacağım. Üzerinde analiz gerektirmeyecek ölçüde çarpıcı alıntılar. İlk alıntı, efsanevi Türk istihbarat yöneticisi Fuat Doğu'nun 16 Eylül 1954'te imzaladığı 'ketumiyet taahhütnamesi'… Uzun bir alıntıyla verelim, belgede aynen şöyle yazıyor:
"Milli Emniyet Hizmeti'nde bulunduğum müddetçe ve âtiyen (gelecekte) bu hizmetten herhangi bir sebeple ayrıldığım yahut çıkarıldığım takdirde hizmetin vazifeleri, teşkilatı, mensupları, çalışma metotları, çalışma yerleri ve hizmetle alakalı diğer mevzular üzerinde herhangi bir şahsa veya teşkile bilvasıta yahut bilvasıta servis içinde çalışmalarım boyunca herhangi bir surette edindiğim bilgileri ifşa, neşir, ilan ve başkalarının her nasıl olursa olsun bu konulara vukuf ve ıttılağını (bir konuyu öğrenme) kolaylaştıracak mahiyette sarf edeceğim söz, yazacağım yazı ve yapacağım hareketlerin Türk Ceza Kanunu'nun 198 ve 220. maddelerine göre mühim bir suç teşkil edeceğini öğrenmiş bulunuyorum.
Esasen kanunun 'suçlandırdığı' bu hususlar üzerinde ketumiyeti tam olarak muhafazaya her vakit en büyük hassasiyetle dikkat edeceğime, aynı hususlardan vazifem icabı bahsetmek mecburiyetinde bulunduklarım dışında; hizmet mensupları, en yakınlarım ve itimat ettiklerim de dâhil olarak hiç kimseye mevkii ve makamı ve aramızdaki münasebetler, ne olursa olsun imâ kabilinden hiçbir bilgi intikal ettirmeyeceğime namus ve şerefim üzerime söz verir, bu taahhüdüme aykırı olarak yapacağım konuşma ve yazışmaların kastım olmasa bile memleket hesabına bir hıyanet teşkil edebileceğine tamamen müdrik bulunduğumu beyan ederim."
FUAT DOĞU'NUN GİZLİ KİTABI
Gehlen'den Gülen'e bir istihbarat hikâyesi başlıklı 13 Nisan 2014 tarihli yazımda Fuat Doğu'nun yayınlanmamış bir kitabından söz etmiştim. 6 Eylül 1954 tarihinde yukarıdaki taahhütnameyi imzalayan Fuat Doğu'nun, ölümünden önce yazdığı kitabı dönemin MİT yönetimine teslim ettiğini şu cümlelerle anlatmıştım:
"Fuat Doğu, modern Amerikan istihbaratının oluşumunda rol olan Reinhard Gehlen ekolüne yakın bir istihbaratçıydı. 12 Mart (1971) Muhtırası'ndan sonra MİT Müsteşarlığı görevinden alındığını Teşkilat'ın, Ankara Hoşdere Caddesi'ndeki güvenli evinde rakı içerken öğrenen efsanevi Türk casus yöneticisi Mehmet Fuat Doğu da Gehlen'den etkilenen isimlerden biriydi. Fuat Doğu, sık sık Gehlen'i ziyaret ediyor, deneyimlerinden yararlanıyordu, buna karşılık Batı servisleri de MİT'e eğitim yardımında ve teknik yardımda bulunuyordu. Fuat Doğu, 31 Mayıs 2004'te sırlarıyla birlikte öldü. Ancak ölmeden önce, yazdığı bir anı kitabını MİT yönetimine teslim etti. Doğu'nun hiç yayınlanmamış, içeriği meçhul bu kitabı, MİT'in Yenimahalle'deki karargâhında bir kasada duruyor."
Artık Yenimahalle değil de Bağlıca'daki Kale binasında duruyor bu kitap. Ve dönemi için çok önemli. Fuat Doğu, dayanamayıp anılarının bir kısmını yazmış, ancak işin doğasına uygun biçimde, verdiği taahhüt gereği kitap saklı kalmış.
NAİM SÜLEYMANOĞLU'NU İZLEYEN BULGAR SERVİSİ
Polat Safi'nin kitabından alıntılayacağım bir başka rapor, 28 Haziran 1988 tarihli bir MİT raporu. Rapor, Soğuk Savaş döneminde Sovyet Gizli Servisi KGB ile yakın çalışan Bulgar gizli servisi DS'nin, milli haltercimiz Naim Süleymanoğlu ile ilgili istihbarat faaliyetlerine ilişkin bir rapor. Bu kısımda da raporu alıntılamak yeterli:
"Hassas ve güvenilir bir kaynaktan diplomatik statü ile halen Ankara'da görevli bulunan Bulgar uyruklu bir şahsın milli sporcumuz Naim Süleymanoğlu ile ilgili olarak yaptığı bazı araştırmalar meyanında;
Naim Süleymanoğlu'nun yemek yediği yerler,
Antrenman yaptığı sahiller
Konusunda yoğun şekilde bilgi derleme çabası içinde olduğu öğrenilmiştir.
Sözü edilen Bulgar şahsın diplomatik hüviyete sahip olmakla birlikte aynı zamanda Bulgar İstihbarat Servisi (DS) mensubu olduğu da bilinmektedir. Bu itibarlı ada geçenin faaliyet kayda değer görülmekte ve Naim Süleymanoğlu'nun güvenliği ile ilgili tedbirlerin gözden geçirilmesinde yarar olduğu mütalaa edilmektedir."
MİT'İN ÖCALAN-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ RAPORU
Kitaptaki bir başka MİT raporu da 25 Ocak 1994 tarihli. Bu raporda da Ermenistan'ın PKK'ya ve lideri Abdullah Öcalan'a desteğinin maddi karinelerine yer verilmiş:
"PKK Lideri Abdullah Öcalan ve Ermeni yönetimi ile ilişkileri hakkında değişik kaynaklardan intikal eden;
Ermenistan Devlet Başkanı Levon Ter-Petrasyon'ın Abdullah Öcalan'a bir onur madalyası gönderdiği, anılan madalyanın 19-21 Aralık 1993 tarihleri arasında Lübnan'a resmi bir ziyarette bulunan ve bilahare Suriye'ye geçen Ermeni meclis heyeti tarafından Şam'da Abdullah Öcalan'a verildiği,
22 Aralık 1993 tarihine Suriye'de bulunun resmi Ermeni heyetinden bir şahsın Abdullah Öcalan ile bir görüşme yaptığı sırada Ermenistan PKK ilişkisi ile daha önce Abdullah Öcalan tarafından talep edilen silah konusunun görüşüldüğü ve PKK'ya silah vermesinin kararlaştırıldığı, adı geçen ülkede bulunan iki silah fabrikasının PKK'nın talebini karşılamak üzere Kalaşnikof ürettiği…"
Bu rapordaki bilgiler de o dönemin gerçekleriyle örtüşen, taze istihbari veriler. MİT'in arşivinde haber değerine haiz bu tür binlerce rapor var. Bunlardan gerekli görülenler zaman içinde çeşitli vesilelerle kamuoyuna açılacaktır. İstihbarat tarihçisi, yazar Polat Safi'nin kitabının bu süreçteki önemli kilometre taşlarından biri olacağını düşünüyorum. Bu alanda çalışma yapan herkesin katkılarıyla istihbarat alanındaki niceliksel birikmenin literatürü niteliksel açıdan dönüştüreceğini öngörmek de hayal değil.