Koronavirüs pandemisinin başından beri olup bitenleri göz önüne aldığımızda yazının başlığının bir tür oksimoron (kendi içinde çelişik tamlama) olduğunun farkındayım. Ama biz gazeteciler, çoğu zaman şeytan ayrıntıda gizlidir şiarı gereği kendi içinde çelişki barındırma potansiyeline haiz olaylara, olgulara ve giderek kavramlarla yönelmeyi severiz. İşin doğasının gerektirdiği şey budur.
George Orwell'ın 'Büyük Birader imgesinin, yani -güncel alegori- ile bizi gözetlediğine inanılan ve pandemiyi de kullandığı düşünülen küresel güçlerin aşı karşıtı olması biraz mantığımızı zorlayan bir bilgi. Ama ABD'nin bir numaralı istihbarat teşkilatı diyebileceğimiz elektronik gözetleme şatosu, dolayısıyla 'Büyük Birader' olan NSA'in (Natural Security Agency- Ulusal Güvenlik Teşkilatı) hatırı sayılır çalışanının aşı karşıtı insanlardan oluşması mantığımızı zorlasa da haberdir. Hatta mantığımızı zorladığı için iki kere haberdir. Öte yandan bu ilginç haberin dayandığı yazı sayesinde hem aşı karşıtı kavramını, hem de Büyük Birader kavramını tartışmaya açmış olacağız.
Daha önce ilk kez bu köşede ayrıntılarıyla okuduğunuz bir kavram vardı: 'Medikal istihbarat'. ABD'nin bu konu üzerine uzun yıllardır çalıştığını yazmıştım. https://www.sabah.com. tr/yazarlar/cumartesi/ferhat-unlu/2020/05/23/ medikal-istihbaratin-esaslari)

İSTİHBARATÇILAR AŞIYI REDDEDİYOR
Bugünkü yazının manşetini daha kolay anlayabilmeniz için o yazıyı okumanızda fayda var. Bugünkü yazının manşeti ise şu: Kovid 19 pandemisini geç fark eden ABD istihbaratının üyeleri, şimdi de aşı olmayı reddediyorlar. Haberin kaynağı Associated Press Ajansı. Ajansın haberine göre aşı olmayı reddedenler arasında medikal istihbarat birimlerinde çalışanlar da var. (Buyur burdan yak!)
Peki, bu nasıl oldu? Biraz ayrıntıya girelim:
ABD hükümeti, hemen her ulus devlet gibi zorunlu aşı uygulaması kararı almıştı. Ancak ABD'nin en büyük istihbarat teşkilatı NSA'den başlayarak binlerce istihbarat çalışanı aşı olmayı reddetti. Bunun üzerine Cumhuriyetçi Kongre üyeleri, konunun ülkenin ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu. Bu kriz nedeniyle binlerce istihbaratçı şayet aşı olmazsa işten çıkarılma riskiyle karşı karşıya kaldı. Ki ABD İstihbarat teşkilatlarında toplam 100 bin çalışan var.
Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Üyesi Utah Vekili Cumhuriyetçi Chris Stewart, Kongre'deki bir oturumda, bünyesinde 18 kuruluşu barındıran istihbarat topluluğunun birçok üyesinin iş gücünün yüzde 40'ının hâlâ aşılanmadığını söyledi. Ve bir muafiyet çalışması yapılmasını önerdi. Cumhuriyetçiler böyle diyor, peki Demokratlar ne diyor. Onlar -en azından kahir ekseriyeti- aşı zorunluluğunu savunuyor. "Spesifik konularda çalışan uzman istihbaratçılar da "Aşı olsun bu sorun ortadan kalksın" diyorlar.

BİDEN'IN KADIN İSTİHBARAT BAŞKANI CUMHURİYETÇİLERLE
Ulusal İstihbarat Dairesi Başkanı Avril Haines, iki hafta önceki bir oturumda verdiği ifadede, daire çalışanlarının yüzde kaçının aşılandığını açıklamayı reddetti, "Bunun görev için bir sorun olacağını beklemiyoruz" dedi.
CIA Başkanı William Burns ise kurum görevlilerinin yüzde 97'sinin aşılandığını söyledi. ABD casus uydularını işleten Ulusal Keşif Dairesi çalışanlarının da yüzde 90'ından fazlası aşılandı.
Ulusal İstihbarat Dairesi, kurum çalışanlarına yönelik rakamların açıklanmasına dair çok sayıda talebi reddetti. Daire ayrıca, zorunluluğa uyulmaması nedeniyle memurların işten çıkarılması durumunda hangi acil durum planlarının yürürlükte olduğunu da belirtmedi. Dolayısıyla artık binlerce ABD İstihbarat çalışanı Kovid 19 aşısı olmayı reddettiği için kovulma riskiyle karşı karşıya.
Anlayacağınız, ABD bir medikal istihbarat açmazı ya da hatta başarısızlığı yaşıyor şu sıralar. Hâlbuki köklü bir medikal istihbarat mazileri de var. Haziran 1941'de ABD ordusu bünyesinde bir Medikal İstihbarat Altbölümü kuruldu. 2020'de Korona Pandemisi vesilesiyle yerli literatüre de girmeye başlayan 'medikal istihbarat' kavramının terminoloji tarihindeki miladı Haziran 1941'dir.
ABD'de 25 Şubat 2020'de verilen pandemi alarmı; ABD'nin medikal istihbarat birikiminin pandemiyle mücadelede başarı garanti etmediğini göstermişti. ABD istihbaratındaki yüksek aşı karşıtlığı, pandemiyle mücadeledeki başarısızlığın tuzu biberi oldu.
Şimdi ABD'de hatırı sayılır mahfillerde şu komplocu soru/yorum dolaşımda: İstihbaratçılar bile -en azından hatırı sayılır bir kısmı- aşı karşıtı ise pandemi hakikaten 'plandemi' olmasın! Ama kanımca doğru soru şu: İstihbaratçılar bile 'medikal' olanları dâhil, bu pandemiyi ve onunla savaş yöntemlerini anlamıyor, hatta benimsemiyorlar. Öyle ya, 'Büyük Birader' bile aşı karşıtı olduğuna göre...